24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vatan savunmasında kalkınmanın önemi

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Vatan savunmasında ordu ve halkın direnme gücü kadar hatta bu gücü de yarattığı için ekonomik kalkınma çok daha önemlidir. AKP döneminde ordu gücü zayıflatılmış, ordunun motivasyonu azaltılmış, kalkınma ihmal edilmiştir. Ancak tüketime dayalı bir ekonomi yaratıldığından insanların tüketim harcamalarındaki artışla kalkınma aynı görülmüş, halkın kendisi de bunda yanılarak ülkenin kalkındığı sanılmıştır. Öte yandan son terör olaylarına karşı ordunun mücadelesindeki başarısı ordunun güçlü olması gerektiğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.Ancak silah gücü ile vatanı bir yere kadar savunmak mümkündür. Ekonomik kalkınma olmadan vatanı korumak ve orduyu güçlü tutmak olanaksızdır. Bu durumda kalkınmayı ve ekonomik bağımsızlığı sağlamak hedefi önümüzdeki süreçte hepimizin ortak stratejisi olması gerekir.
KALKINMA NEDİR?Ekonomik kalkınma, bir ülkede yaşayan kişilerin geçim düzeylerinin ve üretme güçlerinin yükselmesidir. Kişi başına düşen gelirdeki artış kalkınma hızını gösterir. Kalkınma hızı milli gelirdeki artış oranından nüfustaki artış oranını çıkarttığımız zaman bulduğumuz rakamdır.Gelişmekte olan ülke olarak Türkiye’nin gelişmiş ülkelere yetişmesi çok zordur. Çünkü gelişmiş ülkelerin teknoloji üstünlükleri vardır. Ama önümüzdeki süreçteki hedefimiz gelişmiş ülkelerle aradaki farka bakmadan teknoloji yaratarak kalkınmayı sağlamak olmalıdır.
KALKINMA STRATEJİSİTürkiye sanayileşerek mi yoksa tarım ve turizm ülkesi olarak mı kalkınmalı, sorusuna vereceğimiz yanıt kalkınma stratejimizi belirleyecektir.Ülkemiz bir tarım ülkesidir. Mutlaka modern tarım ve hayvancılığı geliştirmek zorundayız. Çünkü tüketim maddelerimizin büyük bölümü tarımdan gelmektedir. Adam başına verimin artırılması ile tarımı geliştirmek kalkınmamızın temel stratejisinin birinci adımı olmalıdır.Ülkemiz turizm bakımından da çok büyük bir potansiyele sahiptir. Turizm gelirlerinin yılda 100 milyar dolara gelmesi işten bile değildir. Bu anlamda da kalkınma stratejisinde turizmin gelişmesini önemsemeliyiz.Ancak yukarıdaki soruya verilecek yanıtımız esas olarak şu olmalı: Tarım ve turizmin gelişmesine evet ama sanayileşme de olmazsa olmaz. Çünkü tarımda yaratılan ürünlerin dışarıya satılarak elde edeceğimiz gelirle sanayi ürününü sürekli almamız mümkün değildir. Buna bel bağlayamayız. Turistlerin tercihlerinin de sürekli aynı olacağını varsayamayız. Bu nedenle öncelik sırası yapmadan sanayileşmek zorundayız, demeliyiz.
SOSYAL ADALETKalkınma adaletli olmalıdır. Yani kalkınma sonucu yaratılan fayda ve nimetlerden bütün sınıfların ve katmanların eşit biçimde ve hakça yararlanması sağlanmalıdır. Pastanın büyümesi tek başına önemli değildir. Pastanın dağılımı da önemlidir.Bugüne kadar ekonomik kalkınmadan herkesin hakça pay aldığını söylemek ise mümkün değildir.
TEKNOLOJİK GELİŞMEKalkınmanın kendi kendini besleyici ve kazanımlarının kalıcı olması için teknolojide ilerlemek ve yeniliklere açık olmak gerekir. Gelişmiş ekonomilerin teknolojilerini satın alırken kendimizde teknoloji ve katma değer yaratıcı değişimi ortaya koymalıyız.
DIŞA BAĞIMLI OLMAMAKTürkiye’nin kalkınmasının önündeki en önemli engel diğer gelişmekte olan ülkeler gibi gelişmiş ülkelerin ülkemiz üzerindeki etki ve denetimleridir.Tüm ülkeler işbölümü ve uzmanlaşma gereği mal ve hizmet satın alarak birbirilerine bağımlı hale gelmişlerdir. Bu küreselleşme denen olgunun doğal sonucudur.Ancak dışa bağımlılığın en önemli biçimi cari yaşam ve üretim düzeyini sürdürebilmek için sürekli dış kaynağa ihtiyaç duymasıdır. Şu anda ülkemiz ekonomisinin finansmanını dış kaynağa sabitlemiştir. Sürekli cari açık verdiğimiz yetmiyormuş gibi dış borcumuz gayrisafi milli hasılamızın yarısını geçen tutarlarda park etmiş durumdadır.Aslında ülkeler yaşam düzeylerini ve tüketim harcamalarını dış kaynağa az ihtiyaç duyarak belirleyebilirler. Fakat Türkiye emperyalist ülkelerin ülkemiz üzerindeki emellerini gerçekleştirmek amacıyla tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmiş, bizi çok tüketen ve gereksiz bir yaşam düzeyi olan ülke durumuna sokmuştur. Bu da bizi, bu ülkelere dış kaynak yönünden bağımlı hale getirmiştir.
BU DURUMDA NE?Ordunun gücüne evet. Terörle mücadelesine evet. Halkın buna onay vermesine evet. Ama bu evetleri sürekli kılabilmek için Türkiye’nin kalkınması ve dışa bağımlı olmaktan kurtulması lazım. Aksi halde buzdolaplarına kaldırılan kabul etmediğimiz her şey ama her şey masaya yememiz için getirilecektir. Bu nedenle öncelikli gündemimiz ekonomi olmalı ve buna da odaklanmalıyız.