17 Kasım 2024 Pazar
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye bir etnik mozaik değildir -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Uyanığın biri bir zamanlar, Türkiye’nin bir etnik mozaik olduğunu söylemiş ve Başbakan Erdoğan gibi saymaya başlamış: Laz, Kürt, Zaza, (kimileri saymıyor) Arap, Arnavut, Boşnak, Çerkes, Pomak (saymayanlara Ülker çok kızıyor)...

Ardından bir yığın saftirik, Panurge’ün koyunları gibi kendini safsata denizine atmaya başlamış. (Sıralamayı yapanlar neden Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Süryanileri, Levantenleri bu kafileye katmıyorlar? Irkçılıktan mı aceba?)

Elbette bu ülkede herkes Panurge’ün koyunu değil. Adı Ali Tayyar Önder olan bir yazarımız “Türkiye’nin Etnik Yapısı” (Fark Yayınları) adında bir kitap yayınlamış. Yeni koyunların kendilerini budalalık denizine atmaması için. “Hayır arkadaş, bir ülkede etnik nüfusun genel nüfusa oranı yüzde 35 olmazsa, mozaiklik durumu söz konusu olmaz” diyor.

İsterseniz, etniklik konusunda sakız gibi çiğnenen hurafe ve önyargıları bir yana bırakıp kitabı birlikte okuyalım. (Siz de okuyun gecekondu üniversitelerin cahil eğitmencileri!)

Okumadan önce

Parantez içindeki cümleyi ağır mı buldunuz? O zaman şu cümleyi gelin birlikte okuyalım:

“Anayasa eşik bence. Özellikle ırkçı vurguların ayıklanması ve 66.Madde’nin değişmesi önem arz ediyor. Bu madde ‘Türkiye devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür’ diyor. Oysa Kürt, böyle hissetmiyorsa onu yasa maddesiyle zorla Türk yapamazsın. Bu durumda sosyoloji tekzip eder.”

Adının önünde “Prof. Dr.” yazan adamın adını verip de ne yapayım? Ülkede bunlardan mebzul miktarda var.

Söyledikleri baştan aşağı yanlış. Ne oradaki “Türk”ün ırkçı vurgusu var. Ne de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir Kürt’ün ya da Arap’ın kendini “Türk” hissetmemesinin herhangi bir önemi var. Bu etnisitesi Kürt ya da Arap olan vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir nüfus müdürlüğünün verdiği kimliği ve emniyetten aldığı pasaportu taşıyor mu, taşımıyor mu? Yabancı sınırdan geçmeden önce, doldurmak zorunda olduğu kağıdın üzerinde “Nationalité”, “Nationality” yazan yerin karşısına “Türk”, “Turkish”, “Turc (Turque)” diye yazıyor mu, yazmıyor mu?

Akıl ettim Hususi Pasaport’uma (Special Passport) baktım. Fotoğraflı sayfada “Uyruğu/Nationality” sütununun altında “TUR” yani “TÜRK” yazıyor. Bu sıfatı Altan Tan ister içine sindirsin ister sindirmesin, kendi bileceği iş. Ancak yeryüzünde var olmak için o “Türk” sıfatına muhtaç!

Yasa kimsenin hislerini dikkate almaz. Kimliğinde ve pasaportunda yazan “Türk” sıfatını içine sindiremeyenlerin yapacakları ilk iş kestirmeden bir Kürt devleti kurmak. Devlet ciddiyeti diye bir şey var!

Gümrük kapısında, Fransız polis “Türkler bu kapıdan” dediği zaman, Türk pasaportu taşıyan ama kendini Türk hissetmeyen bir Kürt ne yapacak? “Benim Türk pasaportu taşıdığıma bakmayın, ben kendimi Türk hissetmiyorum. Ben Kürt’üm mü?” diyecek.

Ayıptır gecekondu ünivertenin eğitmeni, ayıptır!

Okuyalım

“Tekrar belirtmek gerekir ki, temel ilke olarak,, bir ülkenin etnik yapısının değerlendirilmesinde öncelikli şart ülkedeki etnik grup sayısından çok, ülkedeki toplam etnik nüfusun genel nüfus içindeki yüzde 35 oranıdır.” (s.14)

“Türkiye’de, etnik grup sayı ve nüfuslarını belirtmek amacıyla, 1927 yılından 1965 yılına kadar TUİK (eski adıyla DİE) tarafından Genel Nüfus Sayımları’nda anadil tespiti yapılmıştır. Bu tespitler ve sonrasında, günümüze kadar bu konuda yapılan bilimsel nitelikli araştırma ve anketler ile konuyla ilgili göstergeler, yüzde 0,1 (binde bir) oranıyla dahi, Türkiye’de anadil temelinde anlamlı büyüklükte bir nüfusa sahip etnik grup sayısının hiçbir zaman 6’yı ve bu grupların toplam nüfusunun yüzde 14’ü aşmadığı, bu oranın 1955 yılından günümüze yaklaşık yüzde 10 dolaylarında olduğu açık bir gerçek olarak ortaya koymuştur. (2006 itibariyle; Türk, yüzde 90.06, Kürt yüzde 6.76, Zaza yüzde 1.08, Arap yüzde 1.08, Çerkes yüzde 0.34, Laz yüzde 0.27, diğerleri yüzde 0.41)” (S.15)

“Bugün, Fransa’da, anlamlı büyüklükte nüfusa sahip 16 etnik grubun varlığına rağmen, bu grupların toplam nüfusunun, ülke nüfusunun yüzde 20’si olarak, yüzde 35 oranın altında olması nedeniyle, Fransa, kendisini ne etnik bir mozaik olarak görür ne de böyle tanıma izin verir.” (s.15)

Huysuz Fransız mı?

“Bu tespitlere, AB-Avrupa Komisyonu’nun Eylül 2005 tarihli Avrupalılar ve Diller (Europeans and Languages) başlıklı raporunda yer alan Eurobaromater anketi verileri de dahildir. Bu ankette, anadili Türkçe olan nüfus yüzde 93, anadili Türkçe dışında başka bir dil olan tüm etnik grupların toplam nüfusu yüzde 9 olarak tespit edilmiştir.

Eurobarometer’in, bu verilerinin ortalamasıyla Türkiye’deki toplam etnik nüfus yüzde 7 kabul edilebilir ki, bu oran genel kabul olan yüzde 10’un altındadır.

Tüm bu veriler karşısında, toplam etnik nüfusu yüzde 35’in çok altında olan Türkiye’yi etnik bir mozaik olarak tanımlamak mümkün değildir.” (s.15,16)

***

Fransa’nın kendisini etnik bir mozaik olarak kabul etmemesinin elbette bir politik nedeni vardır kuşkusuz. Fransa ile Türkiye’nin durumları benzeşiyor.

Sözünü ettiğim kitapta Türkiye’nin etnik nüfus dağılımı şöyle verilmiş (s.40):

Türk: 66.650.00 (yüzde 90.06), Kürt: 5.000.000 (yüzde 6.76), Zaza : 800.000 ( yüzde 1.08), Arap: 800.000 (yüzde 1.08), Çerkes: 250.000 (yüzde 0.34), Laz: 200.000 (yüzde 0.27), Diğer: 300.000 ( yüzde 0.41), Toplam 74 milyon.

Ancak mahalle kahvesi tevatürlerine, gazete yazıcılarının cehalet verilerine göre Türkiye’de 20 milyon dolaylarında Kürt varmış. Bilimsel araştırmaların verilerine göre 5-6 milyon kabul edilen Kürt sayısı, Anayasa’dan pay isteme hakkı verir mi? Uluslararası sözleşmelerin vermediği hakkı silah zoruyla almak kabul edilebilir mi?