25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye harekete geçmeli!

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un Türkiye ziyareti ülkemizin niyet ve maksadını göstermesi açısından bizlere önemli ipuçları verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Bolton’a randevu vermemesi çok güçlü bir mesaj oldu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, Bolton’la görüşmesinden sonra net bilgiler verdi: “Harita verilmedi! PKK’nın insan haklarını ihlal eden eylemleri ile Kürtlere desteğimizi belgeleyen iki kırmızı dosyayı kendisine verdim.”

HAREKÂT GECİKTİ!
Öncelikle Trump’un çekilme kararı Türkiye için bir fırsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaten Türkiye’nin 2-3 gün içinde harekete geçeceğini ilan etmişti. Aydınlık’ta 21 Aralık 2018 günü yayımlanan, “Türkiye Ayağa Kalkınca” başlıklı makalemde şu konunun altını çizmiştim: “Türkiye Fırat’ın doğusundaki harekâta bir an önce başlamalıdır. ABD derin devletinin Başkan Obama ve Başkan Trump’a benzer birçok konuda geri adım attırdığı unutulmamalıdır. ABD’deki iç tartışmalar Türkiye’yi ilgilendirmez! Stratejinin zaman, mekân ve kuvvet olmak üzere üç boyutu vardır. Zaman boyutu bu özel durumda öne çıkmaktadır. Harekât gecikirse yeni dengeler oluşabilir.”

PKK’YI KORU, TÜRKLERİ DURDUR!
Aydınlık’ta 28 Aralık 2018’de yayımlanan, “Bölgesel İttifak Fırsatı Kaçırılmamalı” başlıklı makalemde ise şu hususu belirtmiştim: “Koşulların sonsuza dek aynı kalacağını sananlar yanılgı içindedir. Talih kuşu insanın başına bir kez konar. Koşullar olgunlaştığında harekete geçmeyenler, başkalarının zaferini seyreder.” Beklendiği gibi, geçen her gün yeni dengeleri ortaya çıkardı. Bölgedeki aktörler inisiyatifi ele geçirmek için girişimlerde bulundu. İlk şaşkınlığı üzerinden atan ABD derin devleti devreye girdi. Trump üzerinde baskı kurarak, çekilme kararını sulandırdı. Her gün bir yetkili açıklama yaparak çekilme sürecini bilmeceye dönüştürdü. Bu açıklamalarda, “PKK’nın Kürtlerle özdeşleşmesi ve Türkiye’nin durdurulması” öne çıkarıldı.

ABD’NİN ANLAŞMA YETENEĞİ YOKTUR!
ABD’de gücün kimin elinde olduğu belli değildir. Bu ülke içinde kıyasıya güç mücadelesi devam etmektedir. Başkan Trump’un yönetim üzerinde mutlak bir hâkimiyeti yoktur. Masaya yumruğunu vurarak söylediğini yaptırma gücü de yoktur. Bu nedenle ABD’nin yaptığı her uluslararası anlaşma, her an yürürlükten kaldırılabilir. Verdiği sözlerin zaten hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Bir önceki Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı John Kerry de, IŞİD ve El Nusra’nın müştereken vurulması için Rusya ile anlaşma yapmış ama ABD derin devleti Suriye ordusuna saldırarak, bu anlaşmayı fiilen sahada bozmuştu.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Türkiye fazla geç kalmadan kendi oyununu sahneye koymalıdır. Çünkü büyük bir askeri güce dönüştürülen PKK nötralize edilmezse, Türkiye için her zaman, hem Suriye’de hem de Irak’ta büyük bir tehdit olur. Türkiye, tercihen bu konuda Rusya, İran ve Suriye ile birlikte hareket etmelidir. Ancak bu yönde alınan mesafe yetersiz ise Türkiye tek başına da harekete geçecek güçtedir. Silahlarını kayıtsız, koşulsuz teslim etmediği takdirde, PKK’nın hiçbir hal ve şartta muhatap alınmayacağı bölgedeki bütün aktörler tarafından bilinmelidir. PKK kendini tasfiye etmeden hiçbir anlaşmanın konusu olamaz! Türkiye’nin başka bir formülü kabul etmeyeceğini her aktör iyi bilmeli, yanlış hesabın Bağdat’tan döneceğini hesap etmelidir.
Çünkü bu konu Türkiye için beka sorunudur. Ayrıca Türkiye güney sınırları boyunca bir terör koridoru ya da terör devletçiğinin kurulmasını seyredemez. ABD-İsrail ikilisi her açıdan güvenilmez, PKK’ya kol kanat geren iki terör devletidir. İki devlet de terörle iç içe girmiş, terörle nefes almaktadır. IŞİD’in şimdiye dek bir kez bile İsrail’i hedef almaması yeteri kadar öğreticidir. IŞİD, ABD oyununun bir parçasıdır. Trump önce şunun hesabını vermelidir: “IŞİD’i Obama kurdu; düzenbaz Hillary Clinton da yardım etti!” sözleri Patagonya Devlet Başkanına mı aittir?
ABD çekildiği takdirde IŞİD’in kendiliğinden çözüleceğini ve alternatif arayışlar içine gireceğini derin devlet herkesten iyi bilmektedir. Bu nedenle Trump’un, “Biz gitsek bile IŞİD ile şunlar bunlar mücadele eder” sözlerinin hiçbir anlamı yoktur. Bunun üzerine pazarlıklar inşa etmek abesle iştigaldir. Ancak ABD’nin bir an önce çekip gitmesi için taktik bir diplomasi silahı olarak kullanılabilir. ABD derin devleti kendini deşifre edecek böyle bir gelişmeyi engellemek için bütün gücüyle harekete geçer. Ülkelerin tarihlerinde kader anları vardır. Kuşatma çemberi daraldığında iki seçenek vardır: Ya beklenir ve çember gelip boğazınıza dayanır ya da çemberi yarmak için harekete geçilir. Tarih, bekleyenlerin başına gelen acı hatıralarla doludur.