Üreten Köy Enstitüsü kurar tüketen AVM!
“Bir köylü, İsmail’in içine bıçak gibi saplanan başka bir şey söyledi:‘Sen okumuş adamsın beyim; biz senin gibi bilmeyiz ama bir şeylerin yanlış gittiğini de kendi aklımızca anlarız. Siz tarlayı uzaktan seversiniz ama biz mahsule dadanan haşeratı elimize alırız. Tarımı bitirdiler burada... Aylığa bağladı birileri köylüyü, oy gelsin diye... İki bin falan düzenli para veriyorlar ayda. Üstüne üstlük bir de yiyecek yardımı. Ne oldu? Tarlasını sattı rençper adam, parasını bankaya koydu. Fukaralık yardımı diye düzenli para cebinde. Ne ekersen ek, böyle düzenli para geçmez eline. Alan memnun, veren memnun... Ama tarla memnun değil. Bir de torunlarımız hesap soracak bize. Satılan tarlanın parası yetişmez hiçbirinin düğününe...’Acıydı ama gerçekti. ‘Eli topağı yokmuş gibi üretmek yerine köylümüz, para-yiyecek yardımı alıyordu. Köleliğe giden yolda önemli bir basamak’ diye düşündü İsmail.’Önce doyur, üretmesin, sonra da üretemez olsun.’İşin ilginci, köylünün çoğunluğu bu işten memnun...Ölmeden az önce kısa süreliğine kendini çok iyi hissedermiş hasta... ‘Son gürlüğü’ denirmiş buna da galiba.Necati bir gün, ‘Üretmek isteyen Köy Enstitüsü kurar. Üretmeden tüketmek isteyen ise AVM... Üretmek sonsuza kadardır; tüketmek, cümle sonuna kadar. Bir de nokta koyar birileri akıbetine’ demişti. İsmail o zaman onun dediğini anlamamış, sarhoşluktan saçmalıyor sanmıştı. Ama şimdi bu topraklarda dolaştıkça, onun bölük bulanık hatırladığı sözlerini daha bir anlamlı bulmaya başlamıştı.”***Bu alıntıyı, Üstün Dökmen’in “Menderes-Irmağın Gölgesi” adlı son romanından yaptım.Ne kadar doğru, ne kadar anlamlı değil mi?Ekonominin de siyasetin de geldiği noktayı anlatıyor...Kitap elime hafta ortasında geçti ve bir solukta okuyup bitirdim.Romanın konusunu anlatmayı doğru bulmuyorum.Ancak ithafı yazarsam, sanırım konuyu da tahmin edebilirsiniz:“Bu roman, dünyanın dört bir yanında adalet aramışlara, Sokrates’ten Dreyfus’a, Namık Kemal’den Mithat Paşa’ya, Adnan Menderes’ten Deniz Gezmiş’e, Sivrihisar’ın ve Silivri’nin tutsaklarına, Hitler’in, Stalin’in mahkemelerinde hakimlerinin yüzünü görmemiş milyonlara ve bezdiriye (mobinge) uğramışsanız size... Yani bir ırmağın gölgesini çalmakla suçlanmış herkese ithaf edilmiştir.”***Eğer kendinizi yalnız ve dışlanmış hissediyorsanız, mutsuzsanız... Bu roman size iyi gelecek.
MENDERESIrmağın GölgesiTürü: RomanYazan: Üstün DökmenYayınlayan: Remzi KitabeviBaskı tarihi: 2015, EkimSayfa sayısı: 318Etiket fiyatı: 22,5 lira
‘Milli refleksimiz sıfır!’
“Halkın uyanmasından hoşlanmayanlar var, halkın uyanışını tehlikeli bulanlar var.Cumhuriyet bu zihniyetin kökünü kazıyamadı.Çünkü bin yıllık ihmalin, bin yıllık ilkelliğin, geri duruşun on beş yılda temizlenmesi mümkün değildi. Atatürk’ten sonra iktidarlar o hızı, o aydınlığı, o sıcaklığı sürdürselerdi bugün çok iyi bir yerde olabilirdik; olmadı. Olmadı. Onlara çok uygun geldi... Ülkede milli refleksi söndürürseniz, Türk milletine istediğinizi kabul ettirirsiniz. İşte; bizim milli refleksimiz sıfıra yakın.” ***“Şu Çılgın Türkler”in yazarı Turgut Özakman “ölmeden az önce” gazeteci Hülya Okur’la yaptığı söyleşide söylemiş bu sözleri...Hülya Okur, sadece Özakman’la değil, aramızdan göçüp giden Aydın Menderes, Erol Günaydın, Tekin Akmansoy, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Muhsin Yazıcıoğlu, İnal Batu, Nejat Uygur, Savaş Ay ve Toktamış Ateş’le yaptığı “son söyleşileri” bir araya getirerek onların yaşama dair son sözlerinin arşivlerde unutulup gitmesine izin vermemiş...Kitabının adını da “Ölmeden Az Önce” koymuş...Yukarıda isimlerini saydığım yazar, siyasetçi ve sanatçıların son söyleşilerini okumak insanda buruk bir tat bırakıyor. Hüzünlü ama keyifli bir tat...Onları... Özellikle de bazılarını ne kadar özlediğinizi hissediyorsunuz!Okumanızı öneririm.
Ölmeden Az ÖnceTürü: SöyleşiYazan: Hülya OkurYayınlayan: Bilgi YayıneviBaskı tarihi: 2015, EkimSayfa sayısı: 244Etiket fiyatı: 18 lira
‘Can’la yazılan şiir...
“Ne zaman düşsen aklıma Düşünesim gelir.Ne zaman düşünsem seniUnutasım gelir.”***Tunç Kemal, Fransa’da yaşayan ama kalbi Türkiye’de atan önemli bir şairimiz...Birçok şiiri, şarkı sözü oldu, dillerden düşmedi.Son kitabı bir ay kadar önce yayınlandı; “Bugün Yarındır!”Bu kitabın arka kapak yazısını ise benim yazmamı istedi.Özetle şunları yazmışım:***“Şairlik, ince işçilik ister. Eline alacaksın sözcükleri; evirip çevireceksin... Hoplatıp zıplatacaksın... Çapaklarını alacaksın... Aklayıp paklayacaksın... Olmadı buruşturup atacak ve yeniden, yeniden yazacaksın...Bu iş, şiire ‘can’ verenlerin işidir; onlar şiir ‘canbazları’dır...Hayatı da... Sevmeyi de... Sövmeyi de... En iyi onlar bilir.Tabii; ölmeyi de... Şiir’e ‘can’larını koyarlar!Sessizce doğar, öyle yaşar ve yine sessiz-sitemsiz ölüp giderler...Tunç Kemal, şairdir...Elinde bir kalem, yıllardır kazıp durmaktadır dünyayı...Bazen gülerek, ürpererek... Bazen kızarak, gücenerek...Bazen de etinden et kopararak yazar şiirlerini...Yani, iyi bir ‘canbaz’dır o...Canını koyar ortaya ve sessiz-sitemsiz yazar durur...”
Bugün YarındırTürü: ŞiirYazan: Tunç KemalBaskı tarihi: 2015, EylülSayfa sayısı: 94
Not: Tunç Bey kitaplarını kendi olanaklarıyla bastırıyor ve sadece dostlarıyla paylaşıyor. Kendisinden izin almadım ama telefonunu sizinle paylaşacağım... Umarım bana kızmaz. Çünkü bu kitabın okunma hakkının “dostlarla” sınırlı kalmasına aklım da kalbim de izin vermedi. Eğer bu kitaba ulaşmak isterseniz, eminim sizi kırmayacaktır. Tel: 0532 234 78 26