A+
A-
Vatana adanan yaşamlar
Yayınlanma:
Bağlantıyı Kopyala
Nisan ayının başlarıydı, Bingöl kırsalından kar daha kalkmamıştı. Ama güneş çıkınca hava kardan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınıyordu. Sabah çok erken kalkmışlar ve daha gün doğmadan kahvaltılarını yapıp helikopter pistine gitmişlerdi. Operasyon yapacakları bölge Bingöl- Tunceli il sınırlarında bulunan yer yer ormanlarla kaplı vahşi bir doğa parçasıydı. Bu bölgedeki meşe ağaçları çok sıktı ve aralarından geçmek imkansız gibiydi. Bölgede ayı, geyik, yaban keçisi, yaban koyunu vb. bir çok yaban hayvanı ile karşılaşmak mümkündü. Hani “Böylesi de olamaz bu tanrının bir mucizesi” dediğimiz cinsten harika bir tabiat parçasıydı. Bu bölgede daha önce de operasyonlar yapmışlardı. Gecesi ayrı gündüzü ayrı güzeldi bölgenin. Tabii yazı da kışı da baharları da birbirinden harika görsel bir şölen sunardı görmek isteyenlere.
TAM OPERASYON ZAMANI
Operasyon bölgesine gidecek helikopterler çalışmaya başlamış, oluşan hava akımı pistin etrafında karı savurarak adeta bir tipiye neden olmuştu. Helikopterlerle operasyon bölgesinin 2 kilometre kadar doğusuna inecekler ve oradan taktik intikalle bölgeyi tarayarak operasyon bölgesine gideceklerdi. Bahar gelmişti, bu teröristlerin sığınaklarından çıkıp eylem için hazırlık yaptıkları bir dönemdi. Uzun zamandır bu bölgede olduklarına dair istihbarat alınıyordu. Karın biraz daha kalkması ve Nisan’ın ilk haftası beklenmişti operasyon için. Bu dönemde teröristler kış sığınaklarından çıkıyorlar ve hazırlık için yeni sığınaklara gidiyorlardı. Ayrıca bu mevsim kışı sığınakta geçiren teröristlerin en zayıf ve hazırlıksız yakalanacakları zamandı.
İLK ATEŞİ GÖĞÜSLEYENLER
Helikopterlerle büyük bir tepenin hemen arkasına peş peşe inmeye başladılar. Operasyona katılacak bütün grupların gelmesi bir saat kadar sürmüştü. İnme bölgesinde toparlanmayı müteakip taktik intikalle ya da yaklaşma yürüyüşüyle ilerlemeye başladılar. İki ayrı grup iki koldan ilerliyorlardı. İki kol arasında 700-800 metrelik bir mesafe vardı. Hasan, Ahmet , Yusuf ve Veli kolun önünde yer alan uçta görevliydiler. Ait oldukları timim 200-300 metre kadar önünde gidiyorlardı. Hem emniyet, hem de keşif görevleri vardı. Teröristlerin açacağı ateşi ilk yiyecek ve arkadan gelen timin tedbir almasını sağlayacak gruptu. Daha önceki operasyonlarda da bu tür görevler almışlardı. Bu konuda tecrübeliydiler ve çok da dikkatliydiler.
Operasyon yapacakları ormanlık bölgeye çok yaklaşmışlardı. Arada 600- 700 metrelik bir açık alan kalmıştı. Söz konusu alanı emniyetle geçebilmek için Hasan ve Ahmet cepheden, Yusuf ve Veli ise açıklığın kuzeyinde bulunan küçük sırta doğru ilerlediler. Yusuf ve Veli küçük sırtta mevzilenerek , Hasan ve Ahmet’in ilerlemesini koruyacakları sırada, aşağıdan makineli tüfek sesleri geldi. Silah sesi bütün vadiyi inletiyordu. Hasan ve Ahmet tam teröristlerin sığınağı üzerine gitmişlerdi ve sığınağa 50 metre kadar yaklaşmışlar ancak farkına varamamışlardı. Hasan karnına isabet eden altı mermiyle yaralanmıştı, Ahmet onu ateş hattından çekmeye çalışırken, Yusuf ve Veli de teröristleri ateş altına almıştı. Timin geri kalanı da süratle bölgeye ilerlemeye başlamıştı. Bu arada Ahmet de başına isabet eden bir kurşunla şehit olmuştu.
ŞEHİTLERİN YÜZÜNDE GÜLÜMSEME
Yusuf ve Veli arkadaşlarının yanına gitmeye ve onları bölgeden çıkarmaya karar verdiler. Bu sırada timin geri kalanı da bölgeyi yani teröristlerin etrafını çevirmeye başlamıştı. Yusuf ve Veli birbirlerini himaye ederek aşağıya indiler. Arkadaşlarının yanına geldiklerinde ikisin de şehit olduklarını gördüler. Ama yoğun ateş altındaydılar. Tim de teröristleri kuşatmak üzereydil. Tim kuşatmayı tamamlayıncaya kadar teröristlerin bölgeden kaçmamaları için çatışmaya devam ettiler. Teröristler kalabalıktılar. Ancak şehit olma pahasına onların kaçmasını önlediler. Teröristleri kuşatan tim onları imha ettikten sonra, bölgede yapılan aramada bu dört kahraman Mehmetçiğin/şehidin/arkadaşın naaşları birbirine yakın bir şekilde bulundu. İnsanlar hayret ettiler, dördünün de yüzünde gülümseme ifadesi vardı. Sanki hemen ayağa kalkacak, bir şeyler söyleyecek gibiydiler.
Hasan, Ahmet, Yusuf, Veli ve onlar gibi olup da henüz hikayelerini yazamadığım binlerce kahraman şehidimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Onların vatana adadıkları yaşamlarıyla bizim ayakta kalmamızı sağladıklarını ve onlara olan ödenemeyecek borçlarımızı her daim hatırlamalıyız.