‘Türk milleti’ üzerine -(TAMAMI)
Eğer AKP lideri Erdoğan Meclis’teki dengeleri görmezden gelirse, daha vahimi çoğunluğuna dayanarak Meclis’i yok sayarsa “Bölünme anayasası” Türk Halkı’nın, Türk Milleti’nin içinde olmadığı bir anayasa olarak ancak referanduma sunulacak bir taslak olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır.
Şimdi sizlere 12 Ekim 2009’da Başbakan’a yazılan tarihi mektuptan birkaç satır aktarmak istiyorum. Mektubu yazan, Atlantik ötesi tarafından üzeri çizilen CHP lideri Deniz Baykal.
Kehanet mi, öngörü mü?
Yıl 2009 henüz Kürt açılımının içeriği, ilkeleri ve ne olduğuyla, ilgili neyi hedeflediği, niçin saklandığı belli değil ama Başbakan CHP liderinden bir randevu istemiştir.
İşte Baykal o randevudan önce, 12 Ekim 2009’da bu mektubu yazmıştır. 2010’da Baykal’ın defterinin dürülmesini sağlayan açılımın Baykal tarafından nasıl anlaşıldığını gösteren bugün bile önemini yitirmemiş bazı notlar.
Baykal diyor ki:
-Anayasamızdan Türk Milleti sözünün çıkarılacağı,
-Eğitim dilinin değiştirileceği,
-PKK’ya af çıkarılacağı,
-İmralı’dan gelecek yol haritasının uygun bölümlerinin beklentilerine yol açmış öte yandan kurulan ilişkiler, verilen umutlar sonucunda “dağ fare bile doğuramadı” hayal kırıklığına neden olmuştur.
Mektup devam etmekte:... “uzun vadede de olsa bu konuda düşünülen bir anayasa değişikliğinin Türk Milleti kavramı ile eğitim dilinin Türkçe olması zorunluluğunu hedef alacağı açıktır. PKK’nın siyasi hedefleriyle örtüşen böyle bir anayasa değişikliği açılımın bizzat kendisi bir huzursuzluk kaynağı haline dönüşmüştür. Hele hedefe hazmettire, hazmettire yürüneceği bu sürece iyi niyetle bakan insanların inançlarını ve güvenlerini temelden sarsmıştır.”
Yıl 2013.
Bir kehanet mi, yoksa bir devlet adamının ciddi öngörüleri mi?
Anımsarsanız o günlerde İP lideri bir basın toplantısında 2 sayfalık 9 maddelik ABD Dışişleri Bakanı Collen Powell ve Gül arasında imza altına alınan gizli bir anlaşmayı açıklamıştı.
Şu günlerde sözü edilen ve Anayasa uzlaşma Komisyonu’nun elini kolunu bağlayan nedir? Anayasamızın 1-2-3 ve onlara koruyan 4. maddesinin değiştirilerek Cumhuriyeti ve Atatürk milliyetçiğini ve Türk Milleti sözlerini yok etmek değil mi?
Atatürk üstünlük tanımamıştır
Hiç kimsenin aklına gelmez mi ki, altında türlü pazarlıkların yapıldığı bu TBMM’de Atatürk’ün eseridir.
Atatürk, “Pan-İslamizm’e” ve “Pan Türkizm”e karşıydı. Atatürk, tarihsel, gerçeklere ve kültürel gelişmeye önem verdiren bu olgulara dayandı. 1930’larda kendisinin yazdığı ve liselerde okutulan “Medeni Bilgiler” kitabı bu konulara açıklık getirmiştir.
Atatürk “Türk” deyimini ırkçı bir olgu olarak kabul etmemiştir. Cumhuriyetin kuruluşunda Türklere bir üstünlük tanımamıştır. Örneğin, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk soyuna Türk milleti denir” demedi. Onun yerine “Türkiye halkı” deyimini kullandı. Konuya bugünleri görür gibi açıklık getirmişti. Atatürk’ün kendi el yazısı ile yazdığı cümle aynen şöyledir:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir... “
Atatürk bu konuyu açmak için aşağıdaki paragrafı yazmıştır:
“Bugünkü millet siyasi ve içtimai (toplumsal) camiası (topluluğu) içinde Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır... Bu millet efradı da (bireyleri de) umum Türk camiası (topluluğu) için aynı müşterek maziye (geçmişe), tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar.”
Bu paragraf Atatürk’ün düşünce sistemini anlatıyor. Şöyle ki:
Türkiye Cumhuriyeti’ni Kuran “Türk Halkı” yerine “Türkiye Halkı” deyimi kullandı. Bu deyim birleştiricidir.
Türkiye halkının içinde: Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Gürcü, Boşnak, Pomak, Arap, Yahudi, Rum ve Ermeni de vardır. Atatürk hiçbirinin, diğerine üstün olmadığını açıkça belirtmişti.
Şimdi yok edilmek istenilen bu birlik beraberlik kardeşliği temsil edilen üniter yapı ve kültür zenginliğidir.( Bilgi kaynağı: Dr Alev Coşkun’un düşünceleri yazıları)
Ey halkım:
“Tehlikenin hala farkında değil misiniz?”
Yoksa bu tasada ve sevinçte birliği yok edenlere karşı sessiz mi kalmak işinize geliyor? Öyleyse:
Yazık ki ne yazık...