Veli Küçük’e dair -(TAMAMI)

Veli Küçük hakkında bir gün yazı yazmak zorunda kalacağım, aklıma bile gelmezdi. Adı geçen kişiyi adam yerine koymadığım için değil, ilgi alanımın dışında kaldığı için. Ne oldu da ilgi alanıma girdi? Bu mayınlı araziye girmeyi neden göze aldım? Şundan:

***

Davanın açılmasından bu yana, mahkeme kararı açıklanıncaya kadar, “dava”nın “kara koyun”u, “vur abalıyası” idi. Davanın lehinde ya da aleyhinde olanlar, falanca gazeteci ile filanca profesör ile Veli Küçük’ün aynı kefeye konulamayacağını söylüyorlardı. Akan sular duruyordu.

Kimdir bu Veli Küçük? Vikipedi’de yazılanları aynen aktarıyorum: [Veli Küçük (d. 9 Mayıs 1944, Türkmen köyü, Gölpazarı, Bilecik) emekli Jandarma Tuğgenerali. Edirne, Van, Eskişehir, Ağrı, Kocaeli ve Hatay İl Jandarma Alay Komutanlıkları görevlerinde bulundu. 1996’da generalliğe terfi etti. General olarak Karadeniz’de Giresun’da konuşlandırılan Giresun Bölge Komutanlığı’nın kuruluşunu tamamlayarak iki yıl Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevinde bulundu. Çanakkale Tugay Komutanlığı görevinde iken, tugayı Bilecik iline naklettirdi. Bilecik’ten 2000 yılında tuğgeneral rütbesindeyken emekli oldu.

Adı ilk kez Susurluk davası ile gündeme gelen Küçük, Abdullah Çatlı’nın ölmeden önce telefonla görüştüğü son kişiydi. TBMM Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Genelkurmay Başkanlığı’nın Veli Küçük’ün komisyona ifade vermesine gerek olmadığı yönünde karar aldığını ve bundan dolayı komisyona çağrılmadığını söylemiştir. Bu dönemde davanın kilit isimlerinden Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kullandığı cep telefonunun Küçük’ün üzerine kayıtlı olduğu saptanmıştı.

Adı Ermenistan’a yönelik kontrgerilla örgütlenmesine de karışmıştır. Kızılelma koalisyonunun mimarlarındandır. Hrant Dink’in 301’den yargılanmasında başrolü oynayan Kemal Kerinçsiz ile birçok defa görüntülenen Küçük, Dink’in avukatı Erdal Doğan’ın iddialarına göre Dink’i telefonla tehdit etmişti. Üzeyir Garih cinayetinde de kendisine bağlı askeri personelin dahil olduğu iddiaları vardır. Finansbank’ın da dahil olduğu Fiba Holding’e bağlı Endi market firmasında yönetim kurulu üyeliği yapan Veli Küçük’ün, Finansbank’ın Yunan Kilisesi’nin Bankası’na satışı konusunda Hüsnü Özyeğin’e yardımcı olduğu da iddia edilmektedir.

Veli Küçük son olarak 22 Ocak 2008 günü sabaha karşı 3 sularında Ergenekon örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alındı ve 26 Ocak’ta “halkı isyana tahrik” suçundan tutuklanarak cezaevine kondu. Ergenekon davasında silahlı terör örgütü kurma, yönetme, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik, zorla hükümeti ıskata teşebbüs, kasten öldürmeye azmettirme, korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atmaya azmettirmek, mala zarar vermeye ve ruhsatsız patlayıcı bulundurmaya azmettirme suçlarından yargılanmaktadır. Hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 239 yıldan 524 yıla kadar hapis isteniyor. 5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.]

***

Hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 239 yıldan 524 yıla kadar hapis isteniyor. Bu adam sıradan bir “kara koyun” ya da “vur abalıya” olamaz, olmamalı.

Davanın adil değil de madil görüldüğü bu yazıda hiç ilgilendirmiyor beni.

Bu üstünkörü yaşamöyküsü bile, Veli Küçük’ün çok özel bir adam olduğunu düşündürüyor bana. Bana, Reagan’ın ABD başkanı olduğu sırada ortaya çıkan Yarbay Oliver North skandalını hatırlatıyor. Yarbay North, o dönemde Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi ve büyük bir olasılıkla CIA ajanı idi. Humeyni rejimi döneminde, ilişkiler düşmanca iken, İran’a gizlice silah satışı operasyonunu yönettiği, buradan gelen parayı Nikaragua ve El Salvador’daki iç savaş “Kontralar”ına aktardığı öne sürülerek yargılandı.

Adam bu işleri yaparken ABD’nin en yetkili kuruluşlarından Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi. Adalet Bakanı Edwin Mees’le yakın ilişkisi var. Olan-bitenden Reagan’ın habersiz olması mümkün mü? Adam İsrail gizli servisiyle görüşüyor falan...

Olay ortaya çıkınca arenada aslanların ağzına atıldı. Sanırım gıkı çıkmadı. Bu adamlar böyledir. CIA filmlerini hatırlayınız.

***

Faili meçhul cinayetlerin, asit kuyularının ve her türlü melanetin faturası Veli Küçük’e gönderiliyor.

Veli Küçük’ün muazzaf subay iken yaptığı görevlerde suç işleyip işlemediğini dönemin hükümetleri bilmiyor muydu; Başbakanları, İçişleri Bakanları, Genel Kurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı bilmiyor muydu? Görev yaparken suç işlediyse neden yakasına yapışılmadı, neden Ergenekon’a kadar beklendi?

Veli Küçük, görevini yaparken, meşruiyet ve yasallık sınırları içinde kaldı mı, kalmadı mı? Bunu dönemin yetkilileri ve kurumları bilir. En başta MİT bilir.

Yaşamöyküsünü bir kez daha okuyun. Bu adam sıradan bir general değil, bir dokunulmaz. Dokunulmazlığı nereden geliyor? Bu, sıradan bir generalin dokunulmazlığı değil!

***

Derin devlet, Gladyo, kontrgerilla diyorsunuz. Alın size Veli Küçük.

Veli Küçük Türkiye’nin “Oliver North”u! Ergenekon düzmecesi ortaya çıktığı zaman kimi kalçın ağızlılar ülkenin barsaklarını temizlemeye başladığını söylemişlerdi. Ne iğrenç metafor! Barsak temizlemek ne kelime, memleket kabız oldu!

Veli Küçük sıradan bir adam değil. “Derin Devlet” diyorsunuz, alın size derin devlet.

Medyanın zehir hafiyeleri, ücretli yazmanları, her şeyi konuşuyorlar, ama Veli Küçük’ü asla. Sanki hiç yargılanmamış gibi!