Türkiye’nin ikinci astronotu ve Uzay Vatana giden yol
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta Türkiye’nin ikinci astronotunun da uzaya gideceği ve alt yörünge uçuşu yaparak toplamda 7 deney yapacağı bildirildi. Öncelikle bu uçuş ilk uçuştan farklı olarak alt yörüngede gerçekleşecek. Uzay dediğimiz kavram Karman Hattı üzerinde başlayan bir kavramdır. Karman hattı deniz seviyesinden itibaren 100 km yüksekliktedir ve teknik olarak uzay bu 100 km yüksekliğin üstünde bulunur.
Bu noktadan itibaren az da olsa atmosfer bulunmasına rağmen hava oldukça incelir ve uzayın karanlık boşluğu başlar. 100 km ile 500 km arasındaki yükseklikler genelde “Low Earth Orbit” ya da “Alçak Dünya Yörüngesi” diye bilinir ve Uluslararası Uzay İstasyonu dahil, bir çok küp uydu, mikro uydular, yakın gözlem uyduları ve hatta Starlink gibi internet bağlantı uyduları bu yörüngede bulunur. Bu yörüngedeki uydular dünyayı 90 dakikada bir turlarlar ve oldukça hızlıdırlar. Bu yüzden özellikle bu Alçak Dünya Yörüngesinde olan uzay çöpleri (geçtiğimiz günlerde yazdığım yazıya bakınız) oldukça ciddi tehlike arz ederler, çünkü bu çöplerde dünyayı 90 dakikada bir turladığı için bu yüksek hızdan dolayı küçücük metal parçaları bile bir uyduya veya uzay aracına çarptığında büyük hasar bırakabilir.
Ülkemizin ikinci astronot eğitimi almış olan astronotumuz Tuva Cihangir Atasever 8 Haziran 2024 tarihinde ABD’nin New Mexico eyaletinde bulunan özel uzay limanından Richard Bronson’un Virgin Galactic isimli şirketinin aracılığı ile uzay alt yörüngesinde kısa bir uçuş yapacak. Bilindiği üzere Virgin Galactic firması SpaceX tarzı gibi roketle fırlatma yapmıyor ve tıpkı bir uçak gibi yatay olarak havalanan bir uzay aracı ile kalkış yapıyor.
Virgin Galactic, iki araçtan oluşan bir hava fırlatma sistemi kullanmaktadır: VMS Eve adı verilen bir taşıyıcı uçak ve VSS Unity olarak bilinen bir alt yörünge uzay gemisi. Eve, kanatlarının altındaki Unity ile bir pistten havalanmakta, ardından uzay aracını yaklaşık 13 bin 700 metre yüksekliğe bırakmaktadır. Unity daha sonra yerleşik roket motorunu çalıştırarak yörünge altı uzaya doğru yol alır. Aşağı yukarı Karman Hattına ulaşan bu uçan uzay uçağı 4-5 dakika gibi bir sürede çekimsizlik ortamı yaşatmakta ve daha sonra Dünya’ya dönmektedir. Unity'ye binmek için bir bilet şu anda 450 bin dolara satılıyor. İniş işlemi de dünyaya süzülen bir uzay mekiği gibide yapılabilmekte gerektiğinde kapsül gibide iniş yapabilmektedir.
Konvansiyonel roket fırlatmalarının aksine sadece alt bir yörüngeye ve sadece birkaç dakikalığına bu alt yörüngede kalabilen VSS Unity daha çok uzay turizmine yönelik hizmet vermektedir. Böylece birkaç dakikalığına çekimsizlik hissimi yaşamak isteyen uzay turistleri bunu 450 bin dolara yapabilmektedirler. Buna ek olarak bu 4-5 dakikalık çekimsizlik zaman diliminde bazen üniversiteler ve araştırma enstitüleri belirli deneyleri de bu uzay uçağında fırlatmaktadırlar. 8 Haziran 2024’de gerçekleşmesi planlanan ve astronotumuzun da bulunacağı bu uçuşta Purdue Üniversitesinin ve UC Berkeley Üniversitesinin deneyleri de yer alacak. Purdue Üniversitesi roket motorlarında yakıtların çalkalanması ile ilgili bir akışkanlar mekaniği deneyi yaparken, UC Berkeley ise çekimsiz ortamda bir 3D Yazıcının çalışma deneyini yapacak.
Bu aynı uçuşta astronotumuzun da çekimsiz ortamda yedi kadar deney yapması planlanıyor. Aşağı yukarı fırlatma ve iniş olarak 90-120 dakika arası sürecek bu uçuşta ikinci astronotumuzun hem çekimsizlik yaşaması hem de bu deneylerle uzay ekosistemimize katkıda bulunması bekleniyor. Tabi ilk astronotumuz Uluslararası Uzay İstasyonuna da giderek oldukça önemli bir çalışma yaptı ancak ikinci astronotumuz da aynı eğitimi aldığı için daha kısıtlı olsa da oda uzay ile ilgili bir çalışma yapmış olacak.
İSTİKBAL UZAYDADIR
Tabii bu ekonomik krizde neden bu kadar çok uzay çalışması yaptığı sorulabilir. Ancak, tıpkı Mavi Vatan gibi Uzay Vatanda korumamız gereken bir kavramdır. Her ülke gibi Türkiye’de uzayda pay sahibidir ve söz hakkı vardır. Gelecekte Milli Güvenliğimiz tıpkı Mavi Vatan gibi Uzay Vatandan geçer ve uzaydaki haklarımızı korumayı başaramazsak o zaman aynı zamanda uzayda değerli madenler, kaynaklar, Ay Hakları gibi kavramlardan da yoksun kalırız. Artı uzay teknolojilerinin gelişimi direkt olarak o ülkenin millî savunma sanayisine, AR-GE teknolojilerine ve genel bilimin gelişmesine ciddi katkılarda bulunur. Uzay teknolojisine sahip olmayan ülkeler artık Dünya’da da söz sahibi değildirler. Yüce Önder Atatürk’ün dediği gibi ‘İstikbal Göklerdedir’ ve şu anki zamanda artık bu ‘İstikbal Uzaydadır’ diye telaffuz edilebilir. Tüm milletimiz, devletimiz, üniversitelerimiz ve özel sektör bu hedefe odaklanmalı ve tam destek vermelidir. İşte o zaman 21. Yüzyılın güçlü ve söz sahibi ve dev kaynaklara erişimi olan bir ülke haline tam anlamıyla gelmiş oluruz.