Ufuktan bir güneş doğuyor
Bugün 10 Kasım. Büyük devrimci önderimiz aramızdan ayrıldıktan ve Türkiye ABD denetimine girdikten sonra Atatürk’ün rotasından çıkılmasını hep eleştirdik. Türkiye yeniden tam bağımsız olsun, yeniden devrimlerin yoluna girsin istedik. Emperyalizmin denetimi son bulsun, özgürlük gelsin diye mücadele ettik. Halkımız mutlu olsun, gözyaşı dökmesin, insan gibi yaşasın diye haykırdık. Silivri duvarlarını yıktıktan, PKK’yı hendeklere gömdükten, FETÖ’nün 15 Temmuz darbesini ezdikten sonra ufuktaki güneş göründü. O güneş bağımsız ve aydınlık Türkiye’dir. O tarihin devrimci doruğunda ise Atatürk’ün temsil ettiği irade ve program durmaktadır.
ÖN KOŞUL YOK
Emperyalizme karşı mücadele etmenin tek gereği vardır: Pratikte emperyalizme karşı mücadele etmek. Evet bu kadar açık ve basit. Gösterişli ve karmaşık cümlelere gerek yok. Bırakalım bunu “sol” tekkelerinde kendilerinden geçenler, kürsülerinde vaaz verenler, sahte solcu gazetelerinde tahlil kasanlar söylesin. Kimseden emperyalizme karşı mücadele etmesi için ön koşul, arka koşul, yan koşul aramıyoruz. Kimseden Atatürk’e sahip çıkmadan önce yerine getirilecekler listesi de istemiyoruz. Çünkü toplumsal pratikte bu tür çocukluklara ve şımarıklıklara yer yoktur. Toplumsal pratikte güç toplamaya, en geniş güçlerle birleşmeye, düşmanı yalnızlaştırmaya, mücadelenin sıcaklığı içinde tutarsız olanları tutarlı, kararsız olanları kararlı hâle getirmeye ihtiyaç vardır.
SİRKİN GÖSTERİCİLERİ
Halkımızın özlü sözleri mevcut: “Oynamayı bilmeyen gelin yerim dar dermiş” gibi… “Bin dereden su getirmek” gibi... Bunlar, içinde, yine de işi bilmemekten kaynaklanan saflıkla karışık bir kurnazlığı barındırıyor. Bir de “işi yokuşa sürmek” var. İşte bunda hiçbir iyi niyet yok. Yapılan olumluluğa bile bile köstek olmak var. Bazı AKP örgütlerinin Anıtkabir’i ziyaret edeceği haberleriyle birlikte buna yan bakan, alay eden, aşağılayan eğilimleri görür olduk. Olumlu bir gelişmeyi yokuşa sürmek için “takiye” yapıyorlar gibi gerekçeler ortaya atıldı. Bunu yapanlar daha önce de FETÖ’ye karşı mücadelede aynı tavrı takınmışlar ve “durun siz kardeşsiniz” gibi sululuklara imza atmışlardı. Ancak ne Türkiye’nin çelişkilerinden ne de yönelmek mecburiyetinde olduğu yoldan haberleri vardı. Bu nedenle köklü değişimleri kavrayamadılar ve sirklerinde gösteri yapmaya devam ettiler. Dünün dostları bugünün düşmanları olurken onlar cambazlığı sürdürüyordu. Söz konusu ciddiyet yoksunlarının bugüne kadar söyledikleri hiçbir şey doğru çıkmadı. Türkiye’nin her büyük mücadelesinden rezil olarak ayrıldılar.
FETÖ’YE KARŞI ALANLARDAN ASLANLI YOLA
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk milleti günlerce alanlardaydı. Muhafazakâr kitleler ABD emperyalizmine karşı büyük bir bilinç dönüşümü yaşadı. O alanlarda ağırlıklı olarak emekçiler ve siyasal olarak muhafazakârlar vardı. O günlerde Vatan Partisi örgütlü olduğu her yerde bu mitinglere katıldı ve halkımızla omuz omuza ABD emperyalizmine ve gladyosuna karşı durdu. Şimdi 15 Temmuz alanlarındaki kitleler Aslanlı Yol’a gelmektedir. Bu hafife alınacak bir durum değildir. Aslanlı Yol bir iktidar programının cisimleşmiş halidir ve bunun adı Atatürk Devrimi’dir. Bu tarihsel olayı anlayamayan her tutum yenilmeye ve kaybetmeye mahkumdur.
2017’nin 10 Kasım’ında ufuktaki güneşin aydınlıkları kendini daha güçlü bir şekilde hissettirecek. Güneş balçıkla sıvamaya kalkanların ise kaybettiklerini göreceğiz. Türk milletini emperyalizme karşı birleştiren büyük devrimci önderimiz Atatürk’ü saygı ve özlemle anıyoruz!