05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üçüncü Dünya’nın Savaşı ve Gurbet

Ali Alsaç

Ali Alsaç

Gazete Yazarı

A+ A-

Kazanmak için insan gücüne ihtiyacımız var. Savaşlar bir düğmeye basıp füzeyle toplu imha prensibine dayanmıyor. Büyük güçlerin bu yetenekleri dengede sayılır. Bir medeniyet diğerini dövecek. Emperyalizme karşı Asya Çağı!
Bugün toplum bilimi alanına giriyoruz.
Dışişleri Bakanlığının 2019 yılı raporlarına göre 152 ülkeye dağılarak yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının sayısının 6 milyona yakın olduğu görülmektedir. Bugün ise rakamın 6,5 milyon olduğu söylenmektedir.
Türk vatandaşlarının ülkelere göre dağılımını tahmin edin diye sorulsa ilk sıradaki ülkenin hangisi olduğunu söylemek sanırım hiç zor olmayacaktır; 3,5 milyonu aşan Türk varlığıyla Almanya. Türkiye’yi merkeze koyan bir inceleme yapacağız ancak şu bilgiyi de vermekte fayda var. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyesi ülkelerin yurtdışında yerleşik olan 24 milyona yakın vatandaşı bulunuyor [1]. Türk vatandaşlarının Almanya’dan sonraki durakları ise 700 bin kişiyle Fransa. Hollanda 500 bin, İngiltere (Birleşik Krallık) 400 bin, Belçika 250 bin, Avusturya 250 bin, Avustralya 150 bin, İsviçre 130 bin Türk vatandaşı ile listenin ilk sıralarını oluşturuyor.

Üçüncü Dünya’nın Savaşı ve Gurbet - Resim : 1

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI GURBETÇİLİK

Kaynaklara göre Japonya’nın teslim olması ikinci dünya savaşının sona erdiğini göstermektedir. İkinci dünya savaşı, arkasında yıkılmış şehirler bırakmıştı. Türkiye bu savaş döneminde askeri olarak yer almamıştı.
Bugün Avrupa Birliği (AB) olarak örgütlenen coğrafi bölge ikinci dünya savaşı sonrasında büyük oranda yıkılmış, insan kaynağını kaybetmiş ve Amerika’nın tam kontrolüne teslim olmuş bir durumdaydı. Yeniden imar için Amerika’nın planlamalarına da teslim olunmuştu. İşgücü ihtiyaçlarının zirvede olduğu bir dönemde Türkiye ile yapılan işgücü anlaşmaları bugün bahsettiğimiz yurtdışındaki Türklerimizin hikayelerinin en önemli başlangıcı denilebilir. 1960’larda Batı Almanya’da 2 bin 700 olan Türk nüfusu 1970’lerde 615.827 kişiye ulaşmıştır [2].
Almanya’nın benim için özel bir anlamı var. Anne tarafından dedem rahmetli Eşref Terekeme de 70’lerin sonunda Ardahan’dan Almanya’ya işçi giden biriydi. Disiplinli, hoş sohbet biri olması Alman toplumunda zorluk çekmemesini sağlamıştı. Anadolu’da birçok ailenin “gurbette” bir yakını vardır. Artık oralarda bir yaşam kurmuşlardır.
Bulundukları topluma hızlı uyum sağlayan, üretken, ticareti bilen, gelenekçi ve ahlaki değerleri olan yurtdışı Türklerimizin bulundukları ülkelerin iktisadi kalkınmalarına en önemli desteği veren topluluklar olduğu artık tartışılmaz bir gerçekliktir.
Bize göre gurbetçi ama bulundukları topluma göre “bir yabancı” oldukları için ölüm kalım mücadelesine dönüşen bir kabul görme meselesiyle de yüzleştiler. Bugün üçüncü kuşak dördüncü kuşaklara ulaştılar ama hala Türkiye ile bağlarını yitirmediler [3].
Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği'nin (ATİAD) 2022 yılı raporlarına göre Almanya'daki Türk girişimcilerin Almanya'nın gayri safi milli hasılasına yaklaşık 50 milyar euro katkıda bulundukları değerlendirilmektedir [4].

GÖÇLER EKONOMİNİN YAPICI PARAMETRESİDİR

Tarihte göçlerin en önemli nedenlerinden biri doğal afetler ise diğeri de savaşlardır. İkinci dünya savaşının Türkiye’yi de etkileyen işçilik talebine değindik.
Bugün adı konulmamış dünya genelini etkisi altına alan bir savaş ortamı içindeyiz. Her ne kadar savaşan büyük güçlere vekalet edenlerin yani vekillerin çarpışmaları öne çıksa bile artık anlaşılıyor ki daha etki kuvvetlerin meydana çıkmaya hazırlandığı bir sürecin içindeyiz.
Emperyalizmin batı merkezci yapısına dünya genelinde bir karşı itiraz yükseliyor. Hatta Afrika örneğinde olduğu gibi geçmişin sömürgeci güçlerini ülkelerinden attıkları umutlu bir dönemin de içindeyiz.
Yakın coğrafyamız olan Suriye ve Irak’ta işgalci Amerikan kuvvetlerine karşı olağanüstü bir direniş var. Irak, Amerikan ordusunun ülkeden ayrılması için bir yol haritası bulunması için bastırıyor.
Afganistan’dan uçak uçak kaçan Amerikan işgalcilerinden sonra devlet otoritesi yeniden kuruluyor. Bazı arkadaşlarımız Türkiye’nin rejimi ile Afganistan’ı karşılaştırıp oradaki mücadeleyi beğenmiyorlar. Emperyalizme karşı her ülkenin kendi içindeki en örgütlü yapısının başarılı olacağının örneklerini göz ardı ettikleri için şekilcilikte takılıp kalıyorlar.
Evet, bahsedilen bu coğrafyalar günümüzün önemli göç alanlarını oluşturuyor.
Neden? Çünkü Amerika’nın başını çektiği emperyalist yayılmacılık bu ülkeleri işgal etti. Sömürdü, parçaladı, devletsizleştirdi. O insanların binlerce yıllık bir arada yaşaması kültürlerini yozlaştırdı.
Tespitlerimizi paylaştık ancak olayın bir de öteki tarafı var. Göçlerin bir rotası var. Kalkınan, devlet otoritesi olan, ordu ve güvenlik yapısı kuvvetli yani topyekûn cazip ülkeler öne çıkacaktır. Türkiye coğrafi konumu ve yukarıda bahsedilen artıları nedeniyle dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Mazlumlar dünyasında ülkemize bir sevgi ve merak vardır.

ÜRETİM DEVRİMİ İÇİN MAZLUMLARIN DAYANIŞMASI ŞART!

Türkiye devlet aklı, devlet geleneği ve devlet hafızası kuvvetli bir güçtür. Binlerce yıldır bu topraklardayız. Nice halklar, topluluklar, soylar, aileler bu topraklarda birleşti, birbiri içinde harman oldu.
Devletin güvenlik bürokrasisinin işini yapmasını engelleyecek, milleti birbiriyle çatıştıracak, emperyalistlerin Ankara’yı ele geçirme planlarına alet olacak türde artık bizim bir parçamız olan insanları hedef alacak kışkırtmalara dikkat edilmelidir.
Türkiye’nin ekonomisi Asya ile bütünleşmeye başlıyor. Mazlumlar coğrafyası artık kalkınan bölgeler haline geliyor. Mega projeler Asya’da inşa ediliyor. Ülkemizde yaşamaya karar veren ve artık yurttaşımız olan insanlar bizim mazlumlar coğrafyasıyla kuracağımız en önemli köprü olacaklar. Çünkü en kuvvetli köprü gönüllerde kurulur. Yeni yurttaşlarımız ülkemizi benimseyecek ve gelecekte her alanda ülkemize katma değer yaratacaklardır.
Son söz: Bazı şarkıların ismini duyduğunda belleğinde birden o şarkının namelerini işitmeye başlarsın. İşte Özdemir Erdoğan’ın Gurbet isimli şarkısı da böyle.

Kaynaklar:
[1] Tokmak, A. ve Kara, İ. (2023). Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin yurtdışında yerleşik yaşayan vatandaşlarına yönelik uygulamalarının analizi
[2] Küçükcan, Talip, “Turks in Britain: Religion and Identity”, Talip Küçükcan and Veyis Güngör (Ed.), Turks in Europe: Culture, Identity, Integration, (Amsterdam: Turkevi Research Centre, 2009).
[3] Elmas, F. (2013). Avrupa'daki Türkler. Türk cumhuriyetleri ve toplulukları yıllığı, 535-553.
[4] https://www.dunya.com/ekonomi/makine-ihracati-yuzde-3-artti-haberi-357564

Savaş Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Avrupa Birliği
Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları