Washington’da Suriye senaryoları
ABD Başkanlık seçimleri iki hafta sonra yapılıyor. Trump ve Harris arasındaki yarış başa baş görünüyor. Seçim yarışı devam ederken, Amerikan devletinin derin koridorlarında bir sonraki dönemin dış politika stratejisi için hazırlıklar yapılıyor.
ABD’nin uzun vadeli stratejisinin odağında Çin’in yükselişini durdurmak var. Bu ana strateji, Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail-İran çatışması dahil olmak üzere bütün diğer cephelerdeki politikaları belirliyor.
Askeri ağırlığı Asya Pasifik’e kaydırmaya hazırlanan ABD, Batı Asya’da ise, genel stratejisine mümkün olan en az etkiyi yapacak şekilde düzenlemeleri amaçlıyor. Konuyla doğrudan bağlantılı olmakla beraber, İsrail’in savaşı yayma eylemleri konusundaki ABD politikasını başka bir yazıya bırakıp, burada esas olarak Suriye politikasını tartışacağız.
ABD, Irak’tan asker çekmeyi, kuzeydeki bölgesel yönetimi koruyacak şekilde, 2026 yılı sonuna kadar sürecek bir planlamayla ayarladı. Şimdi benzer şekilde Suriye’de de, kuzeydoğuda PKK’nın sözde özerk bölgesini güvenceye almayı hedefliyor.
‘ABD, TÜRKİYE-SURİYE ANLAŞMASINA KARŞI ÖN ALMALI’
Washington stratejisinde en hassas nokta, Türkiye’nin ABD’nin istediği plana şu veya bu şekilde “ikna edilmesi”nde (mecbur bırakılmasında) düğümleniyor. Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü’nden (Washington Institute for Near East Policy) Soner Çağaptay’ın kaleme aldığı bir analiz bu konuda önemli ipuçları sunuyor.
Şunu vurgulayalım; söz konusu kuruluşun asıl işi, İkinci İsrail projesine ilişkin planlamaları yapmak. Irak’ın kuzeyindeki kukla devlet yapılanmasının ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK’nın desteklenmesi politikasının mimarlarının yolu hep bu kuruluştan geçti. Çalışanları, ABD Dışişleri, Pentagon ya da CIA’de görev yapan “uzman”lardan oluşuyor.
Çağaptay, “Türkiye Irak ve Suriye’yi Yeniden Birleştirmek İstiyor” başlıklı analizinde birkaç senaryo üzerinde duruyor (Washington Yakındoğu Politikaları Enstütüsü, 8 Ekim 2024). Ankara’nın Esad ile el sıkışmak üzere olduğunu vurgulayan Çağaptay, Washington’u “ABD’nin dışlanacağı” bir Türkiye-Suriye anlaşmasına karşı ön almaya çağırıyor.
Çağaptay’a göre, Pentagon’da hakim görüş olan halihazırdaki PKK’ya destek politikasını sürdürmek, ABD’nin Türkiye’yi kaybetmesine neden olabilir. Mealen, “Bu da hem İran’ın hem Rusya’nın mevzi kazanmasına, NATO’da geniş çatlağa yol açar” diyor Çağaptay.
Ankara’nın hem Suriye ile hem de ABD ile görüşmelerini sürdürdüğünü vurgulayan Çağaptay, şunları vurguluyor:
“Esad ile görüşmelerini sürdürürken bile Türkiye, Washington’un buradaki askeri varlığını azaltması ya da tamamen çekilmesi ihtimaline karşı Suriye’nin kuzeydoğusunun geleceği konusunda ABD ile de görüşecek. Ankara, kuzeydoğunun gayrı resmi olarak Esad rejimi ve Türkiye tarafından denetlenen nüfuz alanlarına bölündüğü ve ABD’nin dolaylı teknik yardım sağladığı bir geçiş dönemi öngörüyor.”
ABD PLANINI TARİHE GÖMECEK ŞARTLAR VAR
Çağaptay’ın üzerinde durduğu ilginç bir senaryo da şöyle:
“Bir senaryoya göre, bir sonraki ABD yönetimi Ukrayna’da Rusya ile ateşkes için bastırmaya karar verebilir ve bu da Washington, Moskova ve Ankara’nın Suriye’de bir orta noktada buluşmasını sağlayabilir. Ancak Ukrayna savaşı uzar ve Türkiye YPG konusunda ABD ile ayrı bir mutabakata varamazsa, Ankara Esad rejimine boyun eğecektir.”
Washington Enstitüsü uzmanının ABD açısından en tehlikeli senaryo olarak gördüğü olasılık, Türkiye-Suriye-Rusya anlaşması ve askeri desteğiyle Şam yönetiminin ülkenin kuzeydoğusundan PKK/YPG’yi temizlemesi. Çağaptay bu durumda, “ABD güçleri, NATO müttefiki Türkiye’ye ait birliklere ateş açma veya kuzeydoğudan istemsizce çekilme gibi tatsız bir tercihle karşı karşıya kalacaktır” diye yazıyor.
Senaryoların hepsinde ABD’nin askerlerini bir şekilde Suriye’den çekmesi öngörülüyor. Çağaptay’ın analizinden de anlaşılacağı üzere, Washington’un stratejisinde kilit nokta, Türkiye ve Suriye’nin PKK/YPG yapılanmasını ortadan kaldırmasını engellemek.
Bunun için, Ankara’nın Şam, Moskova ve Tahran ile arasındaki çelişmeleri artırmaya yönelik politikalar izliyor. Suriye sahasındaki HTŞ başta olmak üzere, kontrolü altındaki çeşitli terör gruplarını Şam-Ankara anlaşmasını bozmak için devreye sokuyor. Öte yandan sopalar ve havuçlar ile, “ABD ile uyum” peşindeki Ankara’yı kendi koşullarında bir mutabakata zorluyor.
Türkiye açısından bakılacak olursa, bu planı bozacak şartlar vardır. Rusya ve İran’ın desteğini alacağı da kesin olan Türkiye-Suriye askeri işbirliği, ABD planını tarihe gömer.