Türkiye’ye rejim değişikliği gelecekmiş…
Michael Rubin,
Türkiye ve Batı Asya uzmanı.
Aslında bunlar belalı kaynaklar.
Güya yorumlar yaparlar.
Ama aslında görevli oldukları için dileklerde bulunurlar. Dünyanın tasarımını kendileri yapacak sanırlar.
Ya tutarsa… diye aslında tutturmaya çalışırlar.
Satır aralarına heybelerindeki gizli istihbarat bilgilerinin ucunu gösterip tehditler de buna dahildir.
AÇIKLARIZ HA SOPASI
Bak bizim “öngördüğümüz” gibi davranmazsan açıklarız haa… tehditleri.
Rubin, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine yine bir yazı yazdı.
Başlığı da ilginç:
“Türkiye’ye rejim değişikliği geliyor”!
Durun hiç boşuna soru işareti filan koymayın. Söyledim ya … bunlar özellikle Türkiye açısından bir umut. Boş bir umut… Zaten ABD de eski ABD değil. Dünya da eski dünya değil.
SAFLAR BELİRGİNLEŞİYOR
Giderek saflaşma belirginleşiyor.
Asya yükseliyor. Atlantik artık her alanda çürüyen temellerinden sarsılıyor. Hemen bütün ülkelerin hatta partilerin içinde de küreselciler ve millîciler arasında buna uygun bir ayrışma yaşanıyor.
AÇ KEDİ DARI AMBARINDA
Rubin 9 Mart 2016’da “Türkiye’nin sınırları değişecek!” diye yazmıştı.
“Bir ülke ne zaman parçalanır?... Şiddet içeren karışıklıklar parçalanmanın ön adımlarıdır. Türkiye’nin bölünme sürecinin psikolojik aşaması tamamlandı. Türkiye parçalara ayrılmış durumdadır. Sınırları yakında değişecektir. Sorun, bölünme iki ayrı devlet şeklinde mi olacak yoksa Türkiye’ye dahil bir federasyon mu o henüz belli değil.” diyordu.
Çok uğraştılar ama olmadı.
YÖNTEM BENZERLİĞİ
Bugün de bir yöntem benzerliği gündemde.
Bakalım bu kez tasarımları nedir?
Rubin, 24 Mart’taki yazısında aralara bildiği geçmişteki bütün gizli kapaklı kirli işlerin de “bunu da açıklarım, bunu da…” diye ucunu göstererek meramını anlatıyor.
ESKİ KİRLİ ÇAMAŞIRLARI YENİDEN SÜRÜME KOYMANIN FAYDASI VAR MI
İşin ilginci bunu dönüp kendi ikiye yarılmış devletine de söylüyor.
Ortaya saçılan bütün eski çamaşırların kokusu yazıyı sarmış.
Biz önümüze bakıyoruz.
KİM BU BİNLERCE SİYASİ TUTUKLU
ABD’deki küreselcilerin umutları, bir anlamda hedefleri şöyle:
“-Bir sonraki Türk cumhurbaşkanı, bugün Türk hapishanelerinde tutulan binlerce siyasi tutuklu arasından çıkacak.”
Ancak ABD’nin küreselcileri elbette gerçekçi, bugün Türkiye’de sokaklara çıkan değişiklik isteyen kitleler kadar “romantik” değil.
KÜSTAH PLANLAR
Rubin çok sert ve küstahça planlarını açıklıyor:
“- Washington, Brüksel ve Londra'da, Erdoğan bir sorun olsa bile, Türkiye'nin başkanın ölümünden sonra, ister doğal sebeplerden, ister bir suikastçının kurşunuyla, ister halk ayaklanmasından sonra darağacında olsun, normale dönebileceğine dair bir kibir var.”
Ancak o da yetmiyor, hedefe ulaşmış olunmuyor, arkasını getiriyor:
“böyle bir statükonun öncesine dönüş!” isteniyor.
O da “söylendiği kadar kolay değil”miş.
Neden?
Çünkü:
“Ordu ve devlet bürokrasisinin” çoğu değişmiş. “Türkiye'nin bir zamanlar profesyonel olan dış işleri servisi bugün utanç verici” durumdaymış.
“Türkiye'nin tek profesyonel gazetecileri hapiste, sürgünde veya sessiz emeklilikte”ymiş.
Haklı mı … haklı…
FETÖ örgütü ellerinden sökülüp alındı!!
FETÖ’CÜLERİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR
“Erdoğan tek başına Türkiye'yi bu kadar kesin bir şekilde dönüştüremezdi.” diyor Rubin ve çözümü öneriyor:
“Bu nedenle ve Türkiye iyileşecekse, Erdoğancılığın kalbindeki sahtekarlığı, yolsuzluğu, sahtekârlığı ve baskıyı tespit etmek, onu çözmek ve Erdoğan'ın hayatlarını mahvettiği kişilerin rehabilitasyonunu sağlamak için bir “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” kurulması gerekecektir.
Yeniden işbaşı çağrısı, anlayacağınız…
ERDOĞAN GİTSİN KİM GELSİN
Erdoğan gitsin kim gelsin, sorusunun yanıtını veriyor.
Bu en önemli sorunun yanıtı herkes tarafından sonuçlarının sorumluluğuyla verilmeli!!
Rubin örneğin “merhum ilahiyatçı Fethullah Gülencilerin, Gülenci Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu”nun adını anıyor…
Siz ne diyorsunuz??
Kalkışmanın bir hedefi olmalı.
Bakın karşı taraf hazırlığını yapıyor.
KİRLİ SORULAR
Yazının sonuna doğru birçok soru, daha doğrusu yanıtını bildiği “açıklarım ha” türünden soru art arda sıralanmış.
O ooo…
Bir bilseniz…
Herkes nasibini almış…
ABD büyükelçileri, eski askeri ataşeler, düşünce kuruluşları vb bile var…
Kendi çürümüşlüklerini bize nasıl bulaştırdıklarını anlatıp duruyor. Anlatmıyor da güya ipin uçlarını elimize tutuşturmak istiyor son bir umut.
Tutacak mısınız…??
Ellere malzeme veriyor, gözlere mil çekiyor… Hadi tut! Hadi tut! diyor…
ERDOĞAN SONRASI AVRUPALILARA GÖREV
Ama ille 15/16 Temmuz!
Pek yaralanmış o yenilgiden. “Reichstag Yangını darbesi” diyor… ters yüz kovulup gitmelerine.
Başka bir umutları daha vardı. O da suya mı düştü…
Son çırpınış.
Çözüm olarak yazısını şu öneriyle bitiriyor:
“-Türkiye'ye rejim değişikliği geliyor.
-“Avrupalılar, bugün Türklerin yapamadığı ve mevcut Trump yönetiminin yapmakla ilgilenmediği şeyi yapmaya başlamalı. Türklerin Erdoğan’dan sonraki günler için plan yapmalarına yardımcı olmalılar.”
Vay … vay…
Baksanıza şu çapsız “siyaset analizi direktörü” sıfatlılarının düştüğü hallere…
ABD’den bile umutlarını kesmişler Avrupalılardan medet umuyorlar!
Ama en büyük zaafları nedir biliyor musunuz…
TÜRKLERİ TANIMIYORSUNUZ
Bu kadar yıldır içimizi dışımızı karıştırıp dururlar Türkiye’yi ve Türkleri tanıyamamışlar!
-“Yirmi yıllık Erdoğanizm Türkiye’de yozlaştırmadığı kişileri çok sarstı. Güney Afrika veya Fas tarzı bir süreç olmadığında, Türkler ve Kürtler işkencecilerinden intikam almaya çalışırken toplumsal çalkantılar yaşanacak.
“Barış adalet gerektirir. İkisi de hakikat gerektirir”miş…
Hiç boşuna gayret sarfetmesin “siyaset analizcileri”!
İSTERSENİZ TOPUNUZ BİRDEN GELİN
Değil biriniz, topunuz bir araya gelseniz, size geleceğimizin planlarını yaptırmayız! Şimdiye kadar yaptırmadığımız gibi.
Hep tahminlerinizde yanıldınız!
Yine yanılacaksınız.
Türkiye zor günlerden geçecek. Ama aydınlığa varacak.
Burada aslanlar gibi “biz” varız!