Uluslararası dış ticarette gelişmeler
Uluslararası tecimin (ticaretin) tarihçesi çok eskidir. Ortaçağa dek geri gittiğimizde İpek Yolu tecimiyle karşılaşırız sözgelimi. Günümüzde uluslararası tecimsel yapıya baktığımızda, sağlanan gelirlerde eşitsizlik ilk göze çarpan durumdur. Ezilen ülkeler çoğunlukla dış ticaret açığı verirler ve genelde borç yükü altındadırlar. Kimileyin borçlarına karşılık doğal kaynakların peşkeş çekildiği de olur. Uluslararası ticaret, ürün fazlasına pazar bulma, özyetersizlik ve/veya ucuz (işgücü, hammadde, toprak vb.) kaynak bulma gibi geçimbilimsel ekonomik nedenlerle olabilmektedir. Ayrıca ekinsel (kültürel) emperyalizm (McDonaldization, Coca Colonization terimlerine dikkat!) ya da siyasal (NATOgil uygulamayla savunma sanayiini bağımlı duruma getirmek vb.) nedenlerle de olabilmektedir. Uluslararası ticareti yapan şirketler tip olarak ulusal şirketler olabildiği gibi, uluslararası (international) şirketler, çokuluslu (multinational) şirketler, küresel (global) şirketler de olabilmektedir. Yayılmacı ülkelerin küresel (kimileyin ulusötesi ya da uluslarüstü de denir) şirketlerinin küreselleştirici (globalisateur) yayılmasıyla kimi ülkeler geçimbilimsel, ekinsel ve siyasal olarak küreselleştirilmektedir. Yani emperyalizmin küreselleşme sürecinde küreselleştirilen (ütülen) ve küreselleştiren (üten) biçimindeki iki özne arasında eşitsiz bir ilişki vardır. Hatta son zamanlarda kullanılan güncel deyimle anlatırsak, küresel tedarik zincirlerinde merkez ülkelerin ve küresel şirketlerin rolleri farklı, çevre (ezilen) ülkelerin rolleri ayrı. Bu bağlamda Türkiye’ye biçilen rolü ayrıca bir yazı konusu yaparız. (Ama meraklısı yeni çıkan bir kitaba başvurabilir: Uluslararası Yeni İş Bölümü Ve Uzmanlaşma Türkiye’nin Konumu, S. Savacı ve D.A. Seymen, Efil Yayınevi, 2022).
Dış tecimin rakamları açısından bakıldığında, dışsatım ve dışalım sıralamaları eşdeyişle başarım düzeyleri kesimlere (sektörlere) ve diğer ölçütlere göre farklılaşmaktadır. İlgilenenler bu rakamlara Dünya Dış Tecim Örgütü (WTO), UNCTAD gibi kurumların ağ içindeki bağlantılarından ulaşabilirler. Bu ölçütlerden kimilerini sayalım: Dışsatımın ve dışalımın miktar ve tutar olarak düzeyleri biçiminde veri (data) ya da içerdiği malların teknolojik düzeylerine göre oranları, dış satımın dışalımı karşılama oranı, dış tecimdeki katma değer oranı biçiminde işlenmiş veri eşdeyişle malumat (information) ya da bunların dönemler temelinde seyrinin neden-sonuç incelemesi ile vargılara ulaşılarak üretilen bilgi (knowledge) vb. Bilgi yönetiminde son evre uslamlama (wisdom) ile ne yapılmalı sorusuna yanıt verilmesidir ki, o da yazının son bölümündedir.
Çin Halk Cumhuriyeti savunduğu küreselleşmede yanların karşılıklı çıkarlarını gözeten bir ilişki süreci olması gerektiğini belirtmektedir. ÇHC’nin uygulamalarının da bu bağlamda olduğunu belirtmektedir. Bu ayrı bir yazı konusu elbette.
Bu arada belirtelim, salt veriye (dışsatım rakamına örneğin) bakılarak incleme yapıl(a)maz. Önce veriler malumata (miktar ve tutar olarak dış tecim hadleri ya da dışsatımın dışalımı karşılama oranına örneğin) dönüştürülür. Sonra malumat bilgiye dönüştürülür (ülkede üretim azaldığı için dışalım azaldığından dolayı dışsatımın dışalımı karşılama oranı yükselişi yaşanması örneğin) ve öylece bakılır, incelenip vargılara ulaşılır. Son zamanların en ilginç göstergesi dış tecimde katma değer (Trade in Value Added –TiVA) sorunsalıdır (Bkz. OECD: https://stats.oecd.org/). Bu da ayrı bir yazı konusu. İlgilisine yeni çıkan bir kitabı da salık verelim: Çelik Kurdoğlu, Değer Zincirinin Evrimi, Efil Yayınevi, 2022).
DÜNYA TİCARETİNDE SEYİR
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 2023’te yayınladığı ‘Ticaret ve Gelişme Raporu 2022’nin başlığı, ‘Bölünmüş Dünyada Gelişme Beklentileri: Küresel Düzensizlik ve Bölgesel Karşılıklar’ şeklinde belirlenmiş. Rapora göre 2022 yılında küresel ekonomide çoklu kriz yaşandı: enerji piyasalarında, finansal sektörde, sanayi ve tarımda, tedarik zincirlerinde, iklimde ve jeopolitikte! Enflasyon siyasa yapıcılar için ana ilgi konusu olmuştu. Merkez bankaları ekonomilerin durgunluğa (resesyon) girmesini önlemek için önlemler almaya çalıştılar. Düşük gelirli ülkelerin yaşadıkları borç stresi de ayrı bir sağlıksızlıktı.
Bu koşullar altında 2022’de küresel ticaret 25 trilyonu (yıllık yüzde 10 artışla) mal, 7 trilyonu (yıllık yüzde 15 artışla) hizmet olarak toplam 32 trilyon dolar olmuş. UNCTAD’a göre 2022’nin son iki çeyreğinde yaşanan düşüş, 2023’de koşulların daha sert olmasına yol açtı. 2023’te yüksek enerji ederleri, yükselen ürem (faiz) oranları, birçok ülkedeki şişiklikte (enflasyonda) süreklilik, Ukrayna’daki askersel çatışmanın küresel geçimbilimsel etkileri nedeniyle durumu daha sert olacakmış. Daralan akçal (finansal) koşullar yüksek borçlu hükümetleri zor durumda bırakacak, kırılganlıkları artıracak, yatırımları ve uluslararası ticaret akımlarını olumsuz etkileyecekmiş.
YA E-TECİM NASIL BİR SEYİR İZLİYOR?
Tecim ama özellikle de uluslararası (dış) tecimde dijitalleşme ile birlikte e-tecim hızla artmaktadır. Küresel e-ticaret oylumuna tutarlar olarak bakıldığında bu daha açıkça gözüküyor: 4,9 trilyon dolar (2021), 5,5 trilyon dolar (2022 netleşmemiş rakamla); 6,5 trilyon dolar (2023 kestirimi). Küresel e-tecimin toplam parekende (perakende değil!) satışlardaki payı 2021'de yüzde 21 olmuştu. Bu oranın 2026 yılına dek yüzde 24'e dek çıkabileceği öngörülüyor. Oldukça önemli bir gelişme. Bu da şirketlerimize e-dışsatım ve e-dışalım olgularını dayatıyor.
Not: Öneriler kısmı yarın yayımlanacaktır.