Vatan Partisi
Önümüzde çok kritik bir seçim var. Seçimin ne getirip ne götüreceğini zaman gösterecek.
Aslında her seçim hayata ilişkin bir tercihi işaret eder. Birbirine yakın seçeneklerden bir tercih çıkarmak ne kadar zorsa birbirine benzemezler arasında seçim yapmak o denli kolaydır.
Dolayısıyla benim için bu seçim, üzerinde fazla kafa yoracağım hiçbir özellik taşımıyor.
Son dönemde yaşadıklarımız bir olguyu öne çıkardı: Milli seçenek üretmek ya da gayri milli olarak yuvarlanmaya devam etmek.
Yol ayrımındayız. Ya ülkeyi düzlüğe çıkaracak adımları atacağız ya da kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.
AKP ülkeyi felaketin eşiğine getirdi. İsmini oluşturan iki bileşenden ilki olan “adalet” ülkemizde hiç bu denli ayaklar altına alınmamıştı. Yargı hem bağımsızlığını kaybetti hem de tarafsızlığını. Suçsuzlar içeri tıkılırken suçlular dışarda geziyor. Yargı yolsuzluk yapanların yakasına yapışamıyor. İkincisi olan “kalkınma” konusuna gelince... Bütün göstergeler bir kayaya gelip dayandığını işaret ediyor. Tabi ülkenin de... Borçlanmaya ve inşaata dayalı bir ekonomi, düşen üretim, bozulan gelir dağılımı, faiz lobisinin oturduğu yerden kazandığı, emekçinin çalışarak kaybettiği bir kalkınma modeli.
Laik yapı ortadan kaldırılınca ne içeride huzur var ne de komşularla. Devlet mezhepçi bir anlayışla yönetiliyor.
Kadın-erkek eşitliği dalga geçilen bir konu halini aldı. Özgürlükler ayaklar altında. Eğitim sistemi altüst, olan kalite de kayboldu.
Ve de insanların etnik kimlikleri öylesine öne çıkarıldı ki, insan oldukları unutuldu. Bölücülük baş tacı edildi.
Ortak kimliğimiz olan Türklük sistemli olarak ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
İç huzurumuzu tahrip etti!
Bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi tahrip etti!
Cumhuriyet’i tahrip etti!
Soner Yalçın’ın ifade ettiği gibi yenisini kurma becerisine de sahip değil...
Bu yapıdan ve gidişattan kurtulmak birincil görevdir.
CHP’nin laiklik hassasiyeti, kadın-erkek eşitliği, mezhepçi yaklaşım karşıtlığı dışında AKP’den fazla bir farkı yok. Ayrıca içinde ne kadar milli duyarlılığı yüksek insan varsa tasfiye edildi. Darbeci görünmemek adına orduya yapılan kumpasa güçlü karşı tavır geliştiremedi. Cemaatçilerle iş görmekten medet umuyor.
MHP’nin duyarlılıkları CHP seviyesinin bile gerisinde. Ordusuna sahip çıkma becerisini göstermesi bir yana kumpasçılara kol kanat gerici bir tutum takınmakta sakınca görmedi. Bir tek Türk kimliğine sahip çıkıyor görüntüsü veriyor, o kadar.
HDP’nin parlatılıp ondan bir demokrasi kaldıracı yaratmak akıllara ziyan. Kendimizi kandırmayalım, onlardan Türkiye partisi olmaz. Vesayet altında yaşıyor.
Bu dört partinin ABD’nin bölgeyi ve ülkenin içini dizayn etme gayretine karşı koyma gücü ve iradesi yok. Tam tersine onun isteklerini baş tacı yapma arzusu var.
Vatan Partisi programı, kadroları ve olaylar karşısında gösterdiği dirayetli tutumuyla... Milli duruşuyla, her türden etnik ayrımcılığı reddeden tavrıyla, kadın-erkek eşitliğini kurma iradesiyle... Atatürk’te birleşmeyi vaat etmesi ve buna uygun adımlar atmasıyla... Hepimizi birleştiren Türk kimliğine sahip çıkmasıyla... Tertiplere maruz kalan orduyu gerçek anlamda sahiplenmesi ve ateş çemberinin içinde yaşarken sergilediği onurlu duruşuyla... Ermeni meselesinde devletin bile yapamadığını yapma becerisiyle... Saygın bir kapasite ve kalite sergiliyor.
Bundan dolayı oyumu Vatan Partisi’ne vermekle kalmayacak en kısa zamanda üyesi de olacağım.
Burada yanıtlanması zormuş gibi görünen bir soru karşımıza çıkıyor: Bu parti barajı aşamazsa oyumuz heba olmaz mı?
Bence olmaz. Çünkü içsel tutarlılığı yüksek, Cumhuriyetçi bir odak yaratma ihtiyacı diğer her şeyden daha önemlidir.
O halde görev bu odağı yaratmaktır. Bir kere bu konuda kararlı olunması halinde partinin baraj sorunu da hafifleyecek ve ortadan kalkabilecektir.
Unutmayalım, esas tehlike, milli bir odağın inşa edilememesinde yatmaktadır.
NOT: Kitap imzası için 18-19 Nisan Ö.S. İzmir Kitap Fuarı’nda olacağım.