25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türklerin kutsal mezarları

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Eski Yazar

A+ A-

Korugan kelimesinden türeyen Kurgan, tarihte Türk büyüklerinin gömüldüğü tümsek mezarlardır. Tüm veya yarı ormanlık bozkırda, sürekli göç ederek geçimini avcılık ve toplayıcıkla temin eden Türk boylarının yuğ tören yeri, hem de çevresindeki otlağın kendilerine ait olduğunu belirten bir tapudur (Somuncuoğlu, 2012; Çoruhlu, 2016, Şenyurt 2018). Kendilerinden başkası etrafındaki otlağı kullanamaz. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa ve Asya’da yaygındır. Kurgan; taş veya topraktan yığma yapay bir tepe olup, içinde korunan ayrı bir veya birkaç mezar odası bulunur. Bu mezar odaları Ankara’daki Güdül (Salihler) gibi taştan veya Polatlı, Gordion’daki Midas kurganı gibi ağaçtan olabilir. Gösterdiği benzerlikler nedeniyle “Türkiye M.Ö. devirlerden beri Avrasya sathına yayılan ülkelerle” bütünleşmiş bir ülkedir. Özellikle Bakır ve Taş Devri olan Kalkolitik’ten (İ.Ö. 5400 - 3000) “itibaren iç Asya, Kuzey Karadeniz ve Doğu Avrupa bozkır kültürlerinin Türkiye ile ilişkileri” vardır (Çoruhlu 2016, s.336). Gordion (Polatlı) başkentli Friglerin (İ.Ö. 800 - 600) ve Sard (Manisa) merkezli Lidyalıların da kurganları da Türk kurgan geleneğine benzer. Onların da içinde bir mezar odası ve üstünde yığma taş veya toprak bulunur (Çoruhlu, 2016). Bir kaybın arkasından dilimize yerleşen “Toprağı bol olsun” deyimi sık anılsın anlamını taşır çünkü ziyaretçiler yanlarında getirdikleri toprağı mezarın üstüne serper. Atatürk’te bir mezar odası olan Anıtkabir’de Türk adetlerine göre defnedilmiştir.
Güdül’deki bin kadar kurgandan sonra İstanbul (Beşiktaş) metro kazısında bulunan 35 Türk kurganının 3500 yıllık olduğunun saptanması yurdumuzdaki Türk nüfus varlığının, 1071’ten çok eski olduğunu kanıtlar.

KAĞAN PANOSU
Salihler’deki Kağan Pano’sunun hemen doğusunda bir Kağan Kurganı araziye serpilmiş bin kadar kurganın arasında kendisini belli eder. Bölgedeki kaya resim ve yazıtları ile kurganların tescil edilmesi çalışmasında görev alan Prof. Dr. Yücel Şenyurt “Türk töresine göre kimin olursa olsun, mezarlar kutsal ve dokunulmazdır” der ve devamla “Genellikle kurganların etrafına taşlarla bir iç ve bir de dış daire yapılır. Orada yatan kişinin ruhunun mezarın etrafını koruyacağına inanılarak güvenli bir yer olduğu düşünülür. Korkmadan yanında konaklanılır. Aynı kurgan aradan yüzlerce yıl geçse de ölen akrabaların gömütleriyle büyüyebilir. İlk incelemelere göre tek ve aynı kültür, binlerce yıl, sürekli Güdül çevresindeki yaşamıştır. Çizenlerin “Dağ”, “Atalar” ve “Kurban” inançlı oldukları anlaşılır. Burası Türklerin yuğ törenlerini yaptığı inanç ve ibadet yeridir. Kağan Panosu’nun hemen altındaki yığma taştan Büyük Kurgan’ın çevresi 17 m, yüksekliği 4,5 m. ve mezar girişi doğudadır. Buluntular tarım ve hayvancılığa geçilen Neolitik Dönem’den (MÖ 8000) önceki avcı-toplayıcı insanları yansıtır. Aynı dönemde, İngiliz arkeolog Prof. Dr. Colin Renfrew’a göre sondan bitişken (Türkçe) konuşan Konya Çatalhöyük’ün (MÖ. 9400 - 7200) toprak evlerinde renkli duvar resimleri yapılır. Diğer taraftan TRT’den Servet Somuncuoğlu; Deliklikaya - Gögelidere’deki Yazıtlı Pano üzerinde “Tarihi Türk Alfabesi” ile yazılmış üç satıra “Anadolu’nun Tapusudur” der. Ancak bu kayalar onarılmalıdır. “Kamlar Panosu” iki yanındaki kırıklar nedeniyle düşmek üzeredir” (Ergenekon, 2018).

BİR KURGAN KAZISI
Hacı Bayram Veli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yücel Şenyurt’a göre gerekli izin ve ödenek çıktıktan sonra bir kurgan üç şekilde kazılır: “Birincisi merkezden bir delik açmak, ikincisi yarım daire şeklinde açma yapmak, üçüncüsü ise artı (+) şeklinde bir koridor açmaktır. Ama taş kurgan kaldırılmadan önce bir vaziyet planı çizilir. Sonra üçüncü yönteme göre tasarlanan açmalar doğu-batı ve kuzey-güney olarak şeritlerle işaretlenir. Sonra her tabakada çizim yapılır, fotoğraf çekilir ta ki mezar odasına ulaşılana kadar. Çıkartılan malzemeler özenle kayıt edilir ve saklanır. Sistemli bir kazıda geçmiş yaşantıya ait bırakılan izlerin kaybolmaması için gerekli sabır, süre ve özen gösterilmelidir. Türbenin yapılması ve ziyareti sırasındaki olaylara ait maddi kalıntılara çok dikkat edilir. Örneğin Ata Gömüt’ü ziyaret edilince kesilen kurban izlerine ait bilgi zayi edilmez. Bin yıllık bir zaman diliminde varsıl bir kişinin mezarına yüzer yıl arayla başkaları da gömülür. Ruhlarca korunan bu yerler güvenli kabul edildiği için konaklamalara ait eski izler bulunur. Mezar odasının üstüne yığılmış her taş teker teker kaldırılır.” Şu anda binlerce yıllık Güdül kurganları, kaya resim ve Türkçe yazıtları korunaksızdır. Tescil edildikten bu yana yıllarca kazı izni ve ödeneği beklenmiş olmasına rağmen bölgedeki Roma kazısına öncelik verilmiştir. Duyulduğu üzere Kağan Kurganı Kasım 2018 başında Anadolu Medeniyetleri Müzesi öncülüğünde bir çırpıda dozerle açılmıştır.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları