29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vatandaş ve AKP -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Seçmen olmak bir kültür ve birikim sorunudur. Elbette bu kültürün okul ve diploma ile bir ilişkisi yoktur. Bu kültür hayat okulunda ve “emek”, “ücretli emek” sınıflarında öğrenilir. Bu kültürün hamurunda dinsel inançlar bulunmaz. Bulunmamalıdır! Sivil ve seküler (çağcıl) bir kültürdür bu. Vatandaşlık kültürüdür. Bu kültür olmadan halk ne vatandaş olur ne de seçmen.

AKP’nin on yıllık iktidarı ve yüzde 49’luk oyunu sadece bu sözünü ettiğim evrim süreci açıklayabilir. AKP, vatandaş-seçmenin değil halkın oyunu alıyor! Bu ilişkiyi televizyon ekranlarının çok bilmiş siyaset bilimcileri ile sosyologlarının dikkatine sunarım. Bu bayan ve baylara bir ip ucu vereyim: Vatandaş-seçmen dinsel saplantılar ile inançsal dürtülerin güdümü altında herhangi bir siyasal partiyle oy vermez. Onun ölçüsünü emeğin değeri ve vatandaşın sivil gereksinimleri oluşturur.

Anket aldatmacası

SONAR Araştırma Şirketi’nin “Siyasi Eğilimler ve Gündem Araştırması” başlığı altında yaptığı araştırmaya göre 26 il, 30 köyde 3 bin kişinin katılımıyla yaptığı ve “Bu Pazar günü genel seçim yapılsa hangi partiye oy verirdiniz?” sorusunu sorduğu ankete göre: AKP’nin oyları düşüşte (yüzde 47.29), CHP toparlanıyor (yüzde 25.15), MHP (yüzde 15.21) ve BDP’de (7.05) artış var; İşçi Partisi yüzde 2.00, SP yüzde 1.59 ve öteki partiler yüzde 1.71...

12 Haziran 2011 tarihinde yapılan seçimlerde yüzde 49.83 oy alan AKP’nin oyları SONAR’ın Şubat 2012’de yüzde 53.15’e çıkmıştı. Aradan geçen 6-7 aylık süreden sonra bu oran yüzde 5.86 oranında düşmüş. Şubat 2012’de yüzde 19.82 oranında desteklenen CHP son ankette yüzde 25.15 oranına ulaştığına göre yüzde 5.33 oranında artış kazanmış görünüyor.

Bunun dışında, “Sizce Türkiye başkanlık sistemine geçmeli midir?” sorusuna yüzde 52.47 “Hayır” cevabı, yüzde 26.73 “Evet” cevabı vermiş. yüzde 20.73’lük kesim görüş bildirmemiş. Görüş bildirmeyenleri ikiye bölecek olursak, başkanlık sistemini istemeyenlerin oranı yüzde 63, isteyenlerin oranı yüzde 37 olur.

Ancak bu yüzdeler arasında sadece CHP’nin yüzde 25’lik oy oranı bu partinin sadık (kemikleşmiş) oy oranını gösteriyor. AKP’nin oy oranlarının kemikleşmiş Milli Görüş çizgisinin verdiği oy oranıyla ilgisi, ilişkisi yok.

Bu nedenle AKP’nin aldığı oy oranı yüzde 20 dolaylarına inmedikçe, bu partinin düşüşlü oy kaybettiğini ileri sürmek sağlıklı bir iddia olmaz.

AKP’nin İslamcı ideolojisine inanmayanların bu partinin aldığı oy oranındaki payı yüzde 30 dolaylarında olmalı. Bunların AKP’ye oy vermeleri maddi çıkarlarıyla ve bu partinin din istismarıyla ilgili. Ancak, bu oylar, seçmenin Laik Cumhuriyet rejiminin ve kendi gündelik yaşamlarının tehdit altına girmesi durumunda geri çekilebilir.

TESEV’in şaşırtan anketi

[“Bölücü anayasasının hararetli savunucularından TESEV, bu konusunda, 29 ili kapsayan geniş bir anket yaptı. Anket sonuçları Soros güdümündeki TESEV yöneticilerini şaşkına çevirdi. TESEV’in anketinden Atatürk ve Cumhuriyete bağlılık çıktı.

TESEV uzmanlarının yorumlamakta zorlandıkları anket sonuçlarına göre, vatandaşın yüzde 82’isi Anayasa’da Atatürk İlkleriyle Atatürk Milliyetçiliği’ne yer verilmelidir, dedi.

“Atatürk İlkeleri Anayasa’da yer almalı” önermesini yüzde 8,3’lük bir kesim ne doğru ne yanlış şeklinde yanıtladı. İtiraz edenlerin oranıysa yüzde 9’da kaldı.

Yine aynı ankete göre vatandaşın yüzde 85’i resmi dil Türkçe olmalı diyor. Yüzde 15’lik bir kesimse Türkçe’nin yanı sıra başka diller de olabilir diyor.

Yurttaşın ezici çoğunluğu Anayasa’dan Türk milleti kavramının çıkarılmasına da karşi. Ankete katılanların sadece yüzde 9.1’i anayasadan Türk kimliğinin çıkarılması yönünde görüş bildirdi.

Ülke yönetiminde en büyük yetki ve güç kimde olmalı sorusuna verilen yanıtlar da hayli ilginç. Bu soruya AKP seçmeninin yüzde 44’ü en büyük yetki parlamento da olmalı şeklinde yanıtlandı, böylece AKP seçmenin neredeyse yarısının başkanlık sistemine olumsuz yaklaştığı ortaya çıktı.

Ankette Ankara’nın başkent olup olmaması da vatandaşa soruldu. Vatandaşın yüzde 69’u Ankara’nın başkentlikten çıkarılmasını yanlış buldu. Yüzde 10’luk bir kesimse bu konuda ne doğu ne yanlış yanıtını verdi. (Mehmet Kıvanç, ulusalkanal.com.tr)

Neden bu çelişki?

Şimdi yazımın başına dönün lütfen ve giriş bölümünü tekrar okuyun. TESEV’in yayınladığı saha araştırmasından çıkan sonuçlara göre AKP gibi bir partinin iktidar olmaması, iktidarda kalmaması gerekiyor. Ama iktidarda.

“Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler Araştırması” toplumun istediği anayasa ile AKP’nin dayattığı anayasa anlayışının örtüşmediğini gösteriyor.

Laiklikle ilgili sonuçlar son derece anlamlı: “Anayasada laiklik aynen kalmalıdır” diyenlerin oranı yüzde 50.6, “Anayasada laiklik kalmalıdır ancak devlet, tüm dinlere aynı mesafede olacak şekilde yeniden tanımlanmalıdır” görüşünde olanlar yüzde 40.7. Yani toplumun yüzde 91.30’u laik bir devlet ve Cumhuriyet’ten yana. Anayasadaki laiklik tanımı devletin bütün dinlere eşit mesafede olmasını engellemiyor. Engelleyen ve eşit mesafe ilkesini bozan AKP gibi partiler.

Vatandaşların yüzde 8.7’si “Laiklik anayasada hiç yer almamalıdır” görüşünde, ki bu kitle AKP’nin kemikleşmiş seçmen kitlesini oluşturmaktadır.

Bu çelişkiden önemli bir sonuç çıkıyor: AKP Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının gönlünden geçen bir siyasal parti değil. Ama bu partiyi 10 yıldır iktidarda tutuyor.

AKP, komşularıyla barış içinde yaşamak gerektiğine inanan bir Türkiye teslim aldı. On yıl sonra AKP hükümeti Irak, Suriye, İran ve İsrail ile savaşacak duruma geldi. Sadece bu nedenden dolayı iktidardan gitmesi gerekiyor. Bu ne çelişki?!