02 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vur abalıya -(TAMAMI)

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

CHP’yi haklı haksız eleştirmek son yılların modası.

Parti Yönetimini eleştirmek başka şeydir, CHP’nin kurumsal kimliğine yönelik eleştiriler başkadır.

Bu yazıda yönetime değil, CHP’nin kurumsal kimliğine yönelik eleştirilere cevap verilmeye çalışılacaktır.

CHP özgürlükçü olmamakla suçlanmaktadır.

CHP özgürlükçüdür. CHP, bireyin özgürlük alanını, çağdaş ve evrensel ölçülerde genişletilmesini savunur.

CHP’nin özgürlük anlayışı ve amacı: Bireyi özgürleştirmek, bireyin kendisini geliştirmesinin önündeki ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel engelleri kaldırmak; bireyin özgürlüklerini

bilinçli olarak kullanmasını sağlamaktır.

Bunu söyleyen bir partinin özgürlükçü olmaması düşünülebilir mi?

CHP’nin samimi olarak “Barışı” savunmadığı eleştirisi yapılmaktadır.

Tabii bu barıştan neyi anladığınıza göre de değişir.

“Barış” dediğiniz zaman o bölgede ve Türkiye’nin her tarafına yayılmış ayrılıkçı olmayan “Kürt” kökenli vatandaşlarımızı ötekileştirirsiniz.

“Barış” çatışan iki devlet arasında yapılır. Türkiye terör örgütüyle mücadele ediyor, her hangi bir devletle çatışmıyor.

“Barış”, bölücülerin her istediğine “Evet” demek olarak anlaşılıyorsa, CHP buna elbette “Evet” demeyecektir. Terör örgütü önünde diz çökmek “Barış” ise, CHP bu “Barış”ı kabullenmeyecektir.

Eğer “Barış” İnsanların anadilini kullanması önündeki engellerse, bu konuda şimdi bölücülüğün bayraktarlığını yapanlar, ağızlarına alamadıkları dönemde, CHP anadil yasağının kalkması için kanun teklifi vermiştir.

Eğer barış “Sözde Kürt Sorunu”nun çözümü bağlamında söyleniyorsa, CHP bu sorunun çözümü için sosyal, ekonomik ve kültürel olarak nelerin yapılması gerektiğini ortaya koyan dört raporun sahibidir.

Unutulmaması gereken nokta, her “Barış” gerçek bir “Barış” değildir.

CHP, devletin terör örgütü karşısında diz çöktüğü bir uzlaşmayı “Barış” olarak kabul etmez.

CHP ve inanç özgürlüğü

CHP “Düşünce ve İnanç Özgürlüğünü” savunmamakla suçlanıyor.

Bu, acımasız ve haksız bir eleştiridir.

Bu ülkeye demokrasiyi getiren bir parti nasıl olur da düşünce özgürlüğüne karşı olur? Düşünce özgürlüğü demokrasinin temelidir.

İnanç özgürlüğü gerçek anlamda sadece CHP tarafından savunulmaktadır.

CHP, dinin siyasi amaç uğruna istismarına karşıdır.

Herkesin ibadetini, dininin veya inancının gereğini özgürce yapma, öğrenme ve geliştirme hakkını CHP savunuyor.

Dinin siyasallaştırılması da, siyasetin dinselleştirilmesi de CHP tarafından kabul edilemez.

Din ve vicdan özgürlüğünü bundan daha iyi savunan bir anlayış olabilir mi?

Çıkartılan yasalara “Dinin referans” gösterilmesi mi inanç özgürlüğüdür?

Her şeyin değiştiği ama CHP’nin de bunu fark edemediği ileri sürülüyor.

CHP değişimlerin, ilericiliğin partisidir. Zira Atatürkçü’dür.

Atatürk devrimciliği, zamanı geçmiş, uygulanabilirliği kalmamış kurumları kaldırmak, değişen koşullara göre toplumun değişmesini ve siyasetin onlara uyum sağlamasını öngörmektir.

Atatürk devrimciliği, çağdaş düşüncelere açılarak yenilikleri kavrayıp benimsemek; bunu süreklilik içinde bir yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmektir.

CHP, kanun devletinden, hukuk devletine ve buradan insan haklarına geçişi sağlayan partidir.

Yani çağdaşlaşmanın adıdır.

Özü itibariyle gençliğin enerjisini ve dinamizmini değişimin itici gücüne dönüştürmek,

gençliğin değişim ve yenilik vizyonunu topluma aşılamaktır.

CHP gerçekleştirdiği tüm devrimleri gençliğine emanet etmiş tek partidir.

Gezi Parkı’ndaki gençlik, Atatürk’ün Bursa konuşmasında tarif ettiği gençliktir. Onları en iyi biz gerçek CHPliler anlarız.

CHP değişmeli, ezberini bozmalıdır diyorlar.

CHP’nin temel felsefesine bağlı kalarak, değiştiği ezber bozduğu gün gibi aşikârdır.

1994’te CHP Kurultayınca kabul edilen, “Yeni Hedefler Yeni Türkiye” programımızda yer alan birçok konu 14 yıllık süre içinde değişik hükümetler tarafından hayata geçirilmiştir. Bu, CHP’nin ileri görüşlülüğünün kanıtıdır.

Ancak geçen zaman içinde ülkemiz ve dünyadaki değişiklikler 2008’de parti programının yenilenmesi gereğini ortaya çıkartmış ve yapılmıştır.

Arşiv AKP’nin elinde

CHP’nin “Dersim Olayları” ile ilgili bir şeyler söylemesi isteniyor. Bu taleple aslında CHP’den Atatürk’ü inkâr etmesi isteniyor. CHP’nin hiçbir yönetimi bunu yapamaz ve yapmayacaktır.

Devletin bütün arşivi AKP iktidarının elindedir. İlim adamlarına, tarihçilere, araştırmacılara açsınlar herkes incelesin.

Tarihe mal olmuş olayları, yaşandığı dönemin şartları içinde tartışılması gerekir.

Ama bir gerçeği de gözden kaçırmayın.

Dersim harekâtı, genç Cumhuriyetin kendini koruma refleksidir. Elbette tartışmak gerekir.