Türk ordusunu psikolojik savaşla yenemezsiniz
Orta Doğu için planlar yaparak, sınırları kendi istedikleri gibi çizmek isteyen güçler, amaçlarına ulaşmak için farklı farklı taşeronlar kullanıyorlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri İlk taşeron grubunu; Nusaybin’de, Cizre’de, Sur’da, Silvan’da, Bismil’de, Lice’de kazdıkları çukurlara gömdü ve üzerine betonu döktü.
Kuzey Irak ile Kuzey Suriye’yi birleştirip Türkiye’yi kuşatmak ve sonrasında parçalamak isteyen PYD ve IŞİD isimli taşeronlara karşı da “Fırat Kalkanı” denilen operasyon icra edilmeye başlandı.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ EL-BAB ÖNÜNDE GÖREVİNİ YAPIYOR
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin varlık nedeni, ülke bütünlüğüne gelecek saldırılara karşı koruma görevi yapmasıdır. Silahlı Kuvvetlerimiz Türk Devletine kurulan bu tezgahı bozmak için Suriye’de çarpışırken bu ülkede birileri hala: “Bizim ne işimiz var orada?” diyebiliyor. Bunu söyleyen kesimler şunlar:
1-Bu devleti parçalamak isteyen, başta FETÖ olmak üzere, “Atlantik Grubu” destekçileri. Bunlar gerek sol ve liberal, gerek İslami kimliği kullanarak kamuoyunda operasyon aleyhinde bozgunculuk yapıyorlar.
2-Recep Tayyip Erdoğan gitsin, ama gerekirse devlet yıkılsın diyen muhalif gruplar.
3-Taşeronlara kan ve inanç bağı olan, Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan bölücüler.
4-Yaşamdan, siyasetten, ekonomiden haberi olmayan bilgisizler.
SAKARYA’DA, İNÖNÜ’DE, ÇANAKKALE’DE OLANLA, EL-BAB’DA OLANLAR AYNI
Yılmaz Özdil Cuma günkü yazısını şöyle bitiriyor: “Bizim gençlerimiz, bunların memleketini kurtarmak için oralarda vuruşacak, şehit düşecek, gözünü, bacağını kaybedecek, sonra da hiç utanmadan buna “vatan savunması” denecek öyle mi?”
Evet kardeşim, bu bir vatan savunması… Türk Devleti Suriye’yi işgal ya da kurtarmak için değil, güney sınırını korumak için Suriye’ye girmiştir. Şu an orada olan eylemin adı “Atlantik Kampı ile yürütülen savaştır”, TSK orada tatbikat yapmıyor. Can veriyor, karşılığında misli ile can alıyor.
Çanakkale’de yüzbinler neden şehit oldu ise, Sakarya’da, İnönü’de, Kıbrıs’ta binlerce Mehmetçik neden toprağa düştü ise, bugün El-Bab’ta toprağa düşen askerde, o nedenden dolayı kanını döküyor.
Bırakalım da Türk Devleti kuşatılsın ve parçalansın mı? Sırf iktidara muhalefet etmek için savaşan ordunun morali bozulur mu? İnsaf!
TÜRK ORDUSUNA ARAZİDE KARŞI ÇIKAMAYANLAR SOSYAL MEDYADA SALDIRIYOR
Bir haftadır TSK El-Bab’ı almaya yaklaştıkça haberler üretilmeye başlandı. Yok efendim ‘TSK geri çekilmiş’, yok efendim ‘TSK lojistik alamıyor muş!’…
Hepsi koca bir yalan!
Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan’ın yazısı ise hepten ilginç. Takan yazısında şunları yazıyor: “Kilis'teki, Gaziantep'teki hastanelerden normal hastalar taburcu edilip, her yer yaralı ve ağır yaralı Mehmetçik ile dolarken ve civar illere de yaralı kahramanlarımız taşınırken sus pus kalamayız.”
Ahmet Takan sağol, konuştun sorunlar çözüldü!
1-Hastanelerde öyle her yer yaralı ile dolu değil kardeşim! Sanki TSK öyle bir darbe almış ki, okuyan da El-Bab savaşını 1918 Hicaz, Filistin cephesindeki Osmanlı bozgunu sanır…
Takan şöyle devam ediyor: “Aylardır ev yüzü görmeyenler var. Her fırsatta büyük devlet olduğumuzu iddia edenler, tenekede su ısıtıp yıkanan, gıda sıkıntısı çeken Mehmetçiğimizi duymadılar.”
Ahmet Takan! Ahmet Takan! Asker oraya pikniğe gitmedi! Bu bir savaş! Çanakkale’deki koşullar, Kıbrıs çıkarmasındaki koşullar, Güneş Harekatı’ndaki koşullar çok mu iyiydi?
Yazının en can alıcı kesimi şu: “TSK koridorlarında Ocak ayından itibaren subay ve astsubaylarda çok sayıda istifaların olacağı hatta Bordo Bereliler'den toplu istifalar geleceği konuşuluyor.”
Osman Pamukoğlu “Unutulanlar dışında yeni bir şey yok” adlı kitabında doksanlı yıllarda Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş’in, Güneydoğu’ya çarpışmaya gitmeyi kabul etmeyen komutanlara nasıl kızdığını anlatır… Ama oraya gitmek istemeyen komutanlardan daha yetenekli ve cesur, Osman Pamukoğlu, Saldıray Berk, Hasan Kundakçı gibi yüzlerce asker gitmiştir…
İstifa etmek isteyen olduğuna inanmıyoruz! Eden olursa da yerini alacak vatan evlatları Allaha şükür bu ülkede bolca mevcuttur…
YURT SAVUNMASINDA ŞEHADET DE VAR, GAZİLİKTE
Ben de bir müddet Amerika’da yaşadım, çalıştım. Amerikan halkının, Irak’ta yurt savunması yapmayan ordularına bile gösterdikleri bağlılığı hep gıpta ederek izledim. Irak’ta keskin nişancı atışı ile ya da boğazı kesilerek korkunç bir şekilde öldürülen her Amerikan askeri, halkın çoğunu kendi içlerinde kavgaya, o çirkin görüntüleri aralarında paylaşmaya, ya da devlete operasyonun ortasında karşı çıkmaya yöneltmedi.
Bu bir savaş, bunda esir düşmekte var, şehadet de, gazilik de… Bu vatanı sevenlere düşen görev, zor zamanlarda birlik olmaktır. Sosyal medyadan gelen yalan yanlış haberlere itibar etmemek, bozguncu medyayı takip etmemektir.
Bu millet ve ordusu bu badireden de çıkacaktır!