Ulusalcılar ve Cumhuriyet-1 -(TAMAMI)
Başbakan kendisine artık oy vermeyeceğini söyleyen bir öğretmeni azarlıyor ve “Sen oy vermeyeceksen verme. Oyun kendine kalsın. Biz yolumuza devam edeceğiz” diyor.
Sonra iyice kızıyor ve kamuoyuna hitap ediyor: “Ulusalcılar bizden hiçbir şey beklemesinler.”
Sadakatsizlik değil mi?
Bu da gerçek demokrasiyi böyle algılamak şekli olsa gerek! Sayın Başbakan ve tüm milletvekilleri Meclis kürsüsünde şu yemini etmişlerdir: “Devletin varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne demokratik ve laik ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Ulus, yani millet nedir? Ona sadakat milletvekilliğinin bir gereği değil midir? Bir Başbakan’ın “ulusalcılar bizden bir şey beklemesinler” diyebilme hakkı var mıdır? Bu ettiği yemine sadakatsizlik olmaz mı? ‘Ulusalcılar’ ve ‘ulusalcı olmayanlar’ denilince ikiye bölünmüş olmuyor mu?
‘Ulus’ sözcüğü Bodun/budun sözcüğünden gelir. Türkçe’nin en eski yazılı metinleri Orhun Yazıtları’nda, “Ey Türk Bodunu sözümü iyi işit” diye geçer. Daha sonraları Arapça ‘millet’ sözcüğü dilimize yerleşmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra da Arapça ‘millet’ sözcüğünün yerine aynı anlamdaki Türkçe ‘ulus’ sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır.
Yeni Anayasa hazırlığı mı?
Cumhuriyet 89 yaşında. Ulus, yani millet ise geçmişi ve tarihi çok uzun bir öykü.. Başbakan diyor ki: “Ulusalcılar yani milliyetçiler benden bir şey beklemesinler.”
Atatürk milliyetçiliği şöyle tarif etmekte:
“Biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim ulusçuluğumuz, bencilce ve mağrurca bir ulusçuluk değildir” ( O. Öymen Demokrasisen diktatörlüğe)
Atatürk şunları da söylemişti: “Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır.”
Milliyetçiliğin özünde ulusal çıkarları korumak yatar. Dünyada bütün hükümetlerin öncelikli hedefi kendi ülkelerinin ulusal çıkarlarını korumaktır.
Atatürk milliyetçileri her zaman Türkiye’nin çıkarlarını korumak için mücadele etmişlerdir.
Sayın Başbakan “önümüzü kesemediler” diyor. Milli çıkarlarımıza aykırı olan 1 Mart tezkeresinin Meclis’te reddedilmesinin öncülüğünü CHP, yani Atatürk milliyetçileri yapmadı mı? Dubai Antlaşması’nı engelleyen, Kıbrıs konusunda Hükümet’in 2005 yılında imzaladığı ulusal çıkarlarımıza aykırı antlaşmanın Meclis’te onaylanmasına engel olan kimdi? Ermeni protokollarının onaylanmasını kim engellemişti. Habur skandalından sonra Hükümet’in sözde açılım politikasına mani olanlar Atatürk milliyetçileri değil miydi? O halde altı okundan biri ‘milliyetçilik’ olan CHP’nin yönetimi neden susmakta.
Unutulmasın ki, Anayasamızın giriş bölümünde, “Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışından...” ifadeleri yer almaktadır. Acaba bu yeni anlayışla, yeni anayasa süreci başlatanların hedeflerinin biri de Türk milleti kavramının yanı sıra Atatürk milliyetçiliğine atıfta bulunan bu gibi ifadeleri de metinden çıkartmak mı?
Sayın Başbakan kuşkusuz ettiği o yemine sadakatinden kuşku duyulmaması gereken bir makamın sahibi. Peki ne demek istiyor?
Bunu yarın anlatalım.