Türk’üm, ne diyorsun arkadaş?
Tayyip Erdoğan’da o hastalık yine nüksetti. Türk’e o kadar düşman ki PKK’lılarla Türkçüleri bir göstermek peşinde… Dediğine bakın:
“Kürdüm demek en tabi hakkındır, ama Kürtçülük yapmak hakkın değildir. Türküm demek en tabi hakkındır ama Türkçülük yapmak hakkın değildir. Çünkü bunlar bölücülüktür.”
Ben Türk’üm arkadaş. Ve dibine kadar Türkçüyüm…
Ama Türkçülük adına binlerce insanı katletmedim.
Beni terör örgütünün ideolojisiyle aynı çizgide gösterme hakkını nereden alıyorsun?
Sen oyunu alıp omzunda yükseldiğin bu millete hakareti ne zaman bırakacaksın?
Ben Türküm Ey Erdoğan…
Ve Türkçüyüm…
Moğolistan’dan Macaristan’a, Türkistan’dan Hindistan’a, Afganistan’dan Cezayir’e ve Arabistan’a kadar hükmetmiş bir ulu milletin soyundan gelmekle övünüyorum.
Gittiğimiz yerlerdeki adaletimizle tanınmışız. Bu yüzden başka ırklardan boylar bu milletin içine karışıp erimişler. Bu millet, geçmişte, ünlü tarihçi Prof. Gumilev’in deyişi ile asla şovenist olmamış.
Ama Türk düşmanları, Türkçülüğü ırkçılık gibi göstermek için çırpınıp durmuşlar.
Bakın şu dünyaya:
Türkçüler, Müslüman görüntülü dinciler gibi terörist değildir.
Cevap verin:
Türkçüler şu an hangi terör örgütü ile kimleri öldürüp nereleri bombalıyorlar?
Ama AKP kurmaylarının arka çıktığı o kesim var ya… İslam adına dünyanın en gaddar terör örgütlerini kurdular: El Kaide, IŞİD, En-Nusra, Boko Haramve onlarcası…
Ve her gün pek çok masumu katlediyorlar…
Erdoğan, bu acık gerçek ortada iken “İslam’ı terör ile birlikte gösteremezsin!” diye kükrüyor ama Türkçüleri, Kürtçü PKK’cılarla aynı çizgide göstermeye çabalıyor.
Kendince haklı… Çünkü arkasındaki destek, sahte Türkçü Bahçeli…
Batılı sömürgeciler böyle buyuruyor çünkü…
Son sözü yiğit vatansever Emin Bülend’in şu beyti ile söyleyelim:
“Garb’ın cebin-i zalimi affetmedim seni
Türk’üm ve düşmanım sana kalsam da bir kişi”
(cebin-i zalim: Korkak zalim)
MEDYADAKİ YENİ FETÖCÜ DAYANIŞMA
Konuşulanlara yazılanlara bakınca bir gerçeği anlıyoruz: ABD güdümlü FETÖ’cüler, Barzani üstünden yeni bir ittifak oluşturdular.
Bu ittifakın üç kanadı var:
*Birincileri; Sünnicilik oynayan tarikatçı takımı oluşturuyor: Bunlar, “Kerkük, Şii Türkmenlerin olacaksa Sünni Kürtlerin olsun, daha iyi!”diyebilen tipler. Projelerini de Nakşibendi kardeşliğiüzerinden yürütüyorlar. Nakşibendilik, önce İngilizlerin sonra Amerikalıların hizmetinde olan yıkıcı bir akımdır. 1925’te Şeyh Sait ayaklanmasını çıkartanlar, 1930’de Menemen’de Teğmen Kubilay’ın başını kesen bunlardır. Halen farklı gruplar halinde devlet içine yerleşmiş haldeler. Çünkü, arkalarında mezhepçi bir siyasetçi var.
Bunların, iktidar medyası denilen gazetelerde ve televizyonlarda kuvvetli destekleri bulunuyor.İhlas Grubu’na bağlı Türkiye gazetesi ile televizyon; Esat’çı kışkırtmayı da kullanarak Sünnicilik üstünden Amerikan propagandasının bayraktarlığını yaptı; yapıyor. Yakın zamana kadar İran’ı ve Şiiliği tehdit olarak gösteren Yeni ŞafakGazetesi de bu yolda idi. Öbür gazetelerde de Sünni refleksle bu Amerikan oyununa gelen yandaşlar vardı.
*İkinci grup, ABD planlarını demokrasi ve insan hakları kılıfı altında güçlendirmeye çabalayanlardan meydana geliyor. Liberal görüntülü malum isimlerle Cumhuriyet Gazetesi’nin bazı yazarları bu kümenin içindedir.
*Üçüncü grubu ise PKK’lı veya Kürdistancı ekip oluşturuyor. Bunların da AKP içinde temsilcileri var. 2005’ten itibaren Erdoğan’ın partiye yerleştirdiği bu ekip halen etkili.
Dikkatli gözler, bu bölükler arasında gevşek de olsa bir bağlantının bulunduğunu görebilirler…
Ve bunlar; kendilerini, Erdoğan’ın Sünnici politikalarının altına gizlemeyi çok iyi beceriyorlar…
Daha önce de defalarca yazdığım gibi; Fethullah Gülen Amerika’da ama fikirleri iktidarda… Bakın eğitime, bakın camilerin, imam hatiplerin siyasileştirilmelerine, bakın asker karşısındaki tutumlarına anlarsınız.
ADAPAZARI’NDA ÇARPILAN OLDU MU?
Haber şöyle: Adapazarı Müftülüğü, Kuran-ı Kerim’i çöpe attırdı.
Bu süper Yeni Müslümanlar iktidarında olur böyle işler…
Sorum şu: Adapazarı’nda Kutsal Kuran’ı çöpe attıranlardan veya atanlardan eli ayağı çarpılan birisi oldu mu?