23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Üç Büyükler’ sınıfta kaldı

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

ERENKÖY istasyonundan Bakırköy’e gitmek için her gün yaptığım gibi yine Marmaray’a binmiştim. Sıradan günümü, Göztepe istasyonundan trene binen giyimi kuşamı özenli 80’li yaşlarını geçmiş biri farklı kıldı. Trene henüz girmişti ki sanki arar gibi hemen elindeki notları okuyan gence “Öğrenci misin” diye sordu. Genç, “Memurum amca” deyince beklediği yanıtı alamadığı anlaşılan adam yürüyerek kitap okuyan bir başkasına aynı soruyu yöneltti: Öğrenci misin? Kafasını kaldıran kişinin öğrenci olacak yaşını çoktan geçtiği belliydi. Ama gayet sakin bir şekilde yüzüne yayılan gülümsemeyle, soruyu yönelten kişiye saygıyla “Hâlâ öğrenciyim. Dünyayı öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmenin sonu yok” deyince bu yanıta çok sevindiği belli olan adamla aralarında koyu bir muhabbet başladı.

Yaşlı adam, herkesin telefonlarına büyülenmiş bir şekilde bakmalarından duyduğu rahatsızlığı dile getirip, trendeki yolculuğunu kitap okuyarak geçirenleri görmekten duyduğu mutluluğu anlatırken, yaşça çok daha genç ama orta yaşlarını geçkin olduğu saçlarının kırlaşmasından belli olan yolcunun da, hayatın içinden hala mezun olamayan bir öğrenci olduğunu söylemesiyle trendeki sıradan günüm şenlenmişti...

KENDİNİ YETERLİ GÖRDÜĞÜN AN...

Doğruydu aslında, her ne kadar mektepli günler çok gerilerde kalsa da bu dünyadan göç edene kadar her birimiz halen öğrenciyiz. Öğrenmenin sonu yok. Kendini yeterli gördüğün anda çağın gerisinde kalıyorsun. Hele ki rakiplerinle bir mücadele içine giriyorsan, ben tamamım dediğinde nal toplaman kaçınılmaz oluyor. Bunun en bariz örneğini bu sene Süper Lig’de görüyoruz. Yıllardır ligde kupalara ambargo koyan ve bu yüzden ‘Üç Büyükler’ namı yakıştırılan İstanbul'un üç köklü kulübü, bırakın Avrupa’da ses getirmeyi, kendisinden çok daha az taraftar ve basın desteğine sahip takımlarla yaptıkları mücadelede bile geride kaldı. Sebebini ise trendeki 80'li yaşlarındaki o amca sorusuyla çözdü. “Öğrenci misin?” Yanıt ise bir başka düşünürden geldi. “Hâlâ öğrenciyim...”

ONLAR YERİNDE SAYARKEN...

Üç Büyükler’in ligdeki bu hali, öğrenmeyi bıraktıkları içindir. Yani bir başka deyişle derslerine yeterince çalışmadıkları için sınıfta kaldılar. Üç Büyükler yaşadıklarından gerekli dersleri çıkarmayıp yerinde sayarken, rakipleri hem idari hem de teknik açıdan kendini geliştirdiği için günümüzde Galatasaray düşme hattının sadece 3 puan yukarısında, Fenerbahçe ve Beşiktaş takımları ise Avrupa kupalarına bile katılamayacak konumda.

Yaptıkları yanlış ve pahalı transferlerin kulübü borç batağına soktuğunu gördükleri halde hiçbir şey öğrenmedikleri için hala borçlanmaya devam ediyor, ısrarla altyapılarına destek olmaktan kaçınıyorlar. En basit bir örnekle; A takımdaki hocasına 3 milyon lira maaş verirken altyapıdaki hocasına 2 bin ile 5 bin lira arasında maaş verip altyapı futbolcularından ise bir yol parasını bile esirgerlerse olacağı budur...   

Öğrenmenin yaşı yok. En büyük öğretici unsur da yaşanan hatalardan dersler çıkarmak. Eğer hala ders çıkaramadıysan; ligde bulunduğun durumun baskısıyla, bu kaostan nasıl kurtulurum diye düşünüp şans der, hakem der, hoca dersin ki bir de bakmışsın lig bitmiş. Sen lig sıralamasında beklentilerinin çok daha gerisinde, kupalar ise rakiplerinin vitrininde... Yaşananlardan hiçbir şey öğrenemediğin için doğal olarak karalar bağlar, ahlar vahlar eşliğinde daha çok ağlarsın...