Uzay güvenliği ve uzay vatan
Bugüne kadar ki yazılarımda uzay bilimlerinin ve teknolojilerinin değişik türevlerini ve gelişmelerini ele aldık. Biraz da uzay ile ilgili milli güvenlik meselelerini ve uzay vatan kavramını irdelemek istiyorum. Ulusal Kanal’dan izleyenler bilir, uzay vatan kavramını yıllar evvel daha uzay konusu Türkiye’de yaygınlaşmamışken Ulusal Kanal ekranlarında ilk kez ortaya atan kişiyim. Gidişat gösteriyor ki gelecekte dünyamızda kaynaklar savaşı zamanla uzaya kayacak ve uzayın kaynaklarına erişim sağlayan devletler dünyada ister istemez daha çok söz sahibi olacaklar. Bu anlamda uzay vatan kavramı en az kıtasal güvenlik veya Mavi Vatan güvenliği kadar önemli bir konu ve gereğinin temelleri şimdiden atılmalı.
MİLLİ GÜVENLİĞİ ETKİLEYEBİLİR
Özellikle uzay güvenliği ile ilgili milli güvenliğimizi etkileyebilecek 3 konu var. Bunlar iletişim, GPS Konumlama Sistemleri ve Uzaktan Algılama. Biliyorsunuz Türkiye’nin iletişim omurgasının önemli bir bölümü internet dahil uzayda iletişim uyduları ile sağlanıyor. Bu uydular olmazsa, mesela Türksat uydumuza bir şey olursa, TV yayınları bile tamamen yapılamaz hale geleceği gibi ülkemizin internet erişimi ve dağlık bölgelerle iletişim ciddi oranda kesintiye uğrayabilir. Hatta uzay ve uydular dışında internet güvenliği millî elektrik ve doğalgaz şebekelerinin kontrolü ve güvenliği için de oldukça önemli.
EKONOMİK DEĞERİ
Diğer önemli konu ise GPS Konumlama Sistemleri. Bugün herkes gideceği yere gidebilmek için Google Haritalar ve GPS sistemlerini kullanıyor. Özellikle askeri manevralarda GPS oldukça önemli, çünkü askeri birliklerin 21. Yüzyılda doğru yönlendirilmesi ve hedeflerin doğru vurulması için GPS sistemleri şart. Zaten GPS de ABD Askeri Birliklerin icadı olarak zamanında bulundu ve daha sonra sivil kısımları herkese açıldı. Peki bugün bir NATO ülkesi ile ihtilafa girsek ve GPS uydularına erişimimiz kapatılırsa bunun sonuçları ne olur. Bu yüzden Rusya, Çin, Hindistan ve hatta Avrupa bile kendi GPS uydularını fırlatıp kendi sistemlerini kurmuş vaziyetteler. Birçok füze saldırı sistemi bile çalışmak için GPS sistemlerine ihtiyaç duyuyor veya silahlı otonom hava saldırı araçları da düzgün çalışabilmek için GPS sinyallerine ihtiyaç duyuyorlar. Bugün GPS sistemi kapatılırsa sadece askeri anlamda değil lojistik anlamda da ekonomide ağır hasarlar meydana gelebilir. Gemi taşımacılığı, kargo taşımacılığı ve daha birçok lojistik hizmet GPS sistemleri sayesinde işliyor. En son olarak da Uzaktan Algılama Sistemleri çok önemli. Uzaydan düşmanın yaptığı manevralara ve hatta barış durumunda doğal afetlere kadar birçok konuda uzaktan algılama uydularına güvenmekteyiz. Bu erişimin kapatıldığını düşünün, hem güvenlik sonuçları olacaktır hem de ekonomik sonuçları.
UZAY GÜVENLİĞİ BİRİMİ
Yukarıda anlattığımız konular uzay güvenliğinin sadece küçük bir parçası. Ancak halkımızın bilmesi gerekir ki ileride olabilecek savaşlarda uzay güvenliği ve uzayda üstünlük oldukça önemli olacak ve bu konuda avantajlı olanlar belki de dünyada da stratejik anlamda da avantajlı olacaklar. Bu anlamda uzay güvenliği ile ilgili özel bir birim kurulması ve kendi imkanlarımız çerçevesinde neler yapılabileceğini bir rapor haline getirip uygulamaya sokmamız gerekiyor. Bugün birçok askeri teknoloji uzaydan sağlanan iletişim, GPS ve Uzaktan Algılama gibi konulara bağlı ve uçaklarımızın, gemilerimizin veya karasal unsurların bu teknolojileri kullanamaması oldukça ciddi bir zafiyet yaratabilir. Bugün en küçük ülkeler bile uzay güvenliği ile ilgili birimler kurup özel planlar devreye almış vaziyetteler. Emin olun ki başka ülkelerin savaş planlama birimlerinde de bize karşı bu tür planlarda muhakkak yapılmış vaziyette.
Milli güvenlik askeri teknoloji ve askeri imkanlarla beraber aynı zamanda Mavi Vatanla, Uzay Vatanla hatta Siber Vatanla bir bütündür ve hep beraber ele alınmalıdır. Uzay teknolojileri anlamında birçok özel savunma teknolojisi de birçok ülkede aktif olarak var olmaktadır. Mesela ABD, Rusya, Çin ve Hindistan uzayda “satellite-kill-weapon” yani uydu yok edebilen silahlara sahiptir ve hızlıca birden fazla uyduyu yok edip devre dışı bırakabilecek kapasiteye sahipler. Öte yandan gerek ABD’nin gerek Rusya’nın uzayda savunma amaçlı lazer sistemleri olduğu ve termonükleer füzelere karşı duyarlı olduğu bilinen ama açıklanmayan bir gerçek. Balistik füzelerin kullanıldığı bir savaşta maalesef ne Rusların S400 sistemi ne de ABD’nin bize vermediği Patriot füze savunma sistemleri tam anlamıyla bir koruma sağlayabilir. Elimde her iki sistemin de verimliliğini ölçen veriler var ve her ikisi de balistik füze kalkanı olarak hipersonik hızdaki nükleer, biyolojik veya kimyasal başlıklı füzeler için yetersiz kalmakta. Her iki sistem de ağırlıklı olarak ses altı hızda veya süpersonik tehditler için tasarlanmış ama ses katının 5 katını aşan durumlarda her iki sistem de ancak kısmen etkili olabiliyor. Burada da en doğru savunma sistemi uzay kökenli bir savunma sistemi olacaktır. Örneğin nükleer savaşta savunma amaçlı kullanılan sis bombaları bile uzay teknolojileriyle en doğru şekilde yönlendirilebilir. Bunun dışında “Kinetic kill” yani kinetik enerji ile dünyaya sert ve ağır tungsten veya titanyum çubuğun hipersonik hızlarda düşüşü sağlanarak yapılacak olan saldırı silahları tasarlanmıştır ve gerektiğinde imal edilip kullanılabilir haldedir. Bunlar fantastik gibi düşünülse de 1960’lı yıllardan beri tasarımı yapılmış, patentleri alınmış silahlardır ve gerektiği durumda üretilip kullanılabilir tür teknolojilerdir. Üstelik bazı durumlarda nükleer silahlardan daha da etkili olabilirler ve nükleer füzelerin aksine durdurulmaları oldukça güçtür. Esasında milli güvenlik açısından burada bahsetmediğimiz muhtelif uzay kökenli saldırı ve savunma teknolojileri mevcut ve sürekli yenilenen sistemlerin ve patentlerin takip edilmesi ve son teknolojilerin bilinmesi şart. Uzay madenciliği, uzay keşifleri, ayda üs, uzaydan limitsiz enerji kaynakları gibi projeler yükseldikçe uzay güvenliği ile ilgili yapılması gerekenler de sürekli artacaktır. Bu anlamda Türk Uzay Ajansımız uzay ile ilgili bu ay ilk astronotumuzun uzaya gönderilmesini sağlayarak bu konuda tecrübe oluşması için çok çok önemli bir adım atmıştır ama yapılması gereken daha çok şey vardır ve şimdiden bu planlamaların hızla devlet, özel sektör ve üniversiteler iş birliğiyle yapılması gerekir. Yüce önderimizin dediği gibi “İstikbal Göklerdedir” ve milli güvenliğimiz kara ve denizde başlasa bile uzayda bitmektedir.