Vatan Partisi’ne üye oldum, çünkü!
Cumhuriyet Halk Partisi`ne 20 yıl önce üye oldum. Atatürk`ün kurduğu CHP’nin altı oku; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini tanımlayan ve bağlı kalınması gereken temel ilkeleridir. Devrimcilik ilkesi, toplumsal gereksinimlere göre, ancak bu ilkelerin özüne bağlı kalarak, ülkede yeni atılımlar ve köklü değişimler yapmayı hedefler. Buna en güzel örnek, Devletçiliğin, ülkenin daha hızla kalkınabilmesi için, devlet yatırımlarına özel sektör girişimciliğini ekleyerek, 1928’den sonra karma ekonomiye geçilmesidir. Karşıtları tarafından sıkça eleştirilen Milliyetçilik ilkesi ise, ulusal devleti ve milleti simgeleyen, T.C. vatandaşı herkesi, vatandaşlık şemsiyesi altında “Türk gören ve Türk milletinden kabul eden”, ancak şoven ve ırkçı milliyetçiliği reddeden bir anlayıştır. Laiklik ilkesi ise, dinin, siyaset, ticari, ekonomik çıkarlar ve farklı inanç gurupları arasında istismar edilmesini önlemeyi hedef alan, son derece önemli bir ilkedir. Türkiye’de akla dayalı özgür düşüncenin, birlikteliğin ve barışın çimentosudur.
‘YENİ CHP’ GİDEREK BU İLKELERDEN UZAKLAŞIYOR
Sayın Deniz Baykal bir kumpas sonuncu CHP genel başkanlığından uzaklaştırıldı. Sonrasında yukarıdaki felsefeye bağlı kadrolar parti yönetiminden büyük ölçüde uzaklaştırıldı ve milletvekili olabilmelerinin yolu kapatıldı. Parti yeniden dizayn edildi.
“Kefere Atatürk” diyen Bekaroğlu partide ikinci adam konumuna getirildi. Bu kişi “Ulus devlet miadını doldurdu” diyerek, CHP’nin kararlılıkla savunması gereken bir ilkeye karşı tavır aldı. Ulus devlet karşıtlığı, öteden beri, PKK’nın temel görüşüdür. CHP genel başkanı yeni yardımcısı Bekaroğlu’nu uyararak, ulus devletin CHP’nin temel ilkesi olduğunu açıklayacak mı, diye özenle bekledim. Ses yok.
Başbakan AKP’nin Seçim Bildirgesini açıklarken, yeni anayasada “hiçbir etnik ve dini inanca atıfta bulunulmayacağını” deklere etti. Bu açıkça “Türk milleti” ve “Türk” isminin, PKK’nın istekleri doğrultusunda anayasadan çıkartılmasını öngören bir açıklamadır. Son derece önemli bu konuda da CHP genel başkanından nedense yine bir açıklama yapılmadı. Oysa tüm ülke anayasalarında Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya, Çin ve ABD, örneklerinde olduğu gibi, tabii ki bu ülkelerin ulus isimlerine bir çok maddede vurgu yapılır. Kendi ulusunun ismini kullanmaktan kaçınan sadece Erdoğan ve Davutoğlu’dur. Onlar konuşmalarında Türk kelimesi olmaksızın “millet”ten söz ederler.
CHP’nin bir diğer Genel Başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu “Kürt açılımı” konusunda yaptığı açıklamalarda, HDP’den farklı bir tavır sergilemiyor. Hatta CHP’nin bu partiyle koalisyon yapabileceğini bile belirtiyor.
Ermeni Soykırım iddialarına ilişkin Papa, Avrupa Parlamentosu, Putin ve Almanya Cumhurbaşkanının karar ve açıklamalarına, CHP genel başkanından tepki gelmiyor. Hatta “Adaylığımın Ermeni Soykırımının 100. Yılına denk gelmesinin simgesel önemi var” diyen Ermeni kökenli bayan Doğan, İstanbul`dan aday gösteriliyor.
Ege denizi kıyılarında Türkiye’ye ait 152 ada, adacık ve kaya Yunanistan tarafından işgal ediliyor. Konu basında yankılanıyor, Vatan Partisi Kuşadası’nda kitlesel eylem yapıyor, CHP bu ulusal konuda da suskun kalıyor.
İŞTE BU NEDENLE VATAN PARTİSİ’NDEYİM
CHP kendi ilkelerinden ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden; gün be gün uzaklaşırken, Vatan Patisi büyük bir kararlılık ve özgüvenle Mustafa Kemal Atatürk`e, onun rotasına, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve hatta CHP’nin altı okta belirtilen ilkelerine sahip çıkıyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve tüm emekçilerin haklarını inançla, ödünsüz ve özgüvenle savunuyor. İşte bu nedenle, uzun bir sorgulama sürecinden sonra, Vatan Partisi’ne üye olmaya karar verdim. Atatürk’ün; “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” tümcesi, inanıyorum ki bu doğru kararımda bana ışık tuttu.