Üye olmayan heyete giremedi direnen maliye ile tehdit edildi
FETÖ, adliye ve askeriyedeki yapılanmasının yanında maliye ve iş dünyasındaki örgütlenmesi ile de ülke ekonomisini tehdit etti. Anadolu'nun her bölgesinde ve dünyanın farklı ülkelerinde kurulu onlarca iş insanları derneğinin oluşturduğu Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), en büyük yapılanmaydı. Dönemin Ekonomi Bakanlığı'nın (Ticaret Bakanlığı) izniyle özellikle Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkelerine düzenlenen heyetlerde adeta TUSKON tekeli söz konusuydu. Dönemin başbakanı ve bakanlarının da katıldığı bu heyetlere katılabilmek için TUSKON üyesi olmak zorunlu tutulurken, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bünyesindeki ihracatçı birliklerine bakanlıktan üye olma tavsiyesi içeren yazılar gidiyordu. Birçok ihracatçı birlik başkanı bundan rahatsızdı. TUSKON yapılanması birlik ve TOBB'a bağlı oda ve borsa seçimlerine müdahale eder güce erişmişti. Mehmet Büyüekşi'nin TİM Başkanı seçildiği genel kurul sürecinde İTHİB seçimlerinde Cemaat'e yakın iş insanlarının örgütlenmesi ile o dönem TİM Başkanlığı'na aday çıkması beklenen İsmail Gülle komitede gömülerek aday olması engellenmişti. Daha sonrasında TUSKON etkinliği için TİM'in salonu tahsis edilebiliyordu. Konuyu Aydınlık'ta haberleştirdiğimizde ise TİM'den tekzip gönderilmişti.
BANK ASYA OPERASYONU
FETÖ'nün TUSKON kadar önemli bir yapılanması da Bank Asya idi. Bu banka sayesinde kredilendirme yönlendiriliyor. Bir yandan FETÖ firmaları büyütülürken diğer yandan başka firmaların mali bilgilerine erişilebiliyordu. Dönemin hükümetleri eliyle birçok ödemenin bu bankadan yapılması sağlanmıştı.
Bankaya operasyon yapıldığı dönem dahi banka ile ilgili Anadolu Ajansı'nın geçtiği bir habere Aydınlık'ta yer verdiğimizde dönemin SPK yönetimi tarafından bankacılık kanunu hatırlatılarak o dönemki sorumlu yazı işleri müdürümüzden savunma istendi. Son döneme kadar FETÖ'nün finans yapısını kollayan bürokratlar görevdeydi. Ekonomi bürokrasisindeki bu yapılanma sayesinde özellikle Maliye Bakanlığı tarafındaki güç kullanılarak, Anadolu'daki iş dünyasından himmet talep ediliyordu. Türkiye'nin en büyük şirket topluluğunun bayilerinin yüzde 10'u kadarı FETÖ'nün himmet ağına dahil oldukları için 15 Temmuz sonrası soruşturmalara uğramış. Holdingin yönetim kurulu başkan vekilinin, bu sorunu Dolmabahçe'de düzenlenen bir iş dünyası toplantısında bizzat dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'a aktardığı iş dünyası kulislerine yansımıştı.
Yazarımız, merhum Mustafa Pamukoğlu'nun yeminli mali müşavir olarak danışmanlık verdiği bir tatlı firmasından, yapılacak bir FETÖ yurdu için yüklü tutarda bağış istenmiş, Pamukoğlu buna izin vermediğini bizlere aktarmıştı. FETÖ'nün özellikle Kayseri'de ne kadar firma varsa himmete bağladığı, Kayserili bir mobilya firmasının yöneticilerince fabrika ziyaretimiz sırasında tarafımıza aktarılmıştı. Yine Türk Cumhuriyetlerinde yapılan inşaat projelerinde de FETÖ'nün etkisi söz konusuydu. Bu inşaatlarda taşeron olarak iş yapan küçük firmalar buluşma adı altında sohbetlere davet ediliyor daha sonra himmet veya kurban talep ediliyordu. Kabul etmeyenler bir daha herhangi bir inşaatta taşeron işi alamıyordu.
OKUL ZİYARETİ ZORUNLU
FETÖ'nün iş dünyasındaki yapılanması TUSKON üyesi iş insanları TİM ve DEİK yönetim ve kurullarında yer alarak, buradan kendilerine ekonomik istihbarat sağlayarak, rekabette kendilerine alan açıyorlardı. Bu durum özellikle TÜSİAD ve MÜSİAD'da rahatsızlık yaratıyordu. Sisteme dahil olmayan Anadolu KOBİ'leri eziliyordu.
İş öyle bir hâl almıştı ki TUSKON'un oluru olmadan Afrika'da iş yapmak mümkün değildi. Bu yüzden bölgede iş yapmak isteyenler TUSKON'un kapısını çalmak zorunda kalıyordu. Fuar ve heyetlere mutlaka bir FETÖ okulu ziyareti de ekleniyordu.
Yine maden sektörü kaynaklarının aktardığına göre Anadolu'da mermer ocağı olan FETÖ'ye yakın iş insanları darbe öncesi ve sonrası ABD'ye kaçtı. Buradaki ocaklarını başkalarına devretti. Fakat ABD pazarına satış yapan ocakların parası bu iş insanlarına aktarılıyor. FETÖ'ye yakın iş dünyası örgütlerinde yer almış birçok iş insanı şu günlerde bile, odalarda, birliklerde, konseylerde ve federasyonlarda görevler alarak kurumları şekillendirmeye devam ediyor.
KARA PROPAGANDA ÇETESİ
Öte yandan 15 Temmuz darbe teşebbüsü o dönem Türk piyasalarına darbe vurdu. 14 Temmuz 2016'da 2.87 TL'den günü kapatan dolar kuru, darbe girişiminin basına yansıması sonucu yurt dışı kaynaklı hareketlerle yüzde 5.1'lik artışla 3.02 TL seviyesine kadar yükseldi. Pazartesi günü, BIST 100 endeksi 15 Temmuz günkü kapanışa göre günü yüzde 7.08 düşüşle 76.957 puandan günü tamamladı. Haftanın devamında da düşüş eğilimini sürdüren endeks, haftayı yüzde 13.39'luk kayıpla kapattı. Etkiler sadece kur ve hisse piyasası ile sınırlı kalmadı. Türkiye'nin kredi risk primi 50 puan birden artarak 275'e çıktı. Aynı yılın eylül ayında önce uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye'nin notunu düşürdü. Daha sonra Moody's Türkiye'nin kredi notunu bir kademe düşürerek yatırım yapılabilir seviyesinin altına indirdi. Bunu daha önce görünümü olumsuza çevirenler takip etti. Ülkenin dış finansman sağlama imkanları daraldı. Sonraki süreçte net dış borç ödeyici duruma geçildi. Firari FETÖ'cülerin ülke ekonomisi aleyhindeki propagandaları yatırım konusunda kararsız olan kesimleri etkiledi. Buna karşın darbe girişimi ve sonrasında harekete geçen iş dünyası örgütleri yabancı muhataplarına durumu aktararak ülkenin bütün kurumları ile ayakta olduğunu ve demokrasiye bağlı kaldığını aktardı. İş dünyası ve bankalar ekonomik seferberliğe omuz vererek darbe girişiminin etkisini hızla silinmesine yardımcı oldu. Firari FETÖ'cüler halen sosyal medya ve paravan internet siteleri üzerinden ülke ekonomisi ve ekonomi bürokrasisi üzerine yalan haberler yayarak algı oluşturmaya devam ediyorlar.