Türkiye’ye Kazakistan ve Suriye senaryosu mu?
Diğer konularda olduğu gibi Kazakistan konusunda da ahkâm kesmek, türedi uzmanlar arasında revaçta. Her konuda uzman edasıyla konuşuyorlar. Klavye başında dilin kemiği, elin freni yok. Raydan çıkmış tren gibiler. Esad, Rusya, Çin, İran’a saldırmayı adet haline getirmişler. İktidarın havasına göre şekil değiştirip onun işaret ettiği yöne secde açıyorlar. Başta CHP, İyi Parti, HDP, Saadet Partisi'nde, kendisinden habersiz kuşların bile uçmadığı iddiasındaki ‘sıfır sorun bakanı’ Bin Davud'da, Bağdat’a ilk ABD bombası düştüğünde alacağı milyarcıkları hesaplayan mali müşavir Babacan'da, Kazakistan olayları ne ifade ediyor, gidişat Türkiye’yi nasıl etkiler, bu konular üzerine kafa yorma çabası yok, ‘hacet yok’. İlle de Roman olsun türküsü misali ille de erken seçim olsun diye çalıyorlar. Haksızlık etmeyelim, Meclis’te “Çin'in Uygur mezalimini araştırma önergesi” vermişlerdi. Hey Maşallah, Asya Türkü davasında, İslam dini konularında çok hassaslar. Hele ki ABD’nin üzerine çok titrediği Uygur meselesi söz konusu olursa, gerilla bile olmaya hazırlar. Fırsatçı eller de “Kazakistan halkı ne kadar duyarlı. Adamlar bir zam kararına karşı nasıl tepki verdiler. Aynı şey bizde neden olmuyor?” gibi kışkırtma ve fitne kokan mesajları sosyal medyada tedavüle sokuyorlar.
AYDINLIK VE ULUSAL:
ÜRETEN AKIL!
Ancak hakkı teslim edelim; Hem iktidar hem muhalefet cenahında aklıselim, objektif değerlendirme yapan düzgün kalemler de var. Temel çelişmeleri ve bu çelişmelerin esas kuvvetlerini yakalama becerisini gösterenler, objektif değerlendirme yapabilir. Özellikle Emperyalist, Siyonist ve Vahhabist merkezlerin faaliyetlerini mercek altına alan, bu merkezlerin dayandığı unsurları iyi okuyabilen akıl, doğru konumlanabilir. Bir sonraki hamleyi öngörebilir.
Başta Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal ama daha birçok farklı medya kuruluşlarında üreten aklı bir kez daha takdir ve tebrik ediyorum. Kazakistan’ın 2011’de Suriye’nin maruz kaldığı kumpas ve terör saldırıları ile benzerlikler gösterdiğini tespit ediyoruz.
NAMIK KEMAL ZEYBEK’İN AÇIKLAMASI
Eski Bakan Namık Kemal Zeybek’i, Kazakistan konusunda yaptığı açıklaması için kutluyorum; Bu ifadeleri hükümete yakın yayın yapan Yeni Şafak gazetesinde yazan ve Kazakistan’da yaşananları bir Rus kumpası olarak değerlendiren Yusuf Kaplan adlı şahsın iddialarına yanıt olarak da okunabilir. Zeybek, Kazakistan’ın küresel bir saldırı ile karşı karşıya kaldığını söylüyor. “Terörcü selefilerin güdümündeki bozguncular yağmalama, yakıp yıkma olaylarını tırmandırdılar. Askerlerin, polislerin kafaları kesilerek öldürülmesi, bilinen dinci terör eylemleri olarak ortaya çıkmış. Kadınlara yönelik alçakça işlemler bile görülmüş. Seçilmiş C.B. yakından tanıdığım değerli bir aydın, deneyimli bir kamu görevlisi, başarılı bir yöneticidir. Senato Başkanıyken iki kez beni çağırıp senatörlere senato salonunda konuşma yapmamı sağlaması sanırım iyi bir örnektir. Ona Kazakistan Yurtseveri niteliğinden başka yakıştırmalar yanlıştır. Türklük konusunda da olumlu bir bakış içindedir. Uluslararası kuruluştan istenilen güvenlik gücü desteği Almatı’daki karmaşık durum dolayısıyla anlaşılmalıdır. Almatı’da güvenlik sağlandıktan sonra bu birlikler ülkelerine döneceklerdir. Rusların birtakım koşullar ileri sürdükleri söylentileri gerçek dışıdır.”
Henüz olayların patlak verdiği ilk lahzada meselenin sadece Kazakistan’ın ciddi ekonomik sorunları, rüşvet sarmalı, yolsuzluklar, zamlar, Nazarbayev ve ailesinin suçları ve günahları, sittin sene sosyalist bir kültür ile yönetilen Kazak toplumunda halen kabile, aşiret ve feodal ilişkilerin tamamen tasfiye edilmemiş olması, özellikle Gorbaçov’un Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne Genel Sekreter seçildiği 1985’ten itibaren Moskova’nın etkisinin azalmaya başladığı çevrede, Cumhuriyetlerde ve Kazakistan’da yönetici konumunda olan Komünist Partisi yöneticileri arasındaki Nazarbayev- Kunayev kavgası, makam ve çıkar savaşlarının zirve yapması gibi geçmişten arta kalan birikmiş siyasi hataların sebep olduğu neticeler ile açıklanamayacağını ifade ettik.
SUUDİ SERMAYESİ
ABD-İSRAİL ETKİSİ
Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra bağımsızlığını kazandığı 1991’den itibaren Suudi ve BAE sermayesinin, (Türkiye’de ABD’nin çocukları Kenan Evren’in başını çektiği 1980 askeri darbesi sonrasında SUUD RABITA örgütü eliyle daha çok kökleşen Amerikancı siyasal dinci sürecin amaçları gibi) Kazakistan’a özellikle 2 bin 400 cami ve yüzlerce dini medresenin inşaatına harcanması, FETÖ ve misali cemaatlerin yaygınlaşması, Hristiyan misyonerlik faaliyetlerinin yabancı otlar gibi hızlıca türemesi, ülkede mevcut olan 248 Rus Ortodoks kilisesinin yanına en az 500 Protestan, Aziz İsa ve Katolik adlarıyla kilise ve ibadethane açılması, merkezi İsrail ve ABD’de olan Bahai ibadethanelerinin mantar gibi türemesi, Nazarbayev’in “çok yönlü, dengeli dış ilişkiler” vizyonuna uygun olarak ABD’nin Kazakistan’da birçok imtiyaz sahibi olması, ABD ve NATO ile askeri sahada bile iş birliği yapması, kendisi ve aile efradının İsviçre, Londra, Almanya, Dubai bankalarında devasa bir servet bulundurması, aile üzerinde ABD’nin şantaj elini güçlendirmişti.
MUHALEFETE 'KORKMAYIN CESUR OLUN' MESAJLARI
Batı sınırından ülkeye sızan başta Uygur, Kırgız kökenli ‘IŞİD’VARİ militanların, Suriye sahasında eğitimli teröristlerin, Türkiye’de yaşayan Kazak mafyasının “Türkçü ve Milliyetçi” söylemler üzerinden ülkemizdeki çevreleri etkileyenlerin Kazakistan’da türedikleri, tıpkı Suriye’de olduğu gibi özellikle asker, polis, memur, öğretmen gibi devlet kurum ve personelini hedef almaları, kafa kesmeleri, devlet görevlilerini yüksek binalardan, köprülerden atmaları, kamu kuruluşlarını ateşe vermeleri, yağma, talan ve anarşi ortamını teşvik etmeleri, tüm bunların videolara çekilmesi, muhalefete 'korkmayın, cesur olun, sizin için ölmeye hazırız' mesajlarıdır. Mevcut toplumsal, ekonomik sorunları suistimal ve istismar ederek Kazakistan’ı devletsiz, otoritesiz ve kaos içinde kalmasını sağlama çabasıdır.
KRİZ ATEŞİNE
ODUN TAŞIYANLAR
Kazakistan’da İsrail ile dini ve maddi çıkarlar inşa eden bazı Kazak Yahudilerin, Ukrayna devleti ve Ukrayna’ya merkez kurmuş Kazak muhalifleri ile irtibatlı Kazakistan vatandaşı bazı Ukraynalıların, Almanya ile iltisaklı Kazakistan vatandaşı bazı Almanların, Nazarbayev yönetiminden nemalanmış, bu çıkarlarını ve makamlarını kaybetme korkusunda olanların veya ‘Gelecek, Gelmekte Olan’ iktidardan daha çok nemalanma umudu taşıyanların, kriz ateşine odun taşıdıkları yönündeki tespitler önemlidir. Zira Suriye ve Kazakistan olaylarının bir benzerinin Türkiye için de olası olduğunu unutmamak gerekir.
EMPERYALİSTLERİN HAYALİNİ KÂBUSA DÖNÜŞTÜRECEK PROGRAM
1- Kazakistan’ın istikrarlı, huzurlu ve güvenli olması Rusya için stratejik önemdedir. Bu ülkenin, Körfez sermayesi, Ukrayna ve iplerini elinde tutan ABD’den uzak tutulması Moskova için hayatidir. Balkanlar’da, Doğu Avrupa’da ve Orta Doğu’da birçok sorunla boğuşan Rusya’nın bir nevi “arka bahçesi” olan, nükleer araştırmalarını ve testlerini yaptığı, en önemli uzay istasyonun olduğu, tarım, sanayi ve enerjide kuvvetli ilişkilere sahip olduğu Kazakistan’ın kaos ve iç savaş yaşaması, Rusya’nın hayrına değildir.
2- Moskova, Türkiye’nin Rusya ile birlikte Orta Asya ve Türk Cumhuriyetlerinde olmasını kabul eder. Ankara’nın dünyanın bu koşullarında, ‘ben ne ABD ne Rusya ile olmak zorunda değilim’, ‘Kendi ajandam, programım ve çıkarım neyi gerektiriyorsa onu yaparım’ zihniyeti ne rasyoneldir ne de gerçekçidir. Bu tarz yaklaşımlar dostların sayısını azaltır düşmanların sayısını çoğaltır. Hele ki Moskova ve Pekin’i hedef alan, stratejik çıkarlarına zarar veren, o coğrafyada başka devletlerin plan ve hedeflerine hizmet eden yaklaşımlara karşı acımasız olacaklardır. Ankara’da devlet aklının bu yaklaşımlardan uzak durduğunu görüyoruz. Kazakistan’da Rusya ve Çin’i hedef alan söylem ve yazıların iflah olmaz hastalık olan geleneksel Moskova ve Pekin hastalığı ile müptela olanlarla sınırlı kalması önemlidir.
3- Türkiye’nin bir kutup ve merkez güç olmak sevdası varsa ki olmalıdır, bunu Suriye ile birlikte, Beş Ülke Beş Deniz Projesi ile yapabilir. Buna da ne ABD ne Rusya ne Çin ne Avrupa itiraz edemez. Edene de haddini bildiririz. Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı misali örgütlenmeleri, Orta Asya’daki kardeşleriyle her alanda iyi ilişkiler tesis etmek ve bunun Rusya ve Çin ile Türkiye’nin mevcut olan ilişkilerini birçok adım ileriye götürmek için inşa etmelidir.
4- Çin’in Kazakistan’da milyarlarca dolar yatırımı var. Kazakistan Çin’in olmazsa olmazı olan Kuşak Yol projesinin ana güzergâhıdır. Pekin bu ülkenin istikrarsızlaştırmasına, bu toprakların kendi güvenliğine karşı terör faaliyetleri için kullanılmasına tahammül edemez. Bunu önlemek için hiçbir tereddütte bulunmayacaktır.
5- Kazakistan’da Putin-Tokayev-Jinping planının kazanacağını söyleyebiliriz. Ekonomik sorunları ve ardından gelen kalkışmayı -muhalefet ve dış güçler kullanmak istediği gibi- yeni Tokayev hükümeti de hem muhalefeti, hem ABD nüfuzunu, hem Suudi etkisini hem de Nazarbayev dönemini kapatmak için de kullanabilir.
6- Başarılı olabilmesi için yegâne şart, ülke zenginliğini Kazakistan’ın küçük esnaf, emekçi, memur, çiftçi ve sanayi işçileri için harcamasıdır. Mafyanın belini kıracak, terörü ezecek. Kazakistan’ın üniter, laik, cumhuriyetçi, milliyetçi, devletçi, halkçı ve devrimci geleceği ile bölge güvenliğinin huzurunun teminatı budur.
7- Türkiye’ye Kazakistan ve Suriye senaryoları hazırlayanların hayalini kâbusa dönüştürecek program budur.