Yandex
26 Nisan 2025 Cumartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkler, Doğu’ya giden deniz yollarını engelledi mi?

Halim Gençoğlu

Halim Gençoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Ümit Burnu’nun en ucundaki noktasında asılan bir bilgi panosunda dünya tarihinin önemli bir anını yansıtan çarpıcı bir açıklama yer alır:

“Afrika'nın deniz yolculukları Avrupa Çağı, güçlü Türk İmparatorluğu’nun Doğu'ya giden kara yolunu engellemesinin ardından 15. yüzyılda başladı. Bu durum, Bartolomeu Dias ve daha sonra Portekiz keşiflerinin Hindistan'a giden deniz yolunu bulma çabalarını tetikledi.”

Bu ifade esasında, küresel ticaretin, keşiflerin ve kıtaların tarihsel seyirlerinin yeniden şekillenmesine yol açan kritik bir dönüm noktasını özetliyor. On beşinci yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu, Sultan II. Mehmed'in önderliğinde Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Avrupa'da etkin bir güç olarak ortaya çıkmıştı. 1453'teki İstanbul'un Osmanlı tarafından fethedilmesi, Bizans İmparatorluğu'nun sonunu ve Osmanlı'nın Avrupa ile Asya arasındaki önemli ticaret yollarını kontrol etmeye başlamasını işaret etti. Bu durum, Avrupalıların geleneksel kara yollarını, özellikle de İpek Yolu'nu kullanarak Hindistan ve Çin gibi Doğu'nun kârlı pazarlarına erişimlerini engelledi.

KUZEY AFRİKA HALKINI RAHATSIZ ETMEME ŞARTI

Bu görüşe göre, Osmanlı'nın engellemesi, Avrupa'da oldukça talep gören baharatlar, ipek ve değerli taşlar gibi ürünlerin akışını aksattı. Ancak bu açıklama tamamen doğru değildir. Osmanlılar, aslında Batılı tüccarların Akdeniz kıyılarını kullanmalarına izin vermişti fakat bunun temel şartı, Kuzey Afrika'daki yerel halkı rahatsız etmemeleriydi. Türk arşiv belgeleri, 1512'de Cezayir Sultanlığı'nın, İspanyol işgaline karşı Osmanlı İmparatorluğu'ndan yardım talep ettiğini göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun deniz yolunu engellediği iddiası, Batılı kolonicilerin Doğu Afrika denizindeki eylemlerini meşrulaştırmaktadır.

SULTAN SELİMİ HALA ANARLAR

Osmanlı alimi Ebubekir Efendi 1860’larda Güney Afrika’da kaleme aldığı notlarında, “Osmanlı Sultanı Selim, Maputo’da bir cami yapılmasını emretmişti. Ben de o camiyi ziyaret edip burada dua ettim ve yerel halk, Cuma Hutbesinde hala Osmanlı Sultanı Selim'i dualarla anar” diye kaydetmişti. Bu önemli bir olaydır; ancak daha sonra Portekizliler Mozambik’i işgal ettiler ve Portekizce, kolonizasyon dönemi boyunca egemen dil haline geldi.

Osmanlı engeline rağmen, Avrupa ülkeleri, özellikle Portekiz ve İspanya, Doğu'ya ulaşmanın yeni yollarını aramaya başladılar ve bunlar esas olarak sömürgecilik hırslarıyla yönlendiriliyordu. 1488’de Portekizli kaşif Bartolomeu Dias, Afrika'nın güney ucunu dolaşan ilk Avrupalı oldu ve buraya Umut Burnu adını verdi. Bu yolculuk, Atlas Okyanusu ile Hint Okyanusu'nun birbirine bağlı olduğunu kanıtlayarak, Asya'ya giden bir deniz yolunun mümkün olduğunu gösterdi. Bu yolun açılması, küresel ticaretin merkezini Akdeniz'den Atlas Okyanusu'na kaydırarak Portekiz, İspanya, İngiltere ve Hollanda gibi Atlantik devletlerinin ekonomik gücünü artırdı.

OSMANLI BATILI İŞGALLERİ ÖNLEDİ

Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika kıyılarındaki talanı engellemesine bir tepki olarak başlayan bu süreç, hızla dünya tarihinde coğrafi keşifler denilen bir döneme dönüştü. Portekiz deniz keşifleri sadece yeni ticaret yolları oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda Avrupa'nın yüzyıllarca sürecek sömürgeleştirme döneminin temellerini attı. Sömürgeciliğin Afrika üzerindeki genel etkisi, ciddi sömürü, egemenlik kaybı, kültürel bozulma, ekonomik istismar ve uzun vadeli sosyo-politik zorlukları içeriyordu. Bugün Kuzey Afrika ülkelerinin Portekizce ya da İspanyolca konuşmamalarının nedeni, Osmanlıların bölgeyi Batılı işgallerinden korumuş olmalarıdır, denilebilir.

Özetle, Türk milletinin şunu iyi bilmesi icap eder. Ümit Burnu’ndaki panoda yazıldığı gibi Türklerin Doğu’ya giden deniz yollarını engellediği değil sadece Batı’nın yağma politikalarına bir süre mani olduğu söylenebilir.

Batı dünyası Afrika’yı sömürürken bizim Güney Afrika Müslümanlarına eğitim vermek için Cape Town’a giden ecdadımız, 1860’larda gördüğü coğrafyaya şiir yazıyordu. Bu argümanı ön plana çıkaran bir Afrika diplomasisini ne yazık ki henüz işleyebilmiş değiliz.

Ümit Burnu kıtasının şahı himemkar,

Hadis-i odur himmetini etmez inkâr,

Ta Şarktan alıp Garba kadar Hazreti Cebbar,

Mensuru muzaffer ede a'dasına her-bar.

Doğu
Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...