22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk’üm diyemeyenlere bir İtalyan Turco’sundan dersler

Latif Bolat

Latif Bolat

Gazete Yazarı

A+ A-

İtalya turist yuvası bildiğiniz gibi. Her köşesinde, her yerden turist kaynamakta. Hatta biraz fazla bile kaynamakta sayılır, bizim tercihimiz açısından. Bu kadar turistin olduğu bir yerde binlerce otel olması da çok normal. Ama bizim geçen haftaki İtalya gezimizde, oteller konusunda çok da normal olmayan ve sanki insana “kader” diye bir şeyin de var olduğunu hatırlatmaya çalışan bir olay geçti başımızdan. Sadece bizi değil, tüm Türk milletini ilgilendirdiği için de, bu günkü yazımıza konu yaptık bunu. Biraz tarih, biraz turizm, biraz kader, yazımızın baharatı olacaklar belli ki! Bu kaderimsi tesadüf, Kuzey İtalya’daki konser turumuz için 7 gün kaldığımız Udine’de buldu bizi. İnternet’in tanrısı Google bile, Udine şehrinde kaç otel var sorumuza cevap bulamamışken, bizim kalmak üzere seçtiğimiz çiftlik-otelin sahibinin soyadının Turco olması, kaderin bir cilvesi değil de nedir o zaman? Türkiye’de henüz mekanizması kurulamamış ve maalesef kolayca da kurulamayacak olan “Agriturismo”, yani çiftlik-turizmi konaklama türü, İtalya’nın her yerinde oldukça kök salmış ve popüler bir turizm şekli olmuş. Umarız her geçen gün boşalmakta olan Türkiye’nin köyleri de, böyle bir yola girer de, şehirlere kaçışa bir miktar da olsa engel olunabilir diyerek, yazımızın turizm kısmını burada bitirelim.

Türk’üm diyemeyenlere bir İtalyan Turco’sundan dersler - Resim : 1
Osmanlı ordu karargahı.

İTALYAN HANIMAĞA REGİNA TURCO!

Gelelim soyadı hakiki şekilde Turco, yani Türk olan Regina’ya: Udine’nin kenar mahallelerinin yemyeşil tarlalar ile birleştiği sınırlarda bir küçük çiftliğin sahibi bayan Regina Turco. Eşi Luciano ile birlikte yaklaşık on odalı agriturismo otelini işletmekte ve aynı zamanda çiftliğin inekleri, keçileri ve eşekleri ile de uğraşmakta. Yani tam bir Türk köylü kadının işlerini yapmakta, İtalya’nın orta yerinde. Osmanlı yıkılmaya yüz tutunca, 1900’lu yılların başında yüzbinlerce Osmanlı vatandaşı Latin Amerika, Kuzey Amerika ve Avrupa’ya göç etmişti. Dağılan bir devletin geleceğinin ne olacağını bilemeyen bu binlerce insanımız, her gittikleri yerde Turco yani Türk diye adlandırıldı. Bunların arasında en meşhur El Turco, Arjantin Başkanı Carlos Menem idi. Aslında bu El Turco’ların hemen hepsi de, Osmanlı’nın kaybettiği Arap topraklarındandı. Yani Türk değil Osmanlıydılar. Ama geldikleri memleket Türk toprağı olduğu için, yerli halk onlara El Turco adını verdi. Bu El Turco’ların hemen hepsi gittikleri yerin popüler isimlerini alıp, hayatlarına birer Arjantinli, Honduraslı veya Uruguaylı olarak devam ettiler. Latin Amerika gezimizde bunlardan birçoğu ile tanışabilmiştik.

Türk’üm diyemeyenlere bir İtalyan Turco’sundan dersler - Resim : 2

LATİN AMERİKA TURCO’LARI BİR BAŞKA TURCO

İtalya’nın kuzeyindeki Udine’de rastladığımız Regina Turco’nun Türklüğü bir başkaydı ama. Kendisi ile sohbetimizde, Alp dağları ile Venedik arasındaki ovalarda, oldukça yüksek sayıda Turcoların varlığından bahsetti. Bildiği kadarı ile bu Turcolar, Osmanlının Venedik’i fethetmeye geldiği günlerden kalan kişilerden meydana gelmişti. Kendisi, atalarından duyduğu kadarı ile böyle bir hikayeyi hatırlamaktaydı ve bizim tarih bilgilerimiz de Regina Turco’nun anlattıklarını onaylar yönde idi. Dolayısı ile, İtalyan Regina Turco’ya, Osmanlı tarihinden bildiğimiz kadarı ile “kimlerden olma ihtimali olduğunu” şöyle anlattık: Fatih Sultan Mehmet bilindiği gibi Roma’yı ele geçirip bir dünya İmparatorluğu hayali içindeydi. Ve bu sebepten İtalyanca bile öğrendiği söylenir. Bu planların bir hazırlığı olarak da, 1474 ile 1478 yıllarında Balkanlardan Friuli bölgesine inip Venedik’e doğru akınlar yaptırır. Bu akınlarda, Malkoçoğlu ve Mihaloğlu gibi Balkanlardan gelen çok meşhur Osmanlı komutanları orduyu yönetmektedir. Ve İsonso nehrini aşıp Venedik’i almak üzereyken, yıllık 10 bin altın haraç karşılığı bundan vazgeçerler. Hatta bu savaşa hazırlık olsun diye, Leonardo da Vinci Venedik Dükünü ziyaret edip, San Marco meydanındaki kuleden Osmanlı çadırlarından tüten dumanları işaret ederek, yeni bir savaş aleti icat ettiğini ve bununla Venedik’in Osmanlıyı yok edebileceğini Dük’e anlatmaya çalışır. Fakat Osmanlı’nın intikamından korkan Dük, istenen haracı verip işin içinden sıyrılmayı tercih eder.

OSMANLILAR ALP DAĞLARININ ETEKLERİNDE

Fatih Sultan Mehmet’ten sonra padişah olan 2. Beyazıt da, 1499 yılında, Venedik üzerine İskender Paşa komutasında bir ordu gönderir. 10 bin kişilik bu ordu sekiz gün boyunca Venedik yolu üzerindeki Friuli bölgesinde, Conegliano’ya kadar saldırılar yapar ve 132 köyü yakarak, 10 bin kadar kişiyi yerlerinden ederler. Türk solunun da çok iyi bildiği, “yeni-gerçekçilik” akımının ünlülerinden İtalyan film yönetmeni, şair ve filozof Pier Paolo Pasolini, Friuli adındaki bu bölgenin Udine şehrindendir. Ve 1944 yılındaki Faşist işgali sırasında, tarihi paralellik kurduğu bu Osmanlı akını konusunda bir tiyatro yazarak, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” tarzında bir kinaye yapar. Bu oyun “I Turcs tal Friùl (Friuli’deki Türkler) adı ile ancak 1976 senesinde yayınlanır.

Türk’üm diyemeyenlere bir İtalyan Turco’sundan dersler - Resim : 3

ESİR Mİ DÜŞTÜLER ORDUDAN MI KAÇTILAR?

Gelelim bizim Regina Turco’ya, bu kadar tarihi açıklamadan sonra! İşte bizim Regina,Osmanlı’nın bu iki Friuli-Venedik seferinden sonra, Osmanlı ordusu ile memlekete geri dönmeyip, Alp dağlarının eteklerinde kalmayı tercih edenlerin soyundanmışlar. Aslına bakarsanız, biz de Udine ile Dolomit İtalyan Alplerinin arasındaki yemyeşil bağları, her yerden akan dereleri, arka planda bir film seti gibi yükselen yalçın kayalıkları görünce, Osmanlı ordusundaki gariban Konyalı, Bozkırlı, Maraşlı askerlerden bir kısmının belki de bilerek ve isteyerek geride kaldıklarını, hatta belki de askerden kaçtıklarını bile aklımızda canlandırabiliyoruz. Öyle ya, böyle bir cennet köşesinden Polatlı’nın bozkırındaki köyüne dönse ne yapabilecektir ki hemşerimiz. Elbette bunların hepsi spekülasyondan ibaret. Regina Turco’nun sülâlesinin hangi sebepten İtalya’nın kuzeyinde çakılıp kaldığını ne o bilebiliyor, ne de biz. Sadece hayal kurmaktayız bu konuda.

MEMLEKETTE KİMİLERİ TÜRK’ÜM BİLE DEMEZKEN

1479 ile 2023 arasında tam tamına 544 sene var. Burada en önemli konu, İtalya’daki Turco’ların, Avrupa’nın her yerinde yüzyıllar içindeki Osmanlı ve Türk düşmanlığına rağmen, Turco soyadından vazgeçmemeleri ve hâlâ büyük bir gururla bu soyadını taşıyor olmaları. Hele de Türkiye’mizin kendi vatandaşlarından bazıları, Türk olmaktan utanç duyarken, 544 senedir her türlü baskı ve zorlamaya karşın, İtalya’nın orta yerinde kendilerine övünerek Türk diyenlerden birisi ile karşılaşmak, sadece “kader’ ile açıklanabilecek bir şeydir bizce. Elbette bazılarımız buna “tesadüf, hem de büyüğünden” diyebilir! Ama bu geçen hafta Udine’de bizzat yaşadığımız mucizenin olağanüstülüğünü hafifletemeyecektir. Udineli Regina Turco’ya memleketten selamlar ve bu aziz soyadını 544 senedir taşıdıkları için tüm Friuli Turco’larına da yürekten teşekkürler!