Türkiye de İran da laik Suriye’ye mecbur
İlk şaşkınlık geçen ay yaşandı.
Türkiye-İran-Rusya Moskova’da toplandı.
Tek gündem Suriye’ydi.
Bir manifesto yayımladılar.
“Seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor”lardı (20.12.2016).
***
Şaşkınlık öncelikle İran içindi.
Kendisi şeriat rejimiyle yönetiliyordu.
Fakat: Suriye için “laiklik” diyordu.
***
AKP de öyle.
İslamcı bir kökten geliyor.
Ona kalsa tercihinin yönü belli: Dini bir yönetim.
Suriye sahasına bakıyoruz. Desteklediği kuvvetlerin hepsi dinci.
Fakat: “Laik Suriye” bildirisine imza attı.
***
Bu tabloya aykırı “haber” Astana’dan geldi.
Malum: Astana’nın gündemi Suriye’ydi.
Hükümetle silahlı muhalefet buluşturuldu.
Sonra BBC’de bir haber (25.1.2017).
“Laik Suriye” kavramına 2 itiraz gelmiş.
Biri: Silahlı Suriye muhalefetinden.
Diğeri: AKP Türkiye’sinden.
***
İddianın kaynağı Beşar Caferi.
Suriye’nin BM’deki temsilcisi.
Aynı zamanda Astana’da delegasyon başkanı.
Caferi’nin “iddia”sı doğru mu?
Muhalefetin laiklik karşıtlığı tescillidir.
***
Asıl mesele AKP’nin tutumu.
Sicili şaşırtmıyor.
Gönlünden geçen: Yurtta laiklik, dünyada laiklik değil elbette.
Boş alan görürse ilerliyor. Kuvvete çarpınca geri dönüyor.
Dolayısıyla: Bir zikzak daha sahnelemiş olabilir.
***
Suriye’de laiklik karşıtlığı sürdürülebilir mi?
Sahaya bakalım: Türkiye tek başına değil.
Herkes orada: Küresel kuvvetler. Bölgesel kuvvetler.
İki cephe görüyoruz.
İlki: Amerikan koalisyonu.
İkincisi: Avrasya cephesi.
***
AKP’nin tercih serüvenini biliyoruz.
Krizin ilk 5 yılında Amerikan koalisyonundaydı.
Fakat bedelini ağır ödedik.
İçte ve bölgede bölünme etkenleri arttı.
Görüldü ki: Suriye’yle birlikte Türkiye de bölünüyor.
***
Siyasette kanundur: Bölünmenin faturası önce hükümetlere kesilir.
Zaten: AKP milletten ilk tokatı da yedi. 7 Haziran 2015 seçiminde çoğunluğu kaybetti.
Tayyip Erdoğan’ın ayakta kalma güdüsü güçlü. Tarihi bir dönüş başlattı.
Avrasya cephesine yöneldi. Zikzaklı da olsa.
İlk sonuçlar alındı.
İçte: PKK’nın hendek hamlesi ezildi.
Dışta: Suriye’de Amerikan koridoru kesildi.
Bunlar biliniyor.
***
Burada asıl kaydetmemiz gereken şu:
Türkiye tarihi bir tecrübe yaşadı. Ve gördü:
Amerikan cephesinde: Bölünüyorduk.
Avrasya cephesine yöneldik: Toparlamaya başladık.
***
Artık şunu söyleyebiliriz:
Bir: Amerikan cephesi, bölerse kazanıyor.
İki: Avrasya cephesi, birleştirirse sonuç alıyor.
***
Şimdi “bölünme” etkenlerine bakalım.
Soralım: Amerika, bölerken hangi araçları kullanıyor?
Sayısız tecrübeyle bu da sabittir: Etnik, dini, mezhebi farklılıklar.
Orta Asya’da böyle.
Irak ve Suriye’de böyle.
Türkiye ve İran’da böyle.
Bunlar yoksa: Aşiret ve kabile farklarına dayanıyor. Libya’da olduğu gibi.
***
Amerikan cephesinin programı netleşmiştir.
Üç kavram tercihlidir: Özgürlük, demokrasi, federalizm.
Tabii: Etnik, dini ve mezhepçi hareketler için.
Üç kavramın da miadı dolmuştur: Millet, laiklik, üniterlik.
Özetle: Küreselleşmedir bu.
***
Buradan tekrar AKP’ye dönelim.
Suriye’de laikliğe nereye kadar itiraz edebilir?
Denklem çoktan ispatlandı:
Bir: Dincilik Suriye’yi böler. 6 yıldır olduğu gibi.
İki: Suriye bölünürse, Türkiye de bölünür.
Üç: Türkiye bölünmeyi kabul etmez. Bölünmeye yol açan yıkılır.
Dört: Avrasya ittifakının temeli açıktır. Dinci ve etnik bölücülükle mücadele.
Sonuç: AKP ayakta kalmak istiyorsa “laik Suriye”ye mecburdur.
***
İran açısından durum nedir?
Onun durumu AKP’den daha net.
Sahaya bakalım: İslam dünyasının yüzde 80’i Sünni.
“Şeriat” kavgası öncelikle Sünni dünyada veriliyor.
Diyelim ki: Batı destekli dinci hareketler başardı.
Sünni ülkelerde şeri rejimler kuruldu.
İlk hedefleri İran olurdu.
***
Çünkü: Hiçbir İslamcı hareket mezhep bariyerini aşmış değil.
Olanlara bakalım.
IŞİD ve El Kaide türevi hareketler: Çoğu Şiiliği “kafir” sayıyor. Yani savaşılacak düşman.
Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi: Evet, İran’a karşıtlıkları daha az sert.
Fakat, İhvan hiçbir zaman İran’ı “dost” kapsamına almadı.
Şeriatla yönetilen Körfez ülkeleri: İran karşıtlığı temel politikaları.
En ılımlı olması gereken Türkiye’nin AKP’si: İslam dünyasında tamamen İran’a karşı mevzilenmiş durumda.
Sonuç: Tahran, Sünni dünyada laikliğe mecbur. Kerhen de olsa.
***
Not 1: Siyaset, mümkünü yapma sanatıdır. Gönlümüzden geçeni değil.
Not 2: Evet, AKP’nin içteki dincileştirme programı ciddi sorun. Hasar büyük.
Fakat duvara çarpacaktır. Kendi içinden bile itirazlar başlamıştır.