14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türküler ve köy enstitüleri

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye Barolar Birliği, geçen 17 Nisan 2018 Salı günü köy enstitülerinin 78. kuruluş yıl dönümünü Ankara’da, kalabalık bir seyirci önünde eşsiz ve özgün bir dinletiyle kutladı. Bu etkinlik, Ankara Barolar Birliği Halk Türküleri Korosu, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Birleşik Kamu-İş Federasyonu, Eğitim-İş Sendikası ve Müzik Eğitimcileri Derneği Ankara Mandolin Topluluğu’nun katkılarıyla gerçekleşti. Hukukçular, aileleri ve müzisyenlerden oluşan 70 kişilik “Türk Halk Müziği Topluğu” ile üç sesli “Ankara Mandolin Topluluğu” konser verdi. 1935-1954 yılları arasında var olan 21 köy enstitüsü şiir, anlatım, görseller eşliğinde yerel türkülerle anıldı. Şef, Avukat Serdar Yasun, koro ve saz heyetince; Muzaffer Sarı Sözen ve arkadaşlarının bütün Türkiye ve komşu ülkelerden derlediği onbinlerce türkü arasından “Yurttan Sesler” ruhuyla seçilen ezgiler seslendirildi.

TÜRK HALK MÜZİĞİ KOROSU

İzlencede; halk türkülerimizdeki zenginlik, kıvrak ezgilerle canlandırılıyor, her köy enstitüsünü anarak yurdumuzu geziyor; köy enstitüsü olmasa da Neşet Ertaş’ın Kırşehir’ine, Gaziantep’e, Azerbaycan’a, Marhan’a uğruyor, türküleri yakan ve düzenleyeni öğreniyorduk. İşte: Kızıçullu/İzmir/1937 “Şu İzmir’den çekirdeksiz nar gelir” (Muzaffer Sarısözen); Çifteler/Eskişehir/1937 “Öte yakaya geçelim” (Osman Özdenkçi, Cemal Karaelmas); Kepirtepe/Kırklareli/1938 “Kurdelemin uçları ipekten” (Köy Enstitüsü Öğrencileri); Gölköy/Kastamonu/1939 “Yaş nane kuru nane (Avni Özbenli); Cilavuz/Kars/1940 “Uca dağlar başında” (Musa Yılmaz, Muzaffer Şen, Kemal Bahadır); Arifiye/Sakarya/1940 “Elmayı top top yapalım” (Hendek-Ziya Bulut); Aksu/Antalya/1940 “Dinar yolu gide gele aşındı” (Zeki Yantaş, M. Ali Dayıoğlu); Beşikdüzü/Trabzon/1940 “Ayna ayna ellere (Fahrettin Dilaver); Lâdik/Samsun/1940 “Garşıda gördüm seni” (Salih Çağlar); Gönen/Isparta/1940 “Baldıcanı doğradım” (İkbal Ünal); Akçadağ/Malatya/1940 “Akçadağın düzüne” (Âşık Abdullah Gülhani); Pazarören/Kayseri/1940 “Yeşil ipek bükeyim (Mehmet İşbilen); “Gönül gurbet ele varma” (Gaziantep-Hüseyin Kırmızıgül); Düziçi/Adana/1940 “Güyer Bostanım güyer” (Şahinbey, Fethi Güler); Savaştepe/Balıkesir/1940 “Çay benim çeşme benim” (Ahmet Yamacı); Pamukpınar/Sivas/1941 “Ben gidersem sazım sen kal dünyada” (Şarkışla-Âşık Veysel Şatıroğlu); Hasanoğlan/Ankara/1941 “Madem dilber meylin” (Mucip Arcuman, Zekeriya Bozdağ); İvriz/Konya/1941 “Minarenin Alemi” (Konya-Seyit Mehmet Çopur); Pulur/Erzurum/1942 “Liverimin kaytanı” (Fethi Rasiloğlu); Ortaklar/Aydın/1944 “Eklemedir koca konak” (Ahmet Yamacı); “Evlerinin önü handır” (Rumeli-TRT), Dicle/Diyarbakır/1944 “Bülbülün kanadı Sarı” (Celal Güzelses); “Kerpiç kerpiç üstüne” (Yusuf Tapan); Ernis/Van/1948 “Arpa ektim biçemedim”; “Kalenin bedenleri” Niksar, Tokat; “Dişlerin İncidendir” Azerbaycan.

HALAYLA BAŞLAYAN HER GÜN

Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakıf başkanı Erdal Atıcı’ya göre “parasız, ihtiyaca göre planlı öğretmen ve zanaatkar eğitimi, yetişkinlere okuma yazma ve ziraat öğretme, çağcıllık, bilimsellik, bölge özelliğine göre yıl boyu eğitim, yüzme havuzu, fırın, kayak, motorsiklet, keman, piyano, akordeon ve mandolin çalma; resim, heykel, maket yapma; tiyatro, kitaplık ve kitap okuma, karma eğitim, laboratuvarlarda deneyerek iş eğitimi; imece ve toprağı işleyerek kendine yeterli olma” köy enstitülerinin başarısıdır. Halay ve türküyle başlayan derslerle, yerelden evrensele, türküden çok sesli müziğe, yerliden yabancı edebi eserlere gidiliyordu. 1935’te İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un 20 yıllık hedefi okulsuz köy ve öğretmensiz okul kalmamasıydı.

ANKARA MANDOLİN TOPLULUĞU

Aslı kopuz olan mandolin, köy enstitülerinin, öğretmen okullarının ve ilkokulların simgesidir. Başka topluluklar arasında üyeleri Dr. Recai Özdil Radyoevi Mandolin Orkestrası, Dikimevi Mandolin Grubu, Müzik Eğitimcileri Orkestrası ve son olarak şef Burhanettin Tunç’un yönettiği Sevda Cenap And Vakfı Mandolin Topluluklarında çalan; MÜZED “Ankara Mandolin Topluluğu” Şef Hülya Sağır yönetiminde “Kuruluşunun 78. Yılında Köy Enstitülerine Saygı” dinletisini gerçekleştirdi. Dernek Başkanı Sayın Refik Saydam, köy enstitüleriyle başlayan müzik eğitimine, her öğrencinin bir müzik aleti çalmasının önemine, mandolinin hem Türk hem çok sesli müziği çalmaya pek elverişli bir alet olduğuna değindi. Topluluk üyeleri Ayşe Yoleri (gitar), 1. Mandolinde Zuhal Çakıcı Özgen, Nevzat Aydoğdu, Begümşen Ergenekon, Sadıka Şen; 2. Mandolinde Mesude Tuncel, Hürriyet Apaydın, Mualla Ayözcan, 3. Mandolinde Hülya Sağır, Refik Saydam, Mücahit Eren’di (Mandola). İzlence Dostluk, Ege Zeybeği, Mahur Saz Semaisi (Refik Talat Alpman), Atatürk’ü Anış, Gözlerden Kalbe Mazurka, Ziraat Marşı idi. En çok alkışı Mahur Saz Semaisi alırken, Behçet Kemal Çağlar’ın Ziraat Marşı “Sürer eker biçeriz güvenip ötesine, Milletin her kazancı kendi kesesine, Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine, Toprakla savaş için ziraat cephesine / Biz ulusal varlığın temeliyiz köküyüz, Biz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz / Kuracağız öz yurtta dirliği düzenliği, Yıkıyor engelleri, ulus egemenliği, Görsün köyler bolluğu, rahatlığı şenliği, Bizimdir o oyenilmek bilmeyen Türk benliği” diyordu.

TÜRKÇENİN EN DURU GÜZELLİĞİDİR TÜRKÜ’

Şef Serdar Yasun “Cumhuriyet’in üç halkçı kurumu köy enstitüleri, halk evleri ve Yurttan Sesler’dir. Köy enstitülerinin işlevi bitmemiştir. Büyüklerimiz görevlerini nasıl titizlikle yaptıysa, biz de onlara saygıyla anma gecesini o denli ciddiyet ve özenle gerçekleştirdik. Eserlerin ezgisinden çok dilin sözle ifadesi önemlidir. Türkçenin en duru, en güzel anlatımı türkü sözlerinde mevcuttur. Hayatta herkes türkü söylemelidir. Solistlerimiz, yerine göre, halk gırtlağıyla da seslendirme yaptı. Âşık Abdullah Gülhani’ye ait Malatya Akçadağ’ın Düzüne Türküsü bu şekilde seslendirildi” dedi. Son sözü, hocam Prof. Dr. İbrahim Yasa’nın kurucularından olduğu Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü öğretmenlerinden Âşık Veysel’in “Sazına Vasiyet’ine” bırakıyorum: “Sen petek misali Veysel de Arı / İnleşir beraber yapardık balı / Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı / Ben babamı sen ustanı unutma!” Daima Gökkuşağında Buluşalım!

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları