Ve titanlar yükselirken, merkezler savaşa tutuşur
Üste üste iki Barcelona ardından hemen Amsterdam seyahatleri derken koşturmacadan yazmaya fırsat bulamadım. Yazacak birden fazla konu birikti. Ama hazır şu ticaret savaşı meselesi gündemdeyden bilgimiz yettiğince, dilimiz de döndüğünce bir iki kelam edelim.
Neoliberal sistemin başarısızlığının tescillenmesi sonrası düzenin hegemonik gücü ABD yeni döneme uygun bir başkanı sahaya sürdü. Donald Trump'ın, önce Meksika'ya yönelik sert tutumu (sınıra duvar örmek), sonra tartışmalı vergi reformu (bir önceki yazımızda alıntılarla değinmiştik), ardından zaten öteden beri dile getirdiği "ticarette açık veriyoruz, şirketler ülkeye geri dönsün" söyleminin tezahürü olarak attığı çelik yumruk!
Liberaller herhalde "Neler oluyor?" diye soruyordur. Cevap verelim illüzyon devri kapandı. Gerçek dünyaya hoş geldiniz.
ANLAŞMALAR ÇÖPE GİTTİ
Trump çeliğe ilave gümrük vergisi koyup üstüne de açık açık "ticaret savaşı iyidir" deyince; Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Avrupa ülkeleri ve Çin'den tepki gecikmedi. Trump yine durmadı; DTÖ'nün "bir felaket olduğunu" söyledi. Çok değil 15 yıl önce bunu az gelişmiş veya gelişmekte olan bir ülkenin lideri söyleseydi o ülke için şüphesiz sonuçları ağır olurdu. Merkez kapitalist ülkelerin çıkarlarına hizmet etmek üzere kurulmuş IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü vb. yapılar nasıl olur da onlar için "felaket" olabilirdi. Ya Trump saçmalıyordu ya da başka bir dönemin işaret fişeği ateşleniyordu.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya ve Güney Kore'nin bugünkü konumlarına erişmelerini sağlayan Amerikan sermayesinden başkası değildi. "Her şey güzel olacak" yıllarında fırsatları iyi kullanan Çin, bugün Trump'ın korkularının da ve saygılarının da yöneldiği merkez. Trump durduk yere niye eski müttefiki Avrupa devletlerini de rahatsız edecek şekilde bir ticaret savaşı çıkışı yaptı? Bana kalırsa her şey TTIP (The Transatlantic Trade and Investment Partnership) Avrupa tarafından yokuşa sürülerek, daha başlamadan bitirilince Atlantik cephesinde derin bir yara açılmasıyla başladı. TPP'ye de (The Trans-Pacific Partnership) Trump tarafından derin bir çizik atıldı. Başkan yeni bir NAFTA (North American Free Trade Agreement) istediğini açık şekilde dile getirdi. ABD'nin Çin'i ticari anlamda kuşatma hamleleri sonuçsuz kaldı.
THE ECONOMİST'İN KAPAĞI
Dünyada bu denli dolarizasyon hakimden ABD'nin bu kadar büyük açıklar vermesi şaşılacak bir durum değil elbette. Fakat gelin konuya başka bir yerden daha bakalım. Trump'ın hamleleri hep konvansiyonel ticareti kapsıyor. Çelikti, otomotivdi vs. Oysa yeni dünyanın titanları başka bir alanda giderek daha da devleşiyor. Takip edenlerin The Economist'in 20 Ocak 2018 tarihli kapağı dikkatini çekmiştir. "The new titans" başlığının altında Google, Facebook, Amazon sıralanıyordu. Elbette diğerleri de var. Dijital dünyaya hoş geldiniz! Bu titanlar, eski dünyanın kurallarını arkadan dolanarak sosyal ve ekonomik sistemde güçlü bir nüfuza sahip oldular. Büyüyen diğerlerini satın aldılar. Dijital çağın ve ekonominin petrolü veri olduğuna göre, bu titanlar tüm veriye yani petrol kuyularına sahip oldular. Şimdi onlar işleyip elde ettikleri yapay zeka ile bir adım ileriye gidecekler. The Economist'teki makalede bu titanların ehlileştirilmesi vurgusu yapıyordu. Trump'ın vergi yasası ise bundan ziyade kazanılan paraların ülkeye getirilmesi ekseninde yoğunlaşmış görünüyor.
DİJİTAL EMPERYALİZM ÇIKIŞI
Dijital çağın titanları günden güne büyürken bunlarla rekabet edecek şirketler de yok değil. Çin ve hinterlandında Amerikan titanlarıyla boy ölçüşecek güçte teknoloji şirketleri olsa da Batı uygarlığı ve etkisi altındaki topraklarda söz sahibi değiller. Ben bu ticaret savaşı çıkışlarını o yüzden pek bir modası geçmiş buluyorum. Trump ve arkasındaki güçler nasıl bir düzen tahayyül ediyorlar henüz kestiremedim ancak geleneksel hegemonya biterken iki taraflı ve çok kutuplu bir güç savaşının dozu gittikçe yükseliyor.
Yoldaş Lenin yaşasa şu "dijital emperyalizm" meselesini nasıl yorumlardı acaba? Marksist literatüre o derece hakim olmadığımdan hadsizlik etmeyeceğim. Ama bakın internette gezinirken bulduğum New York Times'da 2015'te yayımlanmış "Welcome to the Age of Digital Imperialism" adlı makalede şöyle deniyor: "In old-fashioned 19th-century imperialism, the Christian evangelists made a pretense of traveling separately from the conquering colonial forces. But in digital imperialism, everything travels as one, in the form of the splendid technology itself: salvation and empire, missionary and magistrate, Bible and gun."
Biz bu dijital emperyalizmi en son bilişim şirketi SAP'nin İran'a mal satan bizim gibi üçüncü ülkelerin şirketlerine yönelik kararında da gördük. Siviller açısından bakınca aşağı yukarı hepimiz birer akıllı telefon sahibiyiz. Satın aldığımız cihazlarda işletim sistemi açısından ister Android, ister iOS olsun birçok uygulamayı yükeyip kullanıyoruz. Bir kısmı eğlence, bir kısmı öğrenme, bir kısmı hayatımızı kolaylaştıran vs. sanal icatlar bunlar. Hepimiz bu dijital dünyanın bir parçasıyız.
TERZİOĞLU'NDAN XI TAVRI
Yukarıda bu dünyanın titanlarından söz ettik. Geçenlerde GSMA tarafından Barcelona'da düzenlenen 2018 Dünya Mobil Kongresi'ne Turkcell'in davetlisi olarak katıldım. Orada Turkcell'in CEO'su Kaan Terzioğlu öyle bir laf etti ki (takip edenler Aydınlık sayfalarında da okudular) bu yazıya almasam olmazdı. Kongredeki toplantıda geliştirdikleri uygulamaları dünyaya ihraç etmeye başladıklarını açıklayan Terzioğlu, “Biz burada dijital emperyalizm için bulunmuyoruz. Birlikte iş yapmak ve dijital fırsatlar sunmak için bulunuyoruz” dedi. O günün akşamı yemekte bir araya geldiğimiz Terzioğlu'na "dijital emperyalizm" çıkışlarını, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in "emperyalizm değil birlikte kalkınma" prensibine benzettiğimi söyledim. Zaten Türkiye'nin arama motoru Yaani de kendi yapay zekamızı oluşturmak için geçen yıl sonunda kullanıma sunuldu. Bu arada; malum titanlardan biri ülkemizde ofis açacak. Belli konularda işbirliği için Turkcell'in de kapısını çalmışlar ama bizimkiler kendi koşullarını öne sürüp direttiğinden müzakereler sürüyormuş. Öte yandan GSMA Dünya Mobil Kongresi'ne katılan birinin dikkatini çekmemesi mümkün değil; Çinli teknoloji devi Huawei Avrupa'nın göbeğindeki kongreyi adeta istila etmişti.
Konumuza dönersek internetin hayatımıza girmesiyle dünya artık eski dünya olmaktan çıktı. Şimdi dijital çağın başlarındayız. Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı'nın deyişiyle "Daha yeni başlıyor." Yapay zeka tabanlı teknolojiler üretimden, küresel ticarete, eğlenceden, sosyal yaşama kadar eski olan ne varsa daha hızlı bir şekilde dönüştürecek. Su yolunu bulmuşken; Trump ve avanesinin bu ticaret savaşı çıkışının, dikkatleri başka yerlere çekmek üzere birilerinin cambaza bak oyunundan ibaret olduğunu düşüncesindeyim. Alın size bir komplo teorisi daha.