Ukrayna savaşında İdlib
Petro Poroşenko, 7 Haziran 2014-20 Mayıs 2019 yılları arasında Ukrayna Devlet Başkanlığı yaptı. Daha önce Merkez Bankasının Konsey Başkanı ve Dışişleri ile Ticaret Bakanı'ydı. Dünya zenginlerinin servetlerini yayınlayan Forbes, Poroşenko’nun servetini 1,5 milyar dolar olarak tespit etmiş. Her tarafından yolsuzluk akan Poroşenko koltuğunu terk ettikten sonra, Ukrayna mahkemelerinde Donbass bölgesindeki ayrılıkçı hareketlerle ilişkisi olduğu ve onlara maddi destekte bulunduğu iddiasıyla yargılandı. Kapağı Polonya’ya attı. Rusya’nın Ukrayna sınırına askeri yığınak yapmaya başladığı Ocak 2022’de Ukrayna’ya döndü.
20 Mayıs 2019’da Ukrayna Başkanlık koltuğuna oturan İsrail vatandaşı Volodimir Zelenskiy’in devreye girdiği ve 35 milyon dolar kefalet ile Poroşenko’yu tutuksuz yargılamasını sağladığı iddia edildi. ABD’nin CNN televizyonuna kuşatma altındaki Kiev’den konuştuğunu iddia eden eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Rusya’nın Ukrayna’dan sonra Batı uluslarını yok edeceğini, Avrupa medeniyetine saldıracağını iddia etti. Rusya’yı durdurmak için NATO, ABD ve Batı'nın Ukrayna’ya her türlü silahı vermesi gerektiğini ifade etti. Bağımsız milletlerin ve özgürlük sevdası insanların Ukrayna’nın yanında savaşa katılması çağrısında bulundu.
Zelenskiy de, 27 Şubat’ta tüm dünyaya seslenerek Rusya’ya karşı Ukrayna’yı savunmaya çağırmıştı. Zelenskiy’nin imzaladığı, yabancı savaşçıların ülkeye vizesiz girişini sağlayacak karar 1 Mart’ta yürürlüğe girmişti. Kararda, “Sıkıyönetim dönemi için geçici olmak üzere, Ukrayna Uluslararası Lejyon Birliği'ne katılmak isteyen yabancılar için ülkeye vizesiz giriş rejimi getirilmiştir.” ifadesi yer aldı. İlgililerin, ülkelerindeki Ukrayna Büyükelçiliklerinin savunma ataşelerine başvurmaları gerektiği belirtilmişti. Zelenskiy’nin çağrısı sonrasında İngiltere, Danimarka ve Letonya, savaşmak için Ukrayna'ya gitmek isteyenlere izin verileceğini açıkladı.
İlk gönüllü savaşçılar İngiltere ordusu veya ona bağlı çalışan ölüm makinelerinde görev almış paralı milisler oldu. Hatay dâhil Türkiye’nin birçok şehrinde Ukrayna ile dayanışma faaliyetleri ve Ukrayna’da Rusya’ya karşı gönüllü savaşmak için cihatçı toplayan çalışmalar türedi. Bu savaşa katılanların Allah’ın rızasını, ABD’nin dolarını kazanacaklarını ve ölmeleri halinde şehit mertebesine ulaşacaklarını ve huriler ile ödüllendirilecekleri yönünde propagandalar yapılmaktadır. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de avukatlık yapan Liubov Ivanivna, Facebook hesabından yaptığı paylaşımlarla Türkleri Ukrayna Bölgesel Savunma Yabancı Lejyonu’na katılmaya çağırdı.
Buna mukabil uyarılarda bulunan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Ukrayna’ya paralı askerlerin, bombardıman uçaklarının ve silahların gönderilmesi bu ülkedeki insani durumu nasıl değiştirecek? Hiçbir şekilde. Aksine sadece Ukrayna’da değil doğrudan NATO ülkelerinde durumun feci şekilde gelişmesine neden olacak. Ukrayna’daki insanlara, sivilleri canlı kalkan olarak kullanan militanlara silah sevkiyatı ancak durumu daha da kötüleştirecek ve küresel çöküşe yol açacak.” diye konuştu.
Yabancı ülkelerden savaşçı ve cihatçı tedarik etme çalışmaları yanında Zelenskiy ve iplerini ellerinde tutan mahfillerin medyası sistematik olarak Bayraktar'ların ürettiği ve Ukrayna’ya satılan İHA ve SİHA'ların propagandasını yapmaktadır. Şüphesiz ortaya koyduğu başarılı çalışmalar ve ülkenin savunma sanayisine kazandırdığı imkânlar değerlidir. Ama ve lakin bu propagandanın taşıdığı kötü niyeti anlayamayan uluslararası siyaset ve stratejide genç ve tecrübesiz olan Selçuk Bayraktar, özellikle savaşın ilk günlerinde Rusya’ya karşı savaşan bir Ukraynalı komutan edasıyla yersiz ve zararlı açıklamalarda bulundu. Rusya ile Türkiye arasına nifak ve fitne tohumları ekmek için İsrail vatandaşı Zelenskiy ve efendilerinin medya operasyonlarında özellikle Suriye sahasını suiistimal etmeleri manidardır. Kullandıkları sahte fotoğraflarda, “sırf sorun” mucidi Davutoğlu’nun “Düşürülmesi emrini ben verdim.” dediği 2015’te Suriye’de düşürülen Rus savaş uçağını Ukrayna’da düşüyormuş gibi servis etmeleri de bu provokasyonun bir devamı.
İDLİB OPERASYONU BAŞLAYACAKTI
Bazı Arap ve Rus kaynaklarında Ukrayna istihbarat mensuplarının TSK kontrolündeki Suriye’de Türkiye ile birlikte hareket eden örgüt yetkilileriyle görüştükleri ve Ukrayna’da savaşmak için ikna turları düzenledikleri haberleri tedavüle girdi. Ayrıca Türkiye’de yaşayan Suriyelilerden savaşçı tedarik etmeye çalışan sitelerin Ukrayna istihbaratı tarafından finanse edildikleri iddia edildi. Aynı kaynaklar, benzer çalışmaların İdlib sahasında yapıldığını ve İdlib’e konuşlanmış yabancı cihatçıların Ukrayna’ya taşındıklarını söylüyorlar. ABD’nin de boş durmadığı, Suriye’nin Ürdün sınırında yer alan El-Tanf askeri üssünü kontrol eden ABD’nin burada eğittiği IŞİD savaşçılarını Polonya üzerinden Ukrayna’ya götürdüklerinin altı çizildi. NATO’cu altı artı bir muhalefet, Erdoğan hükümetindeki NATO'cular ve medyasının Rusya'ya karşı topyekun bir saldırı başlatması, İsrail vatandaşı Zelenskiy ve şürekasını Rus işgaline karşı savaşan kahramanlar olarak propaganda etmesi, Rusya’yı ciddi bir şekilde rahatsız etmişti.
ABD uçak gemisi ve ona refakat eden savaş gemilerinin Ege’ye kadar gelmesi ve boğazlardan geçme isteğine karşılık, Erdoğan hükümetinin o tarihte henüz Montrö’ye atıf yapmamış olması Moskova’da derin bir kaygı yaratmıştı. Rusya’nın Ukrayna-Rus görüşmelerinin İstanbul’da yapılmasını öneren Erdoğan’ın talebine olumlu yanıt vermemesi ve görüşmelerin Bela-Rusya’da yapılmasına sebebiyet verdiği iddia edildi. Gelişmeler objektif analiz edildiğinde, Türkiye bu politikalarında ısrar etseydi Rus tarafı Suriye ordusuyla birlikte İdlib’de kapsamlı bir askeri operasyon başlatması ve TSK’nın Suriye’deki varlığını tartışmaya açması kaçınılmaz olacaktı. Böyle bir tablo altı artı bir muhalefet, ABD, NATO, İsrail ve İngiltere’yi gayet memnun edecekti. Ancak bu hayal kâbusa dönüştü ve NATO cephesi ile ülkemizdeki muhibbilerinde derin bir hayal kırıklığı yarattı.
ETHEM SANCAK MÜKEMMEL KONUŞMUŞ
Rus uçağı Davutoğlu’nun emriyle düşürüldüğünde krize giren Rusya-Türkiye ilişkilerinin uçuruma yuvarlanmaması için devreye giren devlet aklı, bu sefer de benzer bir amaç için Moskova’ya çıkartma yaptı. Erdoğan hükümeti olması gereken açıklamalarda bulundu. Montrö’yü devreye soktu. Devlet Bahçeli, “Türkiye Batı adına cephe ülkesi olmayacaktır. Rusya ile ilişkilerimiz zedelenmemelidir. Söz konusu askeri işgalin iki amacı olduğu anlaşılmaktadır: İlki, NATO desteği olan Ukrayna’nın Rusya’yı tehdit eder halden çıkartılması, ikincisi de Ukrayna’daki Rus nüfusun güvenliğinin sağlanmasıdır. Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya alınmaması hususunda yazılı güvence talep etmiş, fakat bu güvenceyi alamamıştır. Ukrayna krizinin bir ucunda Rusya zorbalığı varken, diğer ucunda NATO ve Batılı ülkelerin tahrik ve provokasyonlarının yer aldığı açıkça meydandadır. Dün kanlı gündemin üst sıralarında Bosna vardı, Bağdat vardı, Kabil vardı, Kosova vardı, Sana vardı, Şam vardı, bugün emperyalizmin vizyonuna Kiev girmiştir.” dedi.
Bu açıklamaların ardından Doğu Perinçek’in de destek verdiği Ethem Sancak Rusya’da temaslarda bulundu. Rusya televizyonunda konuştu; “Rusya-Ukrayna meselesinde ana suçlu NATO'dur. NATO geçmişten gelen kanserdir, urdur. Teröristleri destekleyen, 2016'da darbeye kalkışan da NATO'dur. Yaptırımlara katılmayacağız çünkü Rusya düşerse Türkiye bölünür, Türkiye düşerse de Rusya için aynı şey geçerli. Rusya ile müttefikiz. S-500 yapacağız, uzaya çıkacağız. 2 gündür Moskova'dayım, 10-20 yıllık stratejik ilişkiler geliştiriyoruz.” dedi.
Moskova’daki temaslar sürerken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut'tan da bir açıklama geldi; “Soros destekli, Ukrayna halkını ölüme götüren, İsrail itmeli Zelenskiy gerçeğini konuşalım, bir ülke ve halkı kullanılıp atılıyor, algılanana değil gerçeğe bakalım birlikte! Ethem Sancak mükemmel konuşmuş. Mandacı bütün kafalar bulup çok iyi dinlesin!”
Bu tespitler “sırf sorun mucidi” NATO’cu Davutoğlu’nu, NATO sözcüsü Faik Öztrak’ı ve medyadaki borazanlarını fena üzmüş, freni patlak kamyon misali yapmış.