21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üniversiteler kapatılırken...

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Salgın, deprem, yalnızca genç yaşlı demeden onca canımızı değil, onlarla birlikte, ilerde acısını ve de eksikliğini duyacağımız bir başka şeyleri de alıp götürüyor. Böylesine, ard arda gelen devasa boyutlardaki felaketler karşısında, hangi çağda yaşarsak yaşayalım, yine de çaresizliğin pençesinden kurtulamayarak aynı büyüklükte kayıplar verip sonrasında da, kurbanlar ve suçlular arama arayışı içine girebiliyoruz.

Bilinen sorunlar, palyatif tedbirler, ders alamamamın kahredici sonuçları…

Ama daha acısı, daha dayanılmaz olup görmemezlikten gelinen yanı, her felaketin oluşumunda ürettiğimiz tüm çözümlerin, daha sonraki benzer felakette bir sorun olarak karşımıza çıkmış olması…

Sorunlara bulduğumuz çözümlerin, sonrasında sorunlardan daha büyük sorun olarak karşımıza çıkmış olması, neredeyse bu coğrafyamızın acılarla yazılmış bir kaderi gibi…

İmar aflarından, yerel ya da bürokratik alandaki sorumluların sorumsuzluğundan, ilk akla gelen müteahitlerden söz edecek değilim. Günler boyu TV ve gazeteler bunlardan söz ediyor ve etmeye de devam edecek zaten…

Ders almıyoruz dedim… Gerçekten de almıyoruz, almak istemiyoruz… Çünkü her felakette aklımıza gelen ilk şey üniversitelerimizi kapatmak, eğitime ara vermek oluyor…

Oysaki son akla gelenin bu olması gerekir…

Büyük bir felaketin acısını iliklerimize kadar yaşıyoruz… Dayanılacak, anlatılacak gibi değil…

Ancak bunun çözümü eğitime ara verip üniversiteleri kapatmaktan geçmiyor… Elbette ki kışın ortasında barınma sorunu da çok ama çok önemli… Ama bu sorunun karşılığının da üniversiteleri kapatmak eğitime ara vermek asla –ve asla- olmamalı…

Tüm uzmanlar… Eğitimciler… Akademisyenler… Veliler ve öğrenciler… Kısacası herkes bu kapatılmaya karşı çıkarken yine aynı yanlışı yapmak ve bu yanlışta ısrar etmek neden?

Arda arda gelen salgın ve felaketlerde üniversitelerimizin kapatılmış olması, yalnızca eğitimde verilen bir boşluğun yaratacağı sorunları değil, onun da çok ötesinde gençliğimizin gelecekteki kurgusunda nice eksiklilerden kaynaklanan tedavisi mümkün olmayan yaralar açacağını da görmek gerekir…

Çözümlerin sorunları hafifleteceği yerde ayrı bir sorunun kaynağı olduğu anlaşılmaz bir evreden geçiyoruz…