Wall Street-Main Street’e rant ekonomisi-üretim ekonomisine karşı!
ABD’de yapılan Başkanlık seçimlerini kazanan Biden’e “hoş geldiniz” diyerek, piyasalara “coşku” pompalayan küreselci-neo liberal sermaye kesimleri, ABD DowJones endeksinin 30.000’i aşarak, 2020 yılının en yüksek seviyesine çıkmasını, WTI petrol endeksinin de yüzde 10 artmasını sağladılar geçen hafta.
Orta yerde ne yeni yatırım, ne yeterli talep, ne yaratılan istihdam veya yüksek büyüme göstergeleri olmadığı halde, tamamıyla spekülatif ve psikolojik bir piyasa yükselmesiyle selamladılar, korumacı Trump’a karşı Küreselci Biden’ı.
Bu uluslararası gelişmeyle neredeyse eş zamanlı olarak, Türk ekonomisini perişan eden damat Bakan’ın beklenmeyen (bize göre çok gecikmiş) istifası geldi.
Merkez Bankası Başkanlığına, bankacılık ve finans konusunda uzmanlığı ve kariyeri olmayan bir eski AKP Milletvekilinin atanmasını yine bir maden mühendisi olan yeni Hazine ve Maliye Bakanının atanması izledi.
Malum piyasalar, bu durumu yine-yeniden “coşkuyla” karşıladılar. Durup dururken borsa, doğru dürüst, üretimi, karlılığı ve yatırımları dahi görülmeyen firmaların hisseleri de dahil olmak üzere, yine “rekor” düzeyde yükseldi. Tam anlamıyla bir borsaya hücum furyası yaşandı.
ABD piyasalarında, yaşananlarla, Türkiye’de yaşananlar arasında birebir bir bağlantı olmasa bile, aynı manipülatif ve psikolojik küreselci operasyonun parçaları olarak görmek lazım belki de bu gelişmeleri.
Üretimden kopuk, finansal cambazlıklarla, borsa spekülasyonlarıyla, kısa vadeli çıkarlar ve rant için gözünü karartmaktan çekinmeyen piyasalara, ihtiyatla yaklaşmak lazım. Yani hep yazıp-konuştuğumuz üzere ne kapalı-devletçi bir ekonomi ne de piyasa tapınıcılığı.
Aynı tartışmalar ve çekişmeler ABD’de yaşanıyor. Wall Street ile (borsa ve piyasalarla), Main Street (ana cadde) yani sokaktaki adam, KOBİ’ler, şahıs işletmeleri ve üretim arasındaki uçurum giderek derinleşiyor.
Kriz kâhini olarak da tanınan, ünlü ekonomist N. Roubini, bu durumu “…likidite ve gerçekçilik olmayan bir coşkuyla körüklenen yüksek piyasa değerleri, temel ekonomik gerçeklikleri yansıtmıyor. Er ya da geç bir piyasa düzeltmesi kaçınılmaz…” diyor.
Türkiye’de de hiçbir ekonomik temel değişikliğe veya somut gerçekliğe dayanmayan bugünkü piyasa coşkusu ve kur spekülasyonunun psikolojik ve manipülatif olmasının ötesinde, bugünkü somut veri ve koşullarda hiçbir mantığı ve manası yoktur.
Hala devekuşu gibi başımızı kuma gömerek, ekonominin gerçeklerinden ve kalıcı çözümlerinden kaçarsak, istikrarı, sağlıklı bir büyümeyi ve istihdam artışını yine sağlayamayız.
Temel bir zihniyet ve politika (paradigma) değişikliği gerekiyor çünkü.
Böyle Bakan değişti, her şey güllük gülistanlık olacak beklentisinin eninde sonunda yine hayal kırıklığı yaratacağı, açık bir gerçek çünkü.
Ranta ve manipülasyona dayalı bir kumarhane kapitalizmi anlayışı ile gidilebilecek bir yer yok esasında.
İthalat yerine - imalatı, borçlanma yerine tasarrufu, tüketim yerine üretimi esas alan karma ekonomik politikaları hayata geçiremediğimiz sürece, böyle “borsa coştu, döviz düştü” manipülasyonuyla avunmaya ve her defasında duvara toslamaya devam ederiz ne yazık ki…