Türkiye’nin gücü
Türkiye’nin küresel etki yaratabilen bölgesel bir güç merkezi olduğu Zeytin Dalı Harekâtı (ZDH) ile bir kez daha anlaşılmıştır. Bugünlerde gezegenin her yerindeki güç merkezleri nefeslerini tutarak Türkiye’yi izlemektedir. Hatırlanırsa, Kudüs krizinde Türkiye dünyayı ayağa kaldırmış, ABD’yi BM’nin hem Güvenlik Konseyi’nde hem de Genel Kurulu’nda mahkûm ettirmiştir. ABD toplam 15 üyeden 14’ünün karşı çıktığı Güvenlik Konseyi’nde ancak veto hakkını kullanarak ayakta kalabilmiş, Genel Kurul’da ise nakavt olmuştur. Türkiye’nin bu gücü, mevcut yeteneklerinin yanı sıra tarihi birikiminden kaynaklanmaktadır.
TARİH YAZAN TÜRKİYE
Türkiye’den çıkan küçük bir ses bile dünya ölçeğinde büyük bir yankı uyandırmaktadır. Dünyanın her yerinde gözü kulağı Türkiye’de olan kitleler vardır. Ayrıca Türk milleti, sağduyusu ve üstün bilinç düzeyi ile tarihin içinden çıkan en büyük milletlerden birisi, belki de birincisidir. Bunun en büyük göstergesi, ABD karşıtlığında dünya ölçeğinde birinci olmasıdır. Almanya sadece para vererek bir bölgede geçici bir etki yaratabilir. Ancak Türkiye tarihi ve kültürel mirası ile hiçbir şey yapmadan, sadece kendisi olarak dünyanın birçok bölgesinde kalıcı etki yaratır. Bu yalın gerçek nedeniyle NATO/AB süreçlerinde zoraki müttefiklik ile Türkiye baskı altına alınarak uysallaştırılmış, doğal etki alanından, tarihi ve kültürel ortaklığı olan dostlarından uzaklaştırılmıştır. Çok şükür o karanlık dönemler sona ermiş, Türkiye kendi jeopolitiğine geri dönmüştür. Türkiye artık oyun kuran, tarih yazan bir ülkedir.
ZEYTİN DALI HAREKÂTI (ZDH)
Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı (FKH) ile terör koridoruna bir hançer saplamıştır. Ancak bu harekâtta ağırlıklı olarak IŞİD ile savaşmıştır. ABD çeşitli yöntemlerle harekâtı engellemeye çalışmış, ancak başarılı olamamıştır. Daha sonra harekât alanını daraltma çabalarında, maalesef Avrasya blokuna dâhil bazı ülkelerin fahiş hataları nedeniyle nispeten başarılı olmuştur. Türkiye Münbiç Harekâtını kesmek zorunda kalmıştır. Diğer taraftan ZDH, FKH’ya göre kapsam ve nitelik açısından değil ve fakat verdiği mesaj açısından çok daha önemlidir. Çünkü ZDH ile Türkiye doğrudan ABD’nin kara gücü olan PYD’yi hedef almış, ABD’nin doldurduğu silah/cephane depolarını havaya uçurmuştur. Bütün dünya büyük bir takdir ve biraz da şaşkınlık içinde Türkiye bu cesur harekâtına şapka çıkarmaktadır. Türkiye beka sorunu olduğu takdirde mütecavizin niteliği ne olursa olsun silaha sarılacağını bütün dünyaya bir kez daha göstermiştir.
BATI DA HAVLU ATTI!
Türkiye’nin yarattığı büyük etkinin en büyük emarelerinden birisi de gerçekte huzursuz olan Batı ülkelerinin ülkemize yönelik yumuşak söylemleridir. Dün PYD’yi IŞİD’e karşı insanlık adına mücadele eden özgürlük savaşçısı olarak takdim ederek silah ve cephane verme yarışına girenlerin bugün çark etmesi, en azından mahcup eleştirilerde bulunması Türkiye’nin gücünü göstermektedir. Türkiye milli maksatlarla silah çektiğinde, “Verdiğimiz silahları kullanamazsınız!” diyenlerin sesi çok cılız çıkmaktadır. Türkiye’nin yüzde 70 oranında milli mühimmatla yürüttüğü bu harekât bize biz kez daha milli savunma sanayinin hayatiyetini hatırlatmıştır. Önümüzdeki dönemlerde çılgın projeler yerine kaynaklar bu alana yönlendirilmelidir. Hiçbir şey ülkemizin milli güvenliğinden daha önemli olamaz!
ABD her türlü silah, cephane ve teçhizat ile donattığı, maaşlarını ödediğini PYD’yi Afrin’de bedelsiz olarak satışa çıkarmıştır. Her seviyedeki ABD devlet yetkilisi, “Afrin’in ABD planlarında yeri olmadığını” ifade etmektedir. Bu şartlar altında PKK’nın önünde iki seçenek kalmıştır: Ya teslim olacaklar ya da etkisiz hale getirileceklerdir. Türk devletinin şefkatli kollarına sığınanlar hiçbir zaman pişman olmazlar...
Eskiden üçüncü derecede AB memurlarının ayar verdiği Türkiye’ye karşı şimdi büyük Batı ülkeleri gizli kapaklı bir araya gelerek ortak zemin yaratmaya çalışmaktadır. Görüldüğü gibi Batı’nın denetiminden çıkan Türkiye’nin gücü ve etkisi dünyanın her yerinde artmaktadır. Bundan böyle Türkiye’yi hesaba katmayanların canı yanar!