Türkiye’nin üzerinde dolaşan fırtına

Türkiye’nin üzerinde bir fırtına dolaşıyor,

Ağır bir fırtına, yoldan çıkmış,

Dolaşıyor düşe kalka, işsiz güçsüz,

Dolaşıyor toplanıp dağılarak, gece gündüz.

Türkiye’nin üzerinde dolaşan fırtına,

İş arıyor aklına, yüreğine, bileğine,

Yaratan, kahreden emeğine,

İş arıyor, doğacak bebeğinin yaşam hakkına.

Türkiye’nin üzerinde bir fırtına dolaşıyor,

Ağrılı bir fırtına, yarı aç, yarı tok.

Dolaşıyor, kasıklarına yumruklarını basarak,

Sancıdan kıvranarak güç topluyor.

Türkiye’nin üzerinde dolaşan fırtına,

Görev istiyor inancına, bilincine, kıvancına,

Dolaşıyor, sıktığı taşı ezerek,

Kurtuluş arıyor, Ezogelin çorbasına.

Türkiye’nin üzerinde bir fırtına dolaşıyor,

Gözü kara bir fırtına, yıkıcı ve esnek,

Dolaşıyor düşmana geçen kaleleri süzerek,

Kasılıp gevşeyerek nefes alıyor.

Türkiye’nin üzerinde dolaşan fırtına,

Cebinde taşıyor 1920 talimatını.

Dolaştıkça uğulduyor madde, mekanik,

Sıkışıp geriliyor ana zemberek.

Türkiye’nin üzerinde bir fırtına dolaşıyor,

Kararlı bir fırtına, huysuz, uykusuz…

Hedefi belli, silahı, yığınağı belli:

Yığınağı 150 milyon insan eli, insan ayağı.

Türkiye’nin üzerinde dolaşan fırtına,

Yürüyor savaş alanını adımlarıyla ölçerek,

Yürüyor gökyüzünden kefen biçerek,

İş arıyor tarihine, coğrafyasına.

Türkiye’nin üzerinde bir fırtına dolaşıyor,

Yüklenmiş geleceğin yükünü,

Cennet’in narını, Cehennem’in nurunu,

Yüklenmiş insanlık onurunu.

Türkiye’nin üzerinde dolaşan fırtına,

İşbaşı yapacak yakında:

Doğuracak yüzyılın kollarına,

Doğuracak Avrasya’nın en güzel çocuğunu.