Ukrayna şarkıcı bulamıyor
ATATÜRK’ün Uludağ ve Elmadağ’a 4 yıl içinde tamamlanacak 2 milyon Türk Lirası değerinde kış sporları merkezi yapılması talimatını verdiğini daha önce yazmıştım. Bu yıllarda 17 ilde ve İstanbul’un birçok ilçesinde spor tesisi kurulması için alınan arsalara 415 bin TL harcandığını dikkate alırsak bu 2 milyon TL’nin ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Atatürk’ün kış sporlarına gösterdiği özenin karşılığını da kısa zamanda almışız. İlk Kış Olimpiyatları 1924’te 16 ülkenin, ikincisi 1928’de 25 ülkenin, üçüncüsü 1932’de 17 ülkenin katılımı ile gerçekleşti. 1936’daki Kış Olimpiyatlarına 28 ülke katıldı. Bu oyunların 22. kalabalık kafilesi, 6 sporcu ile Türkiye idi. 86 yıl sonra düzenlenen 2022 Kış Olimpiyatlarına 7 sporcu ile katıldık ve bunu içtenlikle başarı olarak değerlendirdim. Ancak, Atatürk’ün spor politikalarını uygulamaya devam etseydik, bugün Olimpiyat madalyalı sporcularımızı karşılıyorduk. Ekonomide, dış işlerinde, iç işlerinde, eğitimde, sanatta ve ülkemize dair her konuda olduğu gibi; sporda da çözüm 1930’ların Kemalist politikalarının uygulanmasıdır. Sosyal medyada çaresiz ve gözyaşı dolu yararsız iletilerde Atatürk’ü ilahlaştırarak değil; Atatürk’ün çağdaş, üretken, devrimci ve bağımsız politikalarını bugün de uygulayarak sorunlara çözüm bulabiliriz. 1930’larda olmadığımızı söyleyenlere 1980’lerde ya da 2006’larda olmadığımızı söyleyerek yanıt vermeliyiz!
AMERİKA’NIN DÜŞÜŞÜ
Beijing 2022 de, 2006’larda olmadığımızı gösterdi. 2006 Kış Olimpiyatları madalya sıralamasında ABD ikinci, 2010’da ise üçüncü idi. Son 3 Kış Olimpiyatında ABD ilk 3’e giremedi. Beijing 2022 altın madalya sıralamasında ilk 3’te Norveç, Almanya, Çin; toplam madalya sıralamasında ise Norveç, Rusya, Almanya yer aldı. Erzurum’daki kış sporları tesislerinin yararını bu oyunlarda gördük. Ülkemizdeki tesis sayısı ve kış sporlarına basınımızın ilgisi arttıkça, sporda yetenekli gençlerin Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri’nde hazırlanması sağlandıkça başarılarımız artacaktır.
15 YAŞINDAKİ TATAR KIZINA TACİZ
Olimpiyatlarda, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) 15 yaşındaki bir kızı damgalayan hukuk tanımaz tavrına şahit olduk. IOC’ye ılımlı yaklaşmaya çalıştığım her seferde, IOC’nin hep aynı ülkeler aleyhine taraflı kararları ile karşılaşıyorum. Tatar kızı Kamile Valieva 2020’de hem Dünya Grand Prix’de hem Dünya Gençler Şampiyonası’nda artistik patinajda şampiyon oldu. 24 Aralık 2021’de Rusya Şampiyonluğunu kazandı. Bu sene Olimpiyatlar öncesinde düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda da şampiyon oldu. Pekin’de takım yarışlarında Rusya ile ilk altın madalyasını kazandı. Bu sırada; WADA, Rusya Şampiyonası sonrası 25 Aralık 2021’de alınan örnekte yasaklı madde saptandığını açıkladı. Test sonucunun açıklanması için Olimpiyattaki tek kadınlar yarışının öncesinde harika bir gün seçilmişti. İtiraz için vakit yoktu. Test sonucu neden bu kadar geç açıklanmıştı? Neden zamanlama tam da tek kadınlar yarışı öncesine denk getirilmişti? Rusya, Uluslararası Spor Mahkemesi CAS’a başvurdu. CAS; Pekin’deki numunelerin temiz çıkması, Kamile’nin reşit olmaması ve geri dönülemez bir hatanın yapılmasının engellenmesi gerekçeleri ile Kamile’nin yarışmasına izin verdi.
Kamile, tek kadınlar kısa seriyi birinci olarak tamamladı. IOC Başkanı Bach, ürpertici atmosferden rahatsız olduğunu söyledi. IOC, Kamile’nin madalya kazanması durumunda çiçek ve madalya töreni yapılmayacağını belirtti. New York Times da ABD’den bir taş daha attı. Kamile’nin numunesinde hipoksen ve L-karnitin bulunduğunu iddia etti. Halbuki, bu iki ilaç da yasaklı değildi. CAS’ın kararını zoraki uygulayanlar, madalya töreni yapılmayacağını açıklayarak 15 yaşındaki bir kızı mahkeme kararına rağmen “ahlaksız” olarak damgalamıştı. Bugüne kadar düştüğünü görmediğimiz Kamile, bu baskıyla finalde 4 defa düştü ve Olimpiyatı 4. bitirdi. Gözü aydın IOC’nin, WADA’nın ve New York Times’ın; madalya törenini yaptılar. Beijing 2022’den aklımızda bir kızın gözyaşları kalırken, tek kadınlarda altın ve gümüşü yine de Rusya kazandı.
RUSYA’DAN GEÇMEYEN ŞARKICI ARANIYOR
Geçen hafta Ukrayna’nın bu sene Eurovision Şarkı Yarışması’na yollayacağı şarkıdan bahsetmiştim. Slav kültüründen Batı kültürüne geçişin şarkısıydı. Şarkıcı Alin Pash’ın Kırım’a Rusya’dan giriş yaptığı saptandığı için Ukrayna şarkısını geri çekti. Yerine ulusal yarışmada ikinci olan Kalush Orkestrası’nın gönderilmesine karar verildi. Ancak orkestranın bir üyesinin 2013’te Rusya’da fotoğraflarının bulunduğu ve 2014’te de Rusya’da konser verdiği ortaya çıktı ve bu karar da askıya alındı. 2019’da da Maruv ulusal yarışmayı kazanmıştı. Ukrayna Devlet Televizyonu, Maruv’un Eurovision finalindeki basın toplantılarında Rusya aleyhtarı açıklamalar yapmasını sözleşmesinde şart koymak isteyince, Maruv kendisinin siyasi amaçla kullanılmasına izin vermeyeceğini belirtip çekilmişti. 2017’de Kiev’de yapılan Eurovision Şarkı Yarışması finaline, Rus şarkıcı Yuliva Samoylova’yı Kırım’a Rusya’dan giriş yaptığı için ülkesine sokmayarak Rusya’nın yarışmasını engelleyen Ukrayna; kendi ulusal finalinde bile siyasi amaçlarına uygun şarkıcı bulamıyor. Kısaca Batının emperyalist standartları Ukrayna’da geçmiyor. Bu coğrafyada ülkeler öylesine iç içe ki, savaş çığırtkanlarının düşman eken tohumları meyve vermiyor.
SAN MARİNO’DA YİNE BİR TÜRK
Eurovision Şarkı yarışması San Marino Ulusal Finali’nde yine bir Türk şarkıcı yarıştı. Geçen yıllarda 2 kez Serhat ile temsil edilen San Marino’yu bu sene de neredeyse bir başka Türk temsil ediyordu. Birçok ülkeden şarkıcının yarıştığı San Marino elemesinde Burak Yeter az farkla ikinci oldu. San Marino televizyonuna yarışma öncesi verdiği söyleşide, giysisindeki kırmızının ülkesi Türkiye’nin bayrağındaki kırmızı olduğunu belirtti. Türk şarkıcıları da sporcularımız gibi kürsülerden inmiyor.
Sporda, sanatta, bilimde; ülkemizi nerede kim temsil ediyorsa kalbimiz onunladır.