Umutlu Ağıt – II
Şu Maraş’ın ortasında bir ulu çınar,
Kökünden titrer dev bedeni, ciğeri kanar,
Çınar yaprakları turnalara dert yanar:
Aman aman, aman aman! Aman…
Kopup gidiyoruz bu hayattan, garip kuş gibi.
Dar günde kenetlenir, dirilir acısından insan,
Kırılır yalanın çarkı, kara korku ezilir,
Söndürülür fitne mumu, parlar kamunun nuru.
Fesatçının insanlığı yok, çünkü vicdanı yok,
Vicdanı olmayanda insanlık olur mu?
Şu Antep’in içinde bir çinili çeşme,
Sesi kısılmış, akmaz olmuş, tutulmuş nutku.
Kurumaz aşk pınarı, kesilmez hayat suyu.
Aman aman! Aman aman! Aman…
Kırıldı altın kurnam, derdimi deşme.
Ey ruhu enkazda kalan bozguncu başı,
Yuh çekiyor sana rüzgâr ve yağmur ve kar.
Kovuyor seni taş toprak, şehit kemikleri:
Satılmışta mertlik yok, çünkü vicdanı yok,
Vicdanı olmayanda mertlik olur mu?
Mardin kapıdan geçti halay, yükseldi ezgisi,
Aldı kucağına yavruyu, emzirdi Ezo Gelin.
Topraktan huruç eyledi yediveren gülleri.
Aman aman! Aman aman! Aman…
Bir Masal bebek yere serdi dokuz başlı devi.
Masal: Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta 55 saat sonra kurtarılan 1,5 yaşındaki bebeğimiz.
Not: Yazarımız Hüseyin Haydar'ın Şairin Emeği köşesi, bundan sonra Pazartesi günleri yayımlanacaktır.