Ulusal Takım dibe vurdu -(TAMAMI)
Macaristan yenilgisi ay yıldızlı takımlarımızın dibe vurduğunun son fotoğrafı oldu. Bu ne ilk yenilgi oldu, ne de son yenilgi olacak. Futbolda yenmek de var yenilmek de... Ancak maçı bir kez daha gözden geçirirseniz Türk halkını neyin rahatsız ettiğini iyi anlarsınız. Caner’in bireysel olarak mükemmel bir hareketi ile attırdığı gol ile moral de yakalamalıydık. Ama ondan sonraki teslimiyetçilik, inançsızlık inanılmazdı. İşte kabul edilemeyen ve ümitsizlik veren, daha doğrusu insanlarımızı kızdıran bu durum oldu.
Önümdeki gazetelere bakıyorum. Neden bu duruma geldik diye anlamaya çalışıyorum. Sayfaların altlarına sıkışmış bir haber birden durumumuzu netleştirdi. U-19 takımımız Litvanya’ya, U-17’ler de İsrail’e yenilmişler. İşte özetimiz burada, elimizdeki potansiyeli değerlendiremediğimiz gibi gençlerimizi de iyi yetiştiremiyoruz. Zaten son yıllarda alt kategorilerde bırakın derece almayı finallere bile gidemiyoruz. Elbette ki, neredeyse 4 yıldır devam eden bu durum sonunda A takımı da vuracaktı. Devşirme ruhu ile davranmanın hiçbir yere götürmediğini tarihimizden iyi bilmemiz gerekirdi. Atletizmdeki parayı ver vatandaş yap şeklinin tersine versiyonu futbolumuzu kasıp kavuruyor. Özellikle Almanya’da gurbetçilerimizi çocukları “onların” sistemiyle yetişiyor ya... Ver parayı ay yıldızlı formayı sırtına geçir. Al sana oldu bitti. Şu anda kulüp takımlarımız ile ulusal takımlarımızın neredeyse yüzde 60’ı bu durumda. 90’lı yıllara göre neredeyiz, bir baktınız mı?
Siyasal görüş futbolculara, teknik adamlara dek indirilmiştir. Belli siyasal görüşteki ve yapıdaki futbolcuları, teknik adamları seçerseniz işte bu kadar olur. Kamptan gelen haberlerin ve dedikoduların derinliklerine inerseniz küçük dilinizi yutarsınız. Meseleyi “futbolcu seçimi teknik kadronun işidir” gibi sığ ve basit bir mantığa indirmek kandırık yapmaktan öte geçmiyor. Eğer Halil Altıntop, Yasin Öztekin kadroda yoksa, Mevlüt, Tunay, Sercan, Aydın Yılmaz varsa ben bunun altında başka bir iş ararım. Ay yıldız, bayrak, vatan ve onu temsil eden Milli Takım hepimizin, tüm Türk gençlerinindir. Bizden olanlar ve olmayanlar diye ayırımcılık yapanlar Türkiye’ye hainlik edenlerdir. Tarih onları da yazacak...
İşin suyu çıktı!
Tamam kardeşim, iyi futbolcuydu, F. Bahçe formasının da etkisiyle iyi işler yaptı. Ama nedir bu hal, sanki vatan kahramanı. Ah Alex, vah Alex. Gittiği gün gazetelere bakıyorum. Akşam, “10 bin kişi uğurladı” demiş. Posta biraz daha insaflı, 3 bine indirmiş. Hürriyet ise durumu anlamış, “kalabalık” deyimi ile idare etmiş.
Kardeşim, tahsis edilen otobüs sayısı 3, ona da binmemişler, kendi vasıtalarıyla gitmişler. Aynı saatlerde Milli Takım Romanya ile oynuyor. Duruma bakarsanız 150-200 kişi. Haydi bir o kadar da ben verdim, etti 400. Nedir bu abartı, yoksa bir kasıt mı var?
Yazmayayım dedim ama artık dayanamıyorum. Aziz Yıldırım’ın özel önem verdiği bir futbolcu. O oynadığı sürece Alex’ten daha önemli ne futbolcu oldu ne de teknik adam. Hooijdonk, Kezman, Guiza, Anelka’yı istemeyen o. Guiza için 20 milyon dolar civarında bir para sayıldığının ertesi günü, “ben Semih ile daha iyi anlaşıyorum” deyip biletini kesmedi mi?
Zico gibi Brezilya’da efsane olan kişinin ayağının altına muz kabuğunu koyuverdi. Nasıl mı; Başkan Yıldırım “Ne düşünüyorsun” diye sorduğunda, “Ben daha iyi teknik direktörlerle de çalıştım” diyerek. Ardından da Zico’nun gönderilmesinde Yıldırım ustaca suçlu gösterildi. Yok, başkan Zico’nun ağabeyiyle kavga etti, dedikodularıyla 3 temmuzcular işin suyunu çıkardılar.
Bana Alex’in aldığı bir Avrupa kupası maçını hatırlatın. Bir de, şahsı sevilmedi ama Hagi, hünerlerinin birazını Emre Belözoğlu’na bıraktı. 8 yıl astığı astık, kestiği kestik olan Alex ne bıraktı. Hangi genç futbolcuya örnek oldu.
Bay Karanlık için
Son günlerde hiç yakışmayan bir şey oldu. Eski Fenerbahçe doktoru da 3 temmuzculara katıldı. Sadece şunu söylemek istiyorum. Sayın Ertuğrul Karanlık Hipokrat yeminini nerede unuttu acaba, ezbere bildiğinden de şüpheliyim. 3 temmuzcular hiç bitmeyecek, dün Alex, bugün karanlık, Spor Bakanlığı, öbür gün Fenerbahçe’deki altıncı kol falan. (Merak eden sözlüklerdeki beşinci kol’a baksın. Hımmm, acaba internet, google falan mı demem gerekirdi). Her neyse doktorlar bizim için özeldir, daha doğrusu özel olmalıdır, o nedenle bu yazıyı belki Bay karanlık pişman olur diye yazdım.