Vatan, yılanın başını ezdiğin yerdir!

Yılanın başı, Türk toprağı İncirlik’teki haydut yuvası NATO üssüdür. Milletimizin varlığını, vatanımızın bütünlüğünü tehdit eden bu karanlık üssün, Amerika başta olmak üzere bütün emperyalist devletlere kapatılması bugün en acil görevdir. Bıçak kemiğe dayanmıştır.

Sözüm ona güvenlik için girdiğimiz NATO’nun, Türkiye’nin güvenlik sorunu haline geldiği, Vatan Savaşı verdiğimiz şu ateşli günlerde, milletimizin her kesimi tarafından net bir şekilde görülmektedir.

Çöken Amerika kendi kendini sokan akrebe dönüşmüştür. Çünkü Atlantik denizi bitti, küresel emperyalizmin gemisi, Türkiye ve Suriye kayasına bindirdi, burada parçalanıp batacak.

“Amerika döktüğü kanda boğulacak!” sözü boşuna söylenmedi. O günler gelmiştir. Amerika öylesine çaresiz ki, açıktan açığa Türkiye’ye silah çekmeyi göze alabilmektedir. Bu davranışında en ufak bir yiğitlik, en küçük bir cesaret kırıntısı yoktur, yenilenin cüretkâr intihar hamlesi vardır.

Baş düşman gemi azıya aldı. Mazlum milletlerin baş belası ABD, bölücü terör örgütü PKK’ya ağır silahlar vermeyi yasalaştırdı. Amerika 15 Temmuz darbe girişimiyle yenemediği Türk Silahlı Kuvvetleri’ne meydan okuyor. Emperyalizm kavgaya davet etti bizi… Eyvallah! Davetleri kabulümüzdür.

Milli kuvvetlere çağrı yapıyoruz: Gelin vatanımızı, namusumuzu, ekmeğimizi, şerefimizi düşman postallarının altından birlikte kurtaralım. Vatanseverim, milliciyim, milliyetçiyim, dindarım, halkçıyım, devrimciyim, ülkücüyüm vb… diyorsan öne çık. Kopar yüreğindeki prangayı, at bir kenara siyasi görüşünü, gerçek düşmanını tanı. İhanet koalisyonu karargâhına birlikte el koyalım, eşkıyayı yaka paça dışarı atalım..

15 Temmuz NATO-FETÖ darbe girişimini kahramanca ezdik, fakat kökünün İncirlik’te olduğundan kimsenin kuşkusu yok. O kökü İncirlik’ten söküp atmanın ve NATO’dan çıkmanın zamanı geldi. Bu görev bugün en kutsal görevdir. Yapanlara onur ve kahramanlık kazandırır.

Bu vatan hepimizin ey millet, ihanete göz yumma. Ey Türkiye Büyük Millet Meclisi gücünü hatırla. Ey AKP iktidarı, aldanıp da bu fırsatı kaçırma!

Bu çağrı dağlardan dağlara,

Yollardan yarlardan aşan bu çağrı,

Fırat’ın gövdesinden kollarına,

Kutsal ağaçtan kutlu tohumuna…

Bu çağrı isyanın yatağından,

Gül donanmış tabancanın sapından,

Bu çağrı Yesevi ulularından

Bu çağrı anadan kurt doğanadır.

Senden, benden, partiden değil,

Bu çağrı doğmamış çocuktan,

Öpülmemiş ağızdan kopup gelen,

İlk Adem’den son torununa,

Dağın sarıçiğdeminden bu çağrı

Bereket getiren yağmurlara…

Bu çağrı kimsesizlerin kimsesinden

Gökyüzünün kuvvetlerinedir.

Oynasın yerinden yürek, yürekse,

Erkekse göstersin kendisini,

Kadınsa fırlasın en öne, kadınsa,

Yarım asır bekleyen hasretten

Yolunu yitirenden Hızır İlyas'a,

Fırtınaya tutulmuş gemiden bu çağrı

Kurtuluşun Çobanyıldızı’nadır.

Bu çağrı bilimsel sosyalizmden,

Varlığını armağan edene,

Asi Muhammet Mustafa’dan,

Gelin elinin kınasından

Dağın sarı zeybeğine bu çağrı,

Yataktaki ağır hastadan

Hikmet sahibi Lokman Hekim’e…

Bu çağrı bebeklerin milletinden,

Toprağın kuvvetlerinedir.

Şehidin son bakışından bu çağrı

Ordunun namus merkezine,

Yetim kalanın ba-ba deyişinden,

İçi yanmışın su isteyişinden,

Bayrak kırmızıdan gelen bu çağrı

Karanfilin yetmiş yedi rengine...

Bu çağrı damardaki kandan

Demirci ocağının koçaklarından,

Bu çağrı Mustafa Kemal’den,

Mustafa Kemal’in askerlerinedir:

Yürü üstüne hainin, bölücünün,

Vatan, yılanın başını ezdiğin yerdir!