Türk sinemasının tanıtımı -(TAMAMI)
Türk sinemasının en büyük sorunlarından birinin dış tanıtım eksiği olduğunu öteden beri biliyoruz. Öteden beri bu alanda yapılan çalışmaların istenilen ve arzulanan düzeye gelememesinin de birçok nedeni var. Çoğunlukla devlet eliyle (ya da denetimiyle) yapılan bu tanıtımlar ne yazık ki, amaçtan çok bir araca dönüştürülüp sığ ve etkisiz bir propaganda düzeyinde yapılmaktaydı. Seçilen filmlerin sanatsal düzeyi, ehli olmayan kişi ve kurumlarca yapılması, kimi çıkarların işin özünün önüne geçmesi vs. gibi olgular dış ülkelerde yapılan tanıtımların istenilen düzeyde olmasını engellediği gibi, kimi olumsuz ögeleri de beraberinde getirmeyi kaçınılmaz yapıyordu.
Son yıllarda ise Türk filmlerini dışarda tanıtmayı amaçlayan çalışmalarda hissedilir bir gelişme var. Artık filmlerin seçimini tanıtımı üstlenen resmi kuruluşlar yapmıyor; bu konuda uzmanlaşmış, uluslararası deneyimi olan kuruluşlar devreye girerek, tanıtımlardan beklenen sonuçlar alınmaya çalışılıyor. Yani belki de ilk kez bu tanıtımlar gerektiği ve arzulandığı bir biçimde yapılıyor.
Çok önceleri, herhangi bir ülkede Türk Filmleri Haftası ya da buna benzer etkinlikler düşünüldüğünde resmi kaynaklar devreye girer, hangi filmlerin gösterilip-gösterilmeyeceğinin uygunluğu üzerinde tartışılır, sonunda da, sözüm ona, devletin - daha doğrusu siyasal iktidarların- resmi görüşünü benimseyen, suya sabuna dokunmayan, sinemasal niteliklerden yoksun filmler yurtdışına gönderilirdi. Çoğu tanıtım amaçlı haftalarda, Kezban Roma’da ya da Yedi Cüceler ve Pamuk Prenses ile Anadolu’nun Mozaikleri ya da kilimleri gibi filmlerin gösterilmesi, bu dar görüşlü, tanıtmadan çok tanıtmamayı amaçlayan kimi görüşlerden ötürüydü.
Günümüzdeki tanıtımlarda ise bu gelenek tümüyle terkedilmiş bir durumda. Dış ülkelerde gösterilecek filmleri, bu tanıtımları üstelenen bakanlık ya da diğer resmi kurumlar değil de, doğrudan doğruya tanıtım işlevini yüklenen kuruluşlar üsleniyor. Ve sonuç da; tanıtımdan amaçlan beklentilerin, arzulanandan daha yüksek çıkmasına neden oluyor.
TÜRSAK ve TESİYAP gibi kuruluşlar Türk sinemasının dış ülkelerde tanıtılmasını başarıyla sürdüren vakıf ve mesleki kuruluşlardan ilk başta gelenleri. Kuşkusuz bu tanımı yine istenilen ve arzulanan düzeyde yapan başka kuruluşlar da var. Ama her iki kuruluşun dış ülkelerde yaptığı tanıtımlara yakından tanık olduğum için yalnızca bu kuruluşların adını vermeyi yeğledim. Örneğin Cannes Film Festivali’nde çeşitli kuruluşların Türk sineması adına açtığı stantlar da, eskisiyle kıyaslandığında bir hayli başarılı ve sinemamızın tanıtımında önemli bir işlevi üstelendiklerini söyleyebiliriz.
TESİYAP ve onun başkanı Erdal Tuşunel, son yıllarda çeşitli ülkelerde yaptıkları Türk Film Haftalarıyla dikkati çeken ve giderek bu alanda deneyim kazanarak öne çıkan meslek örgütlerimizden birisi. Tanıtımı laf olsun diye yapmıyor; hazırladığı nitelikli sergiler, kitapçıklar ve de en önemlisi titiz seçkileriyle Türk filmlerini dünyanın her bir tarafında tanıttığı gibi, tanıtılan ülkelerle sıkı bağlar kurarak bu tanıtılan filmlerin, yalnızca tanıtım haftalarında değil, dahası o ülkelerin kimi uluslararası festivallerinde gösterilmesine de zemin hazırlıyor. Bu da sinemamız adına sevinilecek ve ayrıca kutlanacak bir çaba.
Dileriz diğer mesleki kuruluşlar da, TESİYAP’ın öncülüğünü üstlendiği bu tanıtım alanında benzer çalışmalar yaparak Türk sinemasının dışardaki tanıtımına katkılarda bulunabilir.