29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ulusal üretim olmazsa işsizlik bitmez

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Eski Yazar

A+ A-

İşsizlik Türkiye ekonomisinin gündeminden bir türlü çıkamamaktadır. Ara mal ithalatına bağımlı bir sanayinin plansız ve programsız rastgele teknoloji ithalatının sonucu oluşan bir gerçekliktir, Türkiye ekonomisinde işsizlik...

***

İster ülke ekonomisinin milli hasılasının dörtte biri kadar dış ticaret hacmi olsun isterse milli hasılası kadar isterse milli hasılasının 2 katı kadar dış ticaret hacmi olsun ulusal sanayi, tarım ve hizmet üretimi gerçekleştirilemedikçe işsizlik hep gündemde olmaya devam edecektir.

Türkiye’nin sanayi üretiminin büyük bir bölümü ara mal ithalatına bağımlıdır. Nihai mal olarak üretilen birçok sanayi ürünü aslında başka ekonomiler tarafından üretilmektedir; Türkiye’de parça parça birleştirilmektedir. Başka ekonomilerin emekçilerinin emek-zamanına ödeme yapılmaktadır; başka ekonomilerin sanayicilerine kar yaratılmaktadır. Bu nedenle de dış ticaret hacmi ne kadar artarsa artsın Türkiye ekonomisi içinde istihdam artışı değil istenilen oranda malesef geriye doğru gitme sürecine başlamıştır.

***

İstihdam artışı bu kadar ihracat ve iç talep artışına rağmen önceki yıllara göre geriye gider mi sorusuna yanıt yıllık çalışabilir nüfusun artışının çok gerisinde istihdam artışı olursa ve bu durum yıllar içinde devam ederse istihdam artışı önceki yıllara göre geriye gidebilir olur.

Türkiye ekonomisinin nüfusu dolu dizgin artmaktadır. Ancak, gerek yıllık nüfus artışı gerekse de her sene işgücüne katılan çalışabilir nüfus artışına yetecek kadar ne sanayi ne tarım sektörlerinde istihdam artışı uzun yıllardan beri sağlanamamaktadır.

***

Her sene işgücüne katılan çalışabilir nüfus artışı kadar istihdam yaratılmayınca da işgücünün en tecrübesiz kesimi, gençler arasında işsizlik neredeyse her iki gençten biri işsizdir halini almaktadır. Bu gençlere umut gerekmektedir. Aksi takidirde geçmişte neler olduğu ve bu işsiz, umutsuz gençlerin nerelerde umut aradığı hala hafızalardadır.

***

İşsizlik sorunu farklı ya da geniş tanımlarla da çözülemez. Yok resmi işsizlik rakamı bu ama geniş tanımlı işsizlik bunun 2.1 katıdır. Duruma göre bu rakam kullanılmakta diğer durumlara göre diğer işsizlik rakamı kullanılmakta gibi laf ebelikleri ile milyonlarca genç, yaşlı, kadın, erkek işsizlerin işsizlik sorununu çözmek imkansızdır demek hata olmaz çünkü bu farklı tanımlarla veya laf ebelikleri ile işsizlik sorununu çözebilen bir ekonomi dünya ekonomi tarihinde henüz görülmemiştir.

***

Sorunun temel çözümü ara malını ve teknolojisini kendi üreten ulusal bir teknoloji ve sonrasında üretim sistemini en az 25 yıllık uzun dönemli planlara göre hazırlamak ve bu planlara göre de teknoloji, sanayileşme ve kalkınma programlarını harfi harfine uygulamaktır. Bu uygulama da anayasanın koruyucu duvarları ile örerek herhangi bir zaman diliminde gerçekleşebilecek herhangi bir siyasi müdehaleye izin vermeyecek şekilde hazırlanmalıdır. Aksi takdirde Türkiye ekonomisinde onlarca yıldan beri devam eden plansız ve programsız üretim hamlelerinin nihai sonu işsizlik ve sanayi sektörünün sonu da üretim dışı faaliyetlerden kar elde etme yoluna başvurarak üretmeyen ama rantçı bir sermaye yapısına dönüşmesidir. Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi şirketinin son yıllardaki mali, finansal, üretim, kar analizlerini dikkatle gözden geçirmek gerekmektedir. Ara mal ithalatına bağımlı bir sanayi olmaktan da kötü bir başka sanayi yapılanması daha vardır... Komprador, rantçı ama haksız bir sıfatla, milli olarak anılan sanayi.