Üç Cisim Problemi
Biliyorsunuz ünlü bir akış platformunda oldukça başarılı Çinli bir bilim kurgu yazarının Üç Cisim Problemi isimli bir dizisi başladı. Diziyi izlemedim ve bilmiyorum ama orijinal Çince kitabın İngilizce çevirisini okumuştum ve oldukça beğenmiştim, aynı zamanda tüm dünyada oldukça ilgi gören bir kitap. Kitabı okumayanlara ipucu (spoiler) vermemek için detayını anlatmayacağım ama gerek okurlardan gelen talep gerek dünyada çok fazla bu konuda konuşulan şeyler olduğu için Uzaylılar var mı, UFO’lar gerçek mi, tarihteki WoW sinyali gerçek mi gibi popüler konulara gireceğim.
Biliyorsunuz geçen hafta uzay havasını inceledik ve ondan öncede Milli Muharip Uçağımız Kaan ve dünyadaki diğer savaş jetlerini inceledik ama arada okurlarımızdan bu popüler konular için bu tarz talepler de geliyor. Ben de elimden geldiği kadar okurların istekleri olan konulara değinmeye çalışıyorum.
UFO İÇİN ÖZEL ARAŞTIRMALAR
Öncelikle UFO (UnidentifiedFlying Object) esasında tanımlanamayan Uçan Hava Cismi demek. Özellikle 1950’li yıllardan sonra bu tanıma uyan birçok cisim tespit edildi ve Amerikan Hava Kuvvetleri bu konuda özel araştırmalar yapmaya başladı. Hatta efsanevi Bölge 51 (Area 51) diye bir üs kuruldu ve bu çalışmaların merkezi oldu. Bu konuda birçok emekli Hava Kuvvetleri subayları da bu üssün varlığını doğruladı. Bu çerçevede ABD’de bilim çevrelerinde SETI (SearchforExtraterrestrialIntelligence) yani Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırmaları diye yeni bir program başlatıldı. Bu çerçevede başta PuertoRico olmak üzere dünyada birçok bölgede ve ülkede başka bilim kuruluşları ile beraber ortak astronomi gözlemevleri ve daha da önemlisi daha da uzakları araştırmaya yarayan radyo teleskop gözlemevleri kuruldu. Bu radyo teleskoplar da gökyüzünün tüm açılarını sürekli tarayarak acaba dünya dışı bir uygarlıktan gelen bir sinyal var mı diye sürekli araştırma yapıyorlar ve evrenden gelen tüm sinyalleri büyük bir titizlikle inceliyorlar.
Üç Cisim Problemi adlı kitaba veya diziye de konu olan WoW sinyali esasında gerçek bir sinyal olup bugüne kadar algılanmış tüm sinyaller arasında Dünya Dışı Uygarlık sinyali olma hususunda en muhtemel olan sinyaldir ve halen bu özelliğini korumaktadır. 1973 yılında, “BigEar” yani "Büyük Kulak" olarak bilinen Ohio Devlet Üniversitesi Radyo Gözlemevi, uzayın sağır edici sessizliğindeki dünya dışı yayınların en ufak izlerini bulmak için gökyüzünü taramaya başladı. Arayan muhakkak bulur sözüne uygun olarak 1977 yılının bir Ağustos gecesi şaşırtıcı bir sinyal aldılar.
1977 yazında Büyük Kulak SETI deneyine gönüllü olarak katılan Ohio Eyaleti profesörü JerryEhman, teleskopun ürettiği verilere yabancı değildi. Her birkaç günde bir bisikletli bir kurye, teleskopun ana bilgisayarı tarafından üretilen bir yığın bilgisayar çıktısıyla Ehman'ın ofisine geliyordu ve bunları bırakıyordu. Ehman'ın görevi, bu karmaşık sayıları anormalliklere karşı taramaktı; ve arka plan gürültüsünün sürekli düşük uğultusunda göze çarpan herhangi bir şey bulmaktı.
WOW SİNYALİ
18 Ağustos 1977'de Ehman, üç gün öncesine ait verileri tararken tamamen farklı bir şeyle karşılaştı. Her zamanki 1'ler ve 2'ler ve ara sıra 4'ler yerine, derin uzayın arka plan uğultusundan 30 kat daha yüksek bir radyo yayınını işaret eden hem harf hem de rakamlardan oluşan bir akış vardı. Ehman, kırmızı bir kalem alarak (ne de olsa bir öğretmendi) gizemli "6EQUJ5" dizisini daire içine aldı ve heyecanla yanına tek bir kelime yazdı: “Wow!” yani "Vay canına!". 35 yılı aşkın bir süre sonra "Vay Canına!" sinyali, insanoğlunun dünya dışı bir zekayla şimdiye kadar yaşadığı "en yakın karşılaşma" olmaya devam ediyor. Radyo dalgalarının bu güçlü patlamasının sadece 72 saniye sürmesine rağmen, birçok gökbilimci sinyalin benzersiz özelliklerinin akıllı bir kökene işaret ettiğine inanıyor. Orijinal Wow'dan bu yana geçen on yıllar içinde şu anda hiç kimse sinyali replike edemedi veya kozmik veya dünyasal kesin kaynağını tanımlayamadı. Halen de bu konuda en önemli sinyal olmaya devam etmekte ve halen gökyüzünün o kısmı taranmaya devam edilmektedir.
Peki WoW sinyali UFO’ların gerçek olduğuna mı işaret etmektedir yoksa tamamen bir tesadüf müdür? Bir Yüksek Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Mühendisi ve Profesörü olarak net bir şekilde söyleyebilirim ki UFO zannedilen cisimlerin %99’u tamamen dünyasal kaynaklı teknolojilerden veya ışık yanılsamalarından oluşmaktadır. Önüme gelen verileri incelediğimde bu cisimlerin açıklamasını bir Uzay Mühendisi olarak hemen bulabiliyorum. Peki kalan %1 nedir dediğinizi duyar gibiyim. Buna geçmeden önce belirtmek isterim ki radyoteleskoplarla gelen sinyalleri de zamanında inceleme imkânım oldu ve kendi araştırmalarımda da gördüm ki %99’u uzaydaki uygarlıklarla alakalı değil. Şunu da gördüm ki 1977’deki WoW sinyali dışında bu konuda umut vaat eden başka bir sinyal yok.
Öncelikle ünlü Astrofizikçi Frank Drake tarafından bulunan Drake denklemi uzayda bulunabilecek akıllı uygarlık sayısının olasılıkları konusunda bize bu olasılığın olduğunu net bir şekilde belirtmektedir. Merak edenler için Drake denklemi şu şekildedir:
N =R∗×fp×ne×fl×fi×fc×L
N = Samanyolu galaksisinde iletişimin mümkün olabileceği uygarlıkların sayısı
R∗ = Galaksimizdeki ortalama yıldız oluşum hızı.
fp = gezegenleri olan yıldızların oranı.
ne = gezegenleri olan yıldız başına yaşamı destekleyebilecek ortalama gezegen sayısı.
fl = bir noktada yaşamı gerçekten geliştiren, yaşamı destekleyebilecek gezegenlerin oranı.
fi = akıllı yaşamı (uygarlıkları) geliştirmeye devam eden yaşamın bulunduğu gezegenlerin oranı.
fc = varoluşlarının tespit edilebilir işaretlerini uzaya bırakan bir teknoloji geliştiren uygarlıkların oranı.
L = bu uygarlıkların tespit edilebilir sinyalleri uzaya saldığı süre.
Mesela birçok bilim adamının bu denklemi hesaplamalarına göre 12 bin 500 adet farklı uygarlık galaksimizde bulunabilir.
Hepsini bir araya bağlarsak esasında şunu diyebiliriz. UFO denilen konsept esasında %99 oranında bir yanılsamadan ibarettir ve şu ana kadar yapılan SETI araştırmalarından bir sonuç çıkmamıştır. Hatta belki bir gün size UFO’ların neden Uçan Daire şeklinde olamayacağını da bilimsel olarak yazabilirim, hatta bunu uluslararası bir konferansta sundum. Ancak buna rağmen gerek WoW sinyali gerekse Drake denklemi dünya dışı yaşam olasılığını da net bir şekilde ortaya koymaktadır. Yalnız bunu yaparken klasik hatalara düşmemeli ve her uçan cisme UFO demek veya komplo teorilerine inanmak gibi basit hatalara düşülmemeli ve olgulara kesinlikle bilimsel yaklaşılmalıdır.
Bu arada ilginç bir not düşmeliyim. Eski ABD Başkanı Barack Obama’ya Üç Cisim Problemi adlı kitabın dizisinde oynaması teklif edildi ama kendisi bu teklifi geri çevirerek günün birinde gerçek bir uzaylı istilası olduğuna kendisini ona hazırlaması gerektiğini (yani bir nevi elini açık etmemesi gerektiğini) söyledi. Bu da enteresan bir durum.
Yazı yerimiz bittiği için son olarak şu ünlü sözle bitirmek isterim. Kimine göre Heisenberg kimine göre JBS Haldane tarafından söylenen bir söz: “The universe is not only stranger than we imagine, it is stranger than we can imagine”. Yani “Evren sadece hayal ettiğimizden daha tuhaf değil, aynı zamanda hayal edebileceğimizden de daha tuhaf.”