22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Washington Netleşiyor: Rusya, Çin ve Afrin!

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

"Teröristlere karşı kampanya sürdürmeye devam edeceğiz, ancak ABD ulusal güvenliğinin ana odak noktası artık terörizm değil, büyük güçler rekabetidir. "

ABD Savunma Bakanı Mattis yaptı bu resmi açıklamayı geçen hafta. Ama zaten pratikte yıllardır güçler rekabetiydi! O halde bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü! Mattis`in eline neoconların tutuşturduğu yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi raporu ve dünyaya yaptığı açıklamadan başka bazı örnekler:

"Çin ve Rusya gibi farklı ve kendi otoriter modellerine uygun bir dünya yaratmaya çalışan revizyonist güçlerle karşı karşıyayız."

"ABD Müşterek Kuvvetleri, şu üç ana bölgede saldırganlığı engellemek için yarışacaktır: Hint Pasifiği, Avrupa ve Orta Doğu."

"Rakip Rusya, NATO`yu parçalamak ve Avrupa ve Orta Doğu`daki ekonomik ve güvenlikle ilgili yapıları kendi lehine değiştirmek için, çevresindeki uluslar üzerinde, hükümet, ekonomik ve diplomatik kararlar açısından veto gücüne erişmeye çalışıyor."

"Daha öldürücü bir güç inşa edeceğiz ... Diğer uluslarla yeni ortaklıklar kurarken geleneksel ittifakları güçlendireceğiz."

"Savunma Bakanlığı, nükleer komuta, kontrol ve iletişim ve destek altyapısından oluşan nükleer üçlüyü modernize edecektir....Yatırımlar füze savunmalarına ve onların yıkıcı yeteneklerine odaklanacaktır.."

Özetle yeni Washington stratejisi, `terörizm` yerine Rusya ve Çin`i baş hedef almayı, askeri bütçeyi arttırmayı ( bu yıl 562 milyar dolar, yani Çin`in 2,5 , Rusya`nın 9, Fransa`nın 11 katı) , nükleer silahlara yoğunlaşmayı, Hint Pasifiği, Orta Doğu ve Avrupa`da rekabeti derinleştirmeyi, NATO`ya ve küresel cephe politikasına özel önem vermeyi içeriyor.

Mattis : `ABD ordusu artık, bölgelerdeki operasyonlarını serbestçe istediği gibi yapabileceği varsayımından hareket edemez! Zaten Suriye`de de yaşanan budur.

Resmileşen bu yeni güvenlik stratejisinde değişen ne?

1989`da turuncu devrimlerle duvarın yıkılması ve Varşova paktının dağılmasından sonra, Gorbaçov ve Yeltsin`in teslimiyet dönemlerinde NATO resmi stratejisini değiştirmişti. II. Dünya Savaşı`ndan beri Sovyetler Birliği baş hedef iken, artık `İslam terörizmi` baş hedef seçiliyordu. Asıl anlamı şuydu: "Orta Doğu ve Kuzey Afrika`yı sömürgeleştirecek ve bir Amerikan yüzyılı kuracağız. " Çünkü Sovyetler Birliği dağılmış, ABD`ye tamamen teslim olmuştu ve Çin ise bugünkü gücünün dörtte birine bile zaten sahip değildi, yani ABD için ciddi bir tehlike oluşturmuyorlardı. Putin iktidara gelene kadar ( özellikle Ukrayna darbesi sonrası) Orta Doğu ve Kuzey Afrika`da istedikleri gibi at oynatıp, `baharlar` uydurup kan döktüler.

Şimdi ise karşılarına güçlü bir Asya ve Avrasya çıktı, bir yandan ekonomik krizden krize sürüklenirken, diğer yandan askeri yenilgiler ve cephelerinin dağılması acı gerçeğiyle karşı karşıya kaldılar, Amerikan Yüzyılı rüyaları Amerikan kabusuna dönüştü. Geri vitese basıyor, SSCB dönemi benzeri politikalara dönüyor ve rövanş istiyorlar! Rusya ve Çin baş düşman!

Bu `geri vites`, bu değişim en önce şunu getirecek: Trump yönetimi çılgınca silahlanmaya yönelecek, geçen yıl bu kesinleşti zaten: F-35`ler ve nükleer modernizasyon. Eski politikada ise silahlanma ve ordu, Orta Doğu`daki bölgesel savaşlara ayarlı yapılandırılıyordu. Bu değişecek. Olası bir Ücüncü Dünya Savaşı`na ayarlı olarak yapılandırılacak.

İkincisi ise Rusya`nın Orta Doğu ve Doğu Avrupa`dan, Çin`in ise Hint Pasifiği`nden askeri-ekonomik kuşatılmasına müthiş yatırım yapılacak. Washington Rusya ve Çin`e karşı her alanda sertleşecek. Sertleşecek derken tabii ki başarılı olacaklarını kastetmiyoruz, niyetlerini kastediyoruz. Başarı şansları zayıf, ama yeni sorun ve gerilimler yaratma imkanları büyüktür.

Üçüncüsü küresel cephe politikalarını yenileyecek, vurgulayacaklar. Trump`ın ilk yılının 20 Ocak`ta dolması vesilesiyle Amerikan medyasında geniş değerlendirmeler yer aldı. Bu değerlendirmelerden en çok dikkatimi çeken şu oldu : ` Ülkemiz başka hiçbir başkan döneminde bu kadar kısa sürede, bu kadar çok müttefik kaybetmemişti. Geçen yıl dış politikada tam bir belirsizlik ve kafa karışıklığı dönemi yaşadık, tüm dünyanın güvenini sarstık.`

Açılan bu yarayı şimdi, önce Avrupa ve NATO`dan başlayarak tedavi etmeye çalışacaklar. İki ay önceki bir yazımda, Avrupa`yı yeniden kazanmaya en büyük önceliği vereceklerini belirtmiştim. Mattis buna şimdi NATO`yu da ekliyor! İktidara geldiğinde NATO`yu ciddiye almayan Trump nereye kayboldu peki?

Alıp başını giden AB lideri Almanya ile Türkiye arasında bir bahar filizlenmeye başlarken, dün İsviçre`de toplanmaya başlayan DAVOS ( Dünya Ekonomik Forumu) zirvesinde, Merkel ve Macron`un elele vererek Trump`ı her konuda köşeye sıkıştırmaları bekleniyor. ( Not: Dünya Ekonomik Forumu 2018`de dünya ekonomik büyümesinin yüzde 3,7 olacağını, Çin, Hindistan, Japonya ve Almanya`nın da bu büyümenin motorunu oluşturacağını ileri sürdü). Çin, Davos`ta Almanya`yı desteklerken, Davos sonrası ABD-AB ilişkilerinin daha da soğuyacağını düşünüyor.

Avrupa`yı yeniden kazanabilmek için Rusya`yı kullanmanın ve Mercedes vs konularında taviz vermenin yanısıra, `kararları ortak alıyoruz` görüntüsü yaratacaklar. Bu nedenle Brüksel`e özel bir delegasyon gönderiyorlar ve göya İran`la anlaşmanın iptali ve yeniden ambargo konulması için AB`yi ikna edecekler! Olmayacak duaya amin diyorlar!

Dördüncüsü , Astana`ya nifak tohumları saçmayı, öncelikle İran`a, arkasından da Türkiye`ye pençelerini geçirmeyi planlıyorlar. Hem Brüksel`i iknaya çalışarak, hem de Arap NATO`su ve Suriye`deki Kürt kartı üzerinden İran`a saldırıya geçecekler. Dün ABD Başkan yardımcısı Pence, Kudüs`te İsrail devlet başkanıyla görüşmesi sırasında, İran`a ambargonun kaldırılması anlaşmasından çekilmeye hazırlandıklarını açıkladı.

Ancak Türk ordusunun haklı ve başarılı Afrin operasyonu Washington`un işini oldukça zorlaştırıyor. Putin`in Avrupa`yı kazanma politikası bakımından büyük önem verdiği Cenevre`yi baltalamak ve Suriye`de çözümü önlemek için ise ellerinden geleni zaten yapmaya başladılar bile. Tillerson dün Paris`te, Suriye`nin Doğu Ghouta`sında Esad`ın Rusya desteğiyle kimyasal silah kullandığı saçmalığını tekrar başlattı! Bu yeni gelişmeler üzerine Rusya Lazkiye`ye son model S-400`ler göndererek Suriye`nin hava savunma gücünü takviye etti. Trump yönetiminin geçen ekim-kasım ayları sırasındaki uzlaşmacı Cenevre ve Suriye politikası şimdi artık tamamiyle değişmiş ve neoconlaşmıştır.

Yeni güvenlik stratejisinin zamanlaması?

Kuşkusuz güvenlik stratejisindeki restorasyonun temel nedeni ABD`nin; küresel kamplaşmada, Avrupa`da ve Orta Doğu`da geçen yıl ardı ardına aldığı yenilgilerden dolayı alarma geçmesidir.

Öte yandan hem Trump`ın kendi partisine hem de demokrat partiye yuvalanmış neoconlar, `Rusya`nın adamı` suçlamasıyla ve illegal Latin göçmenlerin çocuklarını (700 bin) bahane ederek hükümet bütçesini kitleme (Shutdown) tehdidiyle Trump yönetimini köşeye sıkıştırdılar. Trump hükümeti bu yeni ulusal güvenlik stratejisiyle Rusya`nın adamı olmadığı, tersine Rusya`nın baş düşmanı olduğu mesajını vererek saldırıyı berteraf etmeyi de amaçlıyor. Ayrıca Milli Güvenliğin zarar göreceği iddiasıyla bütçe kilitlenmesini önlemeye çalışıyor. Mattis konuşmasında bunu açıkça söyledi.

Zamanlama ayni zamanda Türkiye`nin Afrin operasyonuyla ayni günlere denk düştü. Rusya, İran, Türkiye ve Suriye perde arkasında birbirlerine bazı güvenceler vererek, Afrin konusunda, mükemmel olmasa da sınırlı bir ortaklığa girdiler. Bu da ABD`yi alarma geçirdi.

Trump`ın Kudüs gafı sonucu Avrupa`nın İslam dünyasının yanında yer alması, AB gemisinin başka limanlara yönelmesi, Çin`in İpek Yolu çerçevesinde Hindiçini ve Pakistan`da hızla mesafe katetmesi, geçen yıl donanmasını genişletip modernize etmesi ve son model J-20 jetlerini üretmesi de Washington`u alarma geçiren faktörlerdi. Afrin operasyonu başlarken Çin delegasyonu, Suriye`nin alt yapısını yeniden inşa etmeyi görüşmek için Şam`da bulunuyordu.

Ve tarihin cilvesine bakınız: NATO lideri, Rusya`yı baş düşman ilan ederken, ayni gün NATO`nun eski ve en önemli ülkesi Türkiye`nin cumhurbaşkanı ` Dostumuz Rusya` diyordu!

Rusya ve Çin nasıl karşıladı?

Moskova`nın ilk açıklaması `Bizim için sürpriz olmadı` biçiminde oldu: ` 19 Ocak 2018 tarihe ABD`nin yeni bir Soğuk Savaş ilanı olarak geçecektir.`. Rus Dış işleri Bakanı Lavrov, Trump hükümetini şiddetle kınarken "her şeye rağmen yine de Washington`la dialoğu sürdürmeye" çalışacaklarını sözlerine ekledi. Ancak pratikte bundan sonra Putin`in Trump hükümetine karşı tavrı geçen yılki gibi `dialog ve taviz` olmayacak, sertleşecektir. Zaten Lavrov`un Afrin operasyonu başlarken, ABD`ye karşı yaptığı beklenmedik sert çıkış, Washington`un ayni günlerde açıkladığı yeni güvenlik stratejisine tepkidir. ABD`yi Kuzey Suriye`de işgalci bir güç olarak niteleyen Lavrov, Washington`un IŞİD bahanesiyle yerleşmeyi planladığını, Suriye`nin bütünlüğüne kastettiğini söyledi ve şöyle devam etti: " Bunu dikkate almalı ve Suriye egemenliğinin tahribine izin vermeyecek çözümler aramalıyız. "

Son açıklaması ise daha da sert ve bir ilkti: " Washington Kürtler arasındaki ayrılıkçı eğilimleri aktif bir şekilde kışkırtmıştır ve kışkırtmaya da devam etmektedir."

Çin Moskova`nın tepkisini paylaştı: `Soğuk savaş ilanı. Kasıtlı olarak Çin`in diplomasi ve savunmasını hedef alıyor` ! Çin hükümet çevrelerinden gelen açıklamalarda, "Neocon derin devletin Trump`ı hakimiyeti altına almakta olduğu " vurgulanırken, 2017 ABD-in ilişkilerinin beklenilenden daha iyi geçtiği kaydedilerek şu tahlil yapılıyor: " Bu Çin`in Trump ile ilişkileri istikrarlı kılabilmek için ticaret ve Kuzey Kore konularından taviz vermesinden kaynaklandı. Trump`ın Pekin gezisinde ABD`yle yaptığımız 256 milyar dolarlık ticaret anlaşması buna örnektir. Ama artık tavizin sınırına geldik, 2018`de daha da verebileceğimiz bir taviz payı bırakmadılar. 2018`de Kuzey Kore ve ticaret konularında baskı yapmayı sürdürürlerse, ki öyle görünüyor, açık çatışmalar başlayacaktır. 2018`de ABD`nin Çin politikasında genel eğilimin sertleşme olacağını tahmin ediyoruz. Zaten ABD derin devletinin son yıllarda daha da kötüleşen geleneksel politikası bu. Diplomasi alanı daralacak."

Geçen hafta Amerikan füze destroyeri Hopper Güney Çin Denizi`nde, Çin, Vietnam ve Endonezya arasında tartışmalı olan bölgeye girmiş, Çin tarafından şiddetle protesto edilmişti. Bu bölge ve adalar üzerinde bir süre önce üç ülke arasında uzlaşmaya dayalı bir anlaşma yapılmıştı. Destroyerin sokulmasını Çin, Washington`un üç ülkeyi birbirine düşürme provokasyonu olarak görüyor. Mattis`in dün başlayan Vietnam ve Endonezya gezisini de destroyer provokasyonunun devamı olarak niteliyor:

"Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi kapsamında Mattis`in Hint Pasifiğine yaptığı bu ilk gezi, Vietnam ve Endonezya`nın çıkar ve beklentilerine hiç önem vermeden, onları Çin`e karşı yönlendirmeyi amaç ediniyor. Eğer Washington `büyük güç rekabetini` Çin ile yoğunlaştırmak istiyorsa, Güney Çin Denizi buna en uygun yerlerden birisidir. Karasuları anlaşmazlıklarını Çin`i sınamak için kullanabilirler.

Fakat Amerikalılar bu sulardaki ABD rolü konusunda kendilerinden emin olmasınlar ve ABD politikasının arkasında kaç ASEAN ülkesinin yer alacağı konusunda fazla hayale kapılmasınlar. "

Suriye ve Afrin

"Suriye artık Trump’ın savaşı"! Neocon New York Times geçen hafta başyazısında neden bu başlığı attı? Ekim-Kasım aylarına kadar Trump`ın Suriye politikası farklıydı da ondan. Şimdi neoconlaşmıştır ve New York Times ironik bir başlıkla bunu kutlamaktadır!

Trump Asya gezisi sonrası ve Vietnam`da ASEAN ülkeleri zirvesine katıldıktan ve Putin`le görüştükten sonra, IŞİD`ın yenildiğini, ESAD`lı bir geçiş için Cenevre`de anlaşmayı desteklediğini açıklamıştı. Hatta Tillerson birliklerini dahi Suriye`den çekebileceklerini ilan etmişti. PYD`yi silahlandırmayı `ayarlama` tartışmaları o günlerde başlamıştı. O günlerdeki yazımda, Suriye`deki yenilgileri ve Washington`daki iç iktidar çatışması nedeniyle Trump`un uzlaşabileceğini kaydetmiş, ama Kürt meselesini bunlardan ayrı tutmuştum. Çünkü Kürt / PYD/PKK kartı taktik değil uzun vadeli stratejik bir meseleydi, bir savaş halinde Rusya`ya karşı siper yapmak ve Çin`in Ipek Yolu`nu kesmek amacıyla hazırlanıyordu. Kısa vadede ise Avrasya cephesinin temel ülkeleri olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye`yi parçalama ya da en azından baskı yapma aracı. Bu nedenlerle kendileri çekilse bile arkalarında çok daha güçlü bir PYD ordusu kurmaya kalkışacaklarını yazmıştım. Bunu ise Arap NATO`suna endeksleyerek Astana ittifakına ve İran`a karşı kullanmayı amaçlıyorlardı.

Mattis yeni Ulusal Güvenlik Stratejilerini açıklamaya hazırlanırken, Dış İşleri Bakanı Tillerson da Bush`un sekreteri Condoleeza Rice`ın bir toplantısında, Suriye`ye özel politika değişimini açıkladı: 1. IŞİD tamamen yenilene kadar Suriye`den çekilmeyeceğiz. 2. Cenevre`de anlaşma için Esad`ın gitmesi ön şarttır. 3. IŞİD`ın yeniden canlanması tehlikesine karşı 30 bin kişilik PYD /Kuzey Suriye ordusu /polisi kuracağız.

Ekim ayındaki Suriye politikasıyla taban tabana zıt olan bu yeni politika, eski geleneksel neocon -Hillary Clinton politikasının daha saldırgan bir devamıdır. Mattis`in açıkladığı yeni Ulusal Güvenlik Stratejisinin önemli bir türevidir. Cenevre`den artık bir hayır çıkmaz.

Ancak geçtiğimiz ayni günlerde Washington`un bu yeni küresel güvenlik stratejisini sarsan önemli bir gelişme oldu ve Cenevre`siz bir Suriye barışı olasılığı arttı: Afrin harekatı! Türkiye`nin bu harekatının haklı ve savunma amaçlı olduğunu dost düşman söylüyor dünya alem biliyor... Ama Washington, askeri açıdan Suriye`de sıkışmış olsa da, atabileceği bir adım olmasa da, uluslararası planda karşı kampanya başlatabilirdi. Başlatmadılar! En azından henüz! . Arada sırada endişelerini belirtip, ufak tefek suçlamalar mırıldanıp, geri adım atıp, kenarda köşede sessizce beklemeyi seçtiler!

Çünkü eğer aktif bir şekilde karşi kampanyaya geçselerdi, hedef olup Astana cephesini daha da birleştireceklerdi! Şimdi pusuya yatıp, Afrin harekatı nedeniyle, Ankara, Moskova, Tahran ve Şam arasında anlaşmazlık çıkmasını bekliyorlar. Hatta çıkması için provokasyonlara girişecekler ( Lavrov dün bu konuda uyardı: "ABD, Suriye'deki farklı dinamikleri ya kavrayamıyor, ya da kasıtlı olarak durumu kışkırtıcı adımlar atıyor" ).

Ankara`nın Şam`la hala resmen barışmamış olması, provokasyona kapıyı aralık bırakıyor. Afrin`in az ötesinde, AKP ve ABD`nin geçmişte destekledikleri bir başka `muhalefetin` konuşlandığı İdlib var. Ve Suriye hükümet yetkilileri son günlerde ardı ardına, Ankara`nın PYD hedefi dışında yeni Osmanlıcı ikinci bir acendası olduğunu ileri sürüyorlar. İran dün Ankara`dan, Suriye toprağında gözü olmadığını netleştirmesini istedi. Bence Ankara verdiği güvencelerde samimidir ve zaten o eski olasılığın koşulları da yoktur. Ama İdlib ve Afrin`de birbirlerine yaklaşan iki ordu arasına nifak sokacak olası eylemlerde üstaddır CIA! Öte yandan Moskova`da hala var olan, Ankara`nın, Türkiye`yi ABD ve Avrasya arasında `ihaleye çıkardığı` güvensizliği, stratejik güvene dönüşmezse, PYD`nin asıl yuvalandığı Fırat`ın doğu bölgelerinde sonuç alınamaz.

Yeni ulusal güvenlik stratejisi ve tüm bu gelişmeler sonucu görünen o ki, Washington`da geçen yıl yaşanan dış politika kargaşası, çift başlılık ve belirsizlik son bulma sürecine girmiştir.

Trump azledilse de edilmese de, ABD`nin dış politikası netleşiyor. Hem de sertleşiyor.

Rusya ve Çin cephesi de sertleşecektir. 2018 küresel gerilime gebe.

Ve neocon-Trump sentezinden, daha saldırgan ve ırkçı, karanlık bir ejderja doğacak.

Ama kanatları kısacık!