19 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vahabi-Siyonist oyunu

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

A+ A-

Vahabi-Siyonist oyunu - Resim : 1

İSRAİL VE SUUDİ ARABİSTAN ABD’Yİ İRAN’A KARŞI SAVAŞA SÜRÜKLEMEK İSTİYOR

1948’den beri dünyada büyük bir yanıltmaca, kocaman bir aldatmaca var.

İsrail’i İngiltere kurdu, ABD’nin himayesine verdi, sanılır.

Halbuki İsrail’in Batı Asya’daki en önemli 2 müttefiki Türkiye ile Suudi Arabistan’dı.

Türkiye ve Suudi Arabistan, ABD’nin en önemli müttefikleri olarak NATO içinde bununla görevlendirilmişti.

Düşünün Türkiye, İsrail ile en anti Siyonist politikacı olan Erbakan hükümeti döneminde, 1996’da savunma ve işbirliği anlaşması yapmıştı.

Türkiye, o dönem PKK terörünü destekleyen Suriye’ye karşı İsrail ile işbirliği yapıyordu.

Ama en azından bu ilişki o kadar da görünmez bir durum değildi.

Sadece yüksek sesle konuşulmuyordu.

Suudi-İsrail işbirliği ise çok daha gizli ve çok daha derinden yürüdü.

Öyle ya İslam dünyasının, kendini en Müslüman olarak gösteren bir rejimi ile Arapların can düşmanı İsrail’in işbirliği büyük tepki yaratırdı.

Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik bir cumhuriyet olan Türkiye’yi, dinsiz, kafir ilan etmek kolaydı.

Ama İslamiyet’in en kutsal mekanlarına ev sahipliği yapan bir rejimin, Siyonizm ile kol kola girmesini nasıl açıklardınız ki?

İsrail – Suudi işbirliği, Filistin meselesinden tutun da, Mısır ve Lübnan’da, Suriye ve İran’a karşı komplolarda, Yemen’de, Kuzey Irak’ta, velhasıl tüm Ortadoğu’da kendini gösterdi.

Yaser Arafat’ın sosyalist ve laik El Fetih milli kurtuluş hareketinin, İslami Cihat ve Hamas gibi köktendinci nifaklarla bölünmesinden tutun da, Suudi CIA unsuru Bin Ladin ve El Kaide’nin İsrail ve ABD’nin Irak işgalinin önünü açıcı terör eylemleri, Suriye’deki Feltman-Bender planı, Libya’nın parçalanması, IŞİD’in dünyanın her yerinde terör konusunda devreye sokulması gibi pek çok komplo ve entrikaya birlikte imza attılar.

Vahabi-Siyonist oyunu - Resim : 2

DARBECİ PRENS VE NETANYAHU İŞBİRLİĞİ

Suudi Arabistan’daki son darbenin biraz öncesine gidelim.

2013 ortalarında Suriye’nin ateşe verilmesinin mimarlarından olan (Feltman-Bender Planı) Suudi İstihbarat Şefi Bender Bin Sultan, MOSSAD Başkanı Tamir Pardo ile açık açık görüştü.

Basına yansıyan bu görüşme Riyad’da büyük tepki yarattı.

Ürdün’ün Akabe kentindeki buluşmaantı, Veliaht Prens Salman Bin Abdülaziz’in sert tepkisine yol açtı.

Bender’in, Ağustos ayında Suriye’deki kimyasal saldırı fiyaskosuna bir de MOSSAD ile açıktan görüşme rezaletini eklemesi Suudi Hanedanı’nda öfke yarattı.

Fakat, Kral Abdullah’ın 2012’de hastaneye kaldırılması sonrası Suudi Arabistan bir kargaşalık dönemine girdi.

Cenevre’de hasta yatmakta olan 78 yaşındaki Suud veliaht prensi Naif Bin Abdulaziz’in 17 Haziran 2012’de ki ölüm haberi üzerine, yoğun güvenlik tedbirlerine rağmen Arabistan’ın doğu illerinde halk cadde ve sokaklara dökülerek kutlama yapmıştı. Abdulaziz’den bir hafta kadar önce de Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın en büyük oğlu Prens Halid bin Abdullah bin Abdülaziz El Suud (54) ölmüştü. O da Kral adaylarındandı. Ölüm sebebi açıklanmadı.

Vahabi-Siyonist oyunu - Resim : 3

Ayrıca Kral Abdullah hastaneye kaldırıldığında Riyad’da bakanlıkların yer aldığı stratejik bir bölgede esrarengiz bir yangın çıktı. 66 binanın tahliye edildiği yangını söndürmek için çok sayıda uçak kullanıldığı belirtilirken, olayın Suudi veliaht prenslerinin ardı ardına ölmesi sonucu hanedan içi çatışmalar sonucu çıktığı da ileri sürülüyordu.

3 yıllık dönemde sular hiç durulmadı, Suriye’de yenilgi geldi ve 2015’te Türkiye Suudi ittifakından çekilme sürecine girdi.

2015’te Kral Selman tahta oturdu, hemen ardından oğlu Muhammed’i önce savunma bakanı sonra da veliaht prens ilan etti.

Bu yıla gelene kadar bildiğimiz kadarıyla en az 3 prens öldürüldü.

Bush ve Neoconların dostu eski Waşington Büyükelçisi Bender Bin Sultan için de dedikodular çıktı. Kimi öldü dedi, kimi görevde dedi.

ABD hegemonyasına karşı çıkanlar bir bir tasfiye edildi.

Koyu bir İran düşmanı ve ABD-İsrail müttefiki olan 32 yaşındaki Muhammed Bin Selman’ın son darbesi ile Suudi Arabistan’da İsrail ve ABD yanlısı bir rejim fiilen kuruldu.

ESKİ CIA AJANI’NIN İDDİASI

Vahabi-Siyonist oyunu - Resim : 4

Yıllarca Türkiye, Almanya, İtalya ve İspanya’da CIA Anti Terör uzmanı olarak çalışan Phillip Giraldi, Amerikan sağının ünlü yayın organı National Interest’in yazı işleri müdürü.

Giraldi, American Herald Tribune gazetesine yazdığı makalede, İsrail ve Suudi Arabistan’ın, ABD’yi İran’a karşı savaştıracak kumpasların peşinde olduğunu yazdı.

ABD’nin İran’a saldırma niyetinin olmadığının nükleer görüşmeler sürecinde ortaya çıktığını kaydeden Giraldi, Telaviv ve Riyad’ın İran ile baş edemeyeceğini, ancak Amerikan desteğiyle bu işe girişebileceklerini hesapladıklarını belirtiyor.

Bu kumpasın ilk ayağının Lübnan Başbakanı Hariri’nin Riyad’da istifa ettirilmesi olduğunu kaydeden eski CIA Ajanı, ABD yönetimindeki şahin isimler Savunma Bakanı “Kuduz Köpek” Mattis ile Trump’ın milli güvenlik danışmanı Mc Master’in bu girişime destek verdiğini ve büyük ihtimalle ABD’nin Netanyahu ve Selman’ın yanına çekilebileceğini belirtti.

Türkiye gibi önemli bir müttefiki karşı cepheye kaptıran ABD-İsrail ve Suudi Arabistan üçlüsü bu komploların peşindeyken, Türkiye de Atatürkçü yani Avrasyacı bir yönelimle İran-Rusya-Irak ittifakına geçti.

Şimdi esas mesele, bu keskin dönüşte yeni ortaklar arasındaki güvenin tesisi.

Son dönemde Ankara-Moskova-Tahran hattında hızlanan temaslar iyimserlik yaratıcı.

Ama unutulmamalı ki, eski müesses nizamın da çok fazla oynayacak oyunu var.

Aman dikkat!