28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Willy Brandt, Gunter Guillaume, Haluk Şahin ve ben

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Hayat pek tuhaftır: Yıl 1954 falan. Nihat Ziyalan ve Yılmaz Pütün'ü (Güney'i) görmek için Mersin'den Adana'ya gitmiştim. İkisi de ortalıkta yoktu. Karnım acıktı, bildik bir kebabçıya gittim. Güzelce karnımı doyurdum. Hesap ödemek için cebime el attım ki hiç para yok. Ulan şimdi ne halt edeceğim ben derken, kapıdan içeriye Mersin'den sınıf arkadaşım Uygur Akacun girmez mi...Milyonda bir ihtimal. Parayı ondan aldım.

***

Siz şimdi yazının başlığında Willy Brandt, Gunter Guillaume, Haluk Şahin, Özdemir İnce'yi okuyunca şaşırmışsınızdır. Yazının içinde Pof. Dr. Faruk Şen, R.T. Erdoğan ve İlker Başbuğ'un adlarına rastlayınca iyice şaşıracaksınız. Saydığım adlardan Gunter Guillaume dışında herkesi tanıyorsunuz.

Willy Brandt(1913-1992): Batı Berlin Belediye Başkanı (1957-1966), Alman Sosyal Demokrat Partisi lideri (1964-1987), Federal Almanya Başbakanı (1969-1974).

Hayatı destansı bir adam. lmanya tarihinin en önemli ve en ilginç siyasetçilerinden biri.

Batı ve Doğu arasındaki yakınlaşmayı sağlamak yönündeki çabalarından dolayı 1971 Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü.

1974 yılında, siyasal hayatının en parlak döneminde bir casusluk olayı yüzünden başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı.

Gunter Guillaume: 1950'lerin ortasında, çok genç yaşta, Doğu Almanya Demokratik Cumhuriyeti (DDR) gizli servisi (STASI) tarafından Demir Perde'nin öteki yakasına gönderilmişti. Görevi, Federal (Batı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi'ne sızmak ve edindiği bilgileri Doğu'ya aktarmaktı. Gunter Guillaume, Willy Brandt'ın en yakın çevresine sızacak ve en önemli danışmanlarından biri olacak kadar başarılı oldu. STASI ajanı (casusu) olduğu ortaya çıkınca (1974), Başbakan Willy Brandt bütün sorumluluğu üzerine aldı ve görevinden istifa etti.

Gunter Guillaume hapse girdi ve 1981 yılında bir casus değişimi operasyonu sırasında Doğu Almanya'ya geri döndü. Daha sonra ne oldu bilmiyorum.

Gelelim bize (1)

Yıl 1974. TRT Televizyonunda önemli bir görevdeyim. Haluk Şahin de Genel Müdür İsmail Cem'in danışmanı.

Bir gün Dışişleri Bakanlığı'ndan bir davet aldım. Bir Federal Almanya vakfıyla Dışişleri Bakanlığı'nın ortaklaşa yapacakları Kıbrıs konulu toplantıda konuşma yapmam isteniyordu. O sıralar, şimdiye oranla daha uygar ve sosyal olduğum için, bu türden toplantılarda konuşmalar yapıyordum. Toplantıya Yunan edebiyatı konusunda uzman sayıldığım için davet edilmiştim.

Konuşmaya bir skandal cümle ile başladım ve "Yunanlar sadece bizim komşumuz değil" dedim ve bir "es" verdim. Cümlemin devamını herkes merakla beklemeye başladı. "Yunanlar bizim amcamız, dayımız, halamız ve teyzemizdir" dedim ve bunun nedenlerini anlattım. Sonuç olarak da aydın ve sanatçılardan oluşacak bir "Türk-Yunan Dostluk Derneği" kurulmasını önerdim ve olası başkanların adını verdim: Yannis Ritsos ve Yaşar Kemal.

Toplantıyı yöneten ve beni bir "güvercin" olarak tanımlayan büyükelçi, "Maaşallah üstat başkanları bile tayin etti" dedi.

Daha sonra bu Türk-Yunan akrabalığı konusundaki cümlemi birçok yerde yazdım ve söyledim.

Haluk Şahin de toplantıda konuşmacı idi. Galiba ikinci gün toplantının sonunda yanıma geldi ve Faruk Şen'in (Alman vakıflarından birinde görevli idi) ikimizin iki Alman'ı bu akşam ağırlamamızı rica ettiğini söyledi.

O akşam iki Almanı yemeğe götürdük. Kıbrıs sorunundaki Türk tezlerini adamlara anlatmaya çalıştık. Neredeyse ikna bile ettik. Yemeğin sonunda Almanlar bir göbek dansı görmek istediklerini söylediler. Böyle üst düzey Almanları "Tabarin Bar"a götüremezdik. Nezih bir yer olmalıydı. Aklıma geldi, yakın arkadaşım bir hanım şarkıcının "sahne aldığı" Dedeman Oteli'ne telefon ettim. Dansöz varmış.

Oraya gittik. Almanlar göbek dansını ağızlarının suyu akarak seyrettiler. Allahı var, çok güzel bir kadındı dansöz. Anlaşılan, arkadaşım tembih ettiği için bizim masanın önünde bol bol dans etti. Ardından benim bayan arkadaş da masamıza geldi ki müthiş bir şey oldu. Ertesi gün Faruk Şen Almanların mutluluktan uçtuklarını söyledi ve bize teşekkür etti.

Bu arada Willy Brandt casusluk olayı dolayısıyla istifa etti.

Gel zaman, git zaman, birkaç yıl sonra, Faruk Şen, o akşam ağırladığımız Almanlardan birinin DDR casusu Gunter Guillaume olduğunu söyledi. Adamın adını bile öğrenmemiştik. Demek ki Ankara dönüşü, adamın casus olduğu meydana çıkmış.

Gelelim bize (2)

1974 yılında İlker Başbuğ hangi rütbedeydi ve R.T. Erdoğan ne yapıyorlardı acaba?

Gel zaman, git zaman bu iki Türk insanının kaderleri, başvekil hazretlerinin dediği gibi "Tarihin bir noktasının noktası"nda rastlaştı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan R.T. Erdoğan, Orgeneral rütbesindeki İlker Başbuğ'u Genel Kurmay Başkanı tayin etti. Birlikte güzel güzel çalıştılar. İlker Başbuğ, süresi dolunca, mutat törenlerle görevinden ayrıldı ve belki başbakan tarafından madalya ile taltif edildi.

Aradan birkaç yıl geçti, Ergenekon ve Balyoz davaları sahnelendi. Oyunun rejisörleri emekli Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'u sahneye çıkardı ve içeri attı.

Sonuç:

Silivri Mahkemesi, İlker Başbuğ'u, R.T. Erdoğan'ın başında bulunduğu hükümeti devirmeye hevesli terör örgütünü yönetmekten dolayı Ağırlaştırılmış Müebbet hapsine mahkum etti ve iyi halden dolayı cezayı müebbete çevirdi. İlker Başbuğ hapiste ve belki bir PKK'lı ile değiş-tokuş edilerek özgürlüğüne kavuşacak.

R.T. Erdoğan hâlâ başbakan ve Willy Brandt öyküsünün kıssasından hisse çıkarmaya hiç mi hiç niyetli değil!