Türkiye’nin düşürüldüğü sarmaldan çıkışı - 3
Türkiye’nin içine düşürüldüğü sarmaldan çıkışını sağlayacak seçenekleri, işbirlikleri ve stratejik ittifakları, bölgesel ittifak konularını irdeliyoruz birkaç gündür. Amacımız mevcut ittifaklara alternatif yaratmadan çok ülkemizin önünde yeteri ölçüde hatta bir çok ülkenin imrenerek baktığı seçeneklerimiz olduğunu ortaya koymaktır. Türkiye, ABD ve Batı’nın kendisine biçtiği yolu, hele hele bekasını tehlikeye atacak politika/stratejileri takip etmek mecburiyetinde değildir. Türkiye’nin kendi milli çıkarlarını, bekasını korumak için çok sayıda seçeneği vardır. Dünyadaki ve bölgemizdeki gelişmeler bu seçeneklerin her gün daha da artmasını sağlamaktadır. Yeter ki görebilelim ve anlayıp seçebilelim.
İPEK YOLU PROJESİ
ABD önümüzdeki yüzyılda küresel güç olmaya devam etmek için var gücüyle mücadele ediyor. Bunun için de ekonomi kadar silahlı kuvvetlerini kullanıyor. Bütün deniz ulaştırma hatlarını, kritik boğaz ve geçitleri güçlü donanmasıyla kontrol ediyor. Kendisine rakip olarak gördüğü ve her geçen gün devasa bir üretim ve tüketim gücüne ulaşan Çin’in önünü kesmeye, onun küresel güç olmasını engellemeye yönelik tedbirler alıyor. Genel olarak baktığımızda Çin’in askeri gücü özellikle de donanması şimdilik ve belki bir süre daha ABD ile mukayese edilemeyecek durumda. Çin de ABD’nin önünü kesmeye çalıştığının, askeri ve ekonomik gücünün farkında. Bu konuda önemli tedbirler alıyor. Özellikle de enerji ve hammadde teminini ve pazara ulaşmasını sağlayan ulaştırma hatlarının kesilmesi durumunda en azından donanma olarak belli nitelik ve niceliğe ulaşıncaya kadar kullanabilmek üzere hazırlıklar yapıyor. Bu konuda başlattığı Çin’den Avrupa’nın kuzeyindeki ülkelere kadar uzanan “Bir Yol Bir Kuşak” olarak adlandırılan İpek Yolu Projesi, ekonomik olduğu kadar aynı zamanda bir dayanışma, ittifak ve ABD’nin yaptırımlarına karşı bir ortaklık yaratma projesidir. Bu proje İpek Yolu üzerinde bulunan ve Çin’in hammadde, petrol, doğal gaz temin ettiği ve Çin mallarının pazarlarını oluşturan ülkelerle, bölgelerle kesintisiz bir ulaşım sağlamayı hedefliyor. Bu ülkelerle, oto yol, demiryolu, petrol ve doğal gaz boru hatları, limanlar, üretim tesisleri ( hem tarım hem de sanayi ve hizmet sektöründe ortak yatırımlar) öngörüyor. Devasa bir proje. 21 trilyon dolarlık bir proje bu. Türkiye’nin önündeki çok önemli fırsatlardan ve seçeneklerden biri bu proje.
TÜRKİYE’YE İHTİYAÇ VAR
Söz konusu projenin hayata geçirilmesinde Türkiye’nin çok önemli bir rolü olduğunu söylemeliyim. Türkiye böylesi büyük fırsatı çok iyi değerlendirmelidir. Bu projenin uygulanması için özellikle bizim bulunduğumuz bölgede bütün, laik, demokratik, iç barışını halletmiş ve komşularıyla barış içinde yaşayan bir Türkiye’ye ihtiyacı vardır Çin’in.
Türkiye’nin yapması gereken bütün bunları Çin’e anlatmak ve Çin’in bölge sorunlarında önemli bir aktör olmasını sağlamaktır. Çin’in söz konusu projeyi gerçekleştirmek için Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu ve sahip olduğu birikim Çin için hayati önemdedir. Türkiye bu özelliklerini çok iyi kullanmalı ve Çin ile işbirliğini sadece alanda değil, savunma dahil daha geniş bir spektrumda ele almalıdır. Türkiye’nin Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Balkanlar, Doğu Avrupa, Karadeniz, Kafkaslar, Hazar Havzası, Orta Asya, Basra Körfezi gibi dünyanın en kritik bölgelerinin merkezinde yer alması ülkeye eşsiz bir jeopolitik önem kazandırmaktadır. Ayrıca bu bölgelerin petrol, doğal gaz ve hammadde kaynaklarını, pazarları ihtiva etmesi bu eşsiz jeopolitik değeri daha da önemli kılmaktadır. Türkiye’nin Müslüman dünya ile olan yakın ilişkileri ve Orta Asya ile olan bağlantısı onun önemini daha da artırmaktadır.
Türkiye Çin ile işbirliğinin sunduğu olanakları ve önüne kadar gelen seçeneği çok iyi kullanmalıdır. Çin seçeneği Türkiye’nin düze çıkmasında hatta sıçrama yapmasında çok önemli bir seçenektir.