Yakından bakış
Tarımsal işletme tipleri ile ilgili ilk yazıda Van'da yapılan bir araştırmanın (1) verilerine dayanarak “Aile İhtiyaçlarına Yönelik Tarım İşletmelerinin” özelliklerine değinilmiştir. Bu yazıda verilere daha yakından bakarak temel sorunlarımızdan biri olan toprak mülkiyeti ve küçük/büyük işletme tartışmasına açıklık getirilecektir.
Araştırma Van iline bağlı 12 ilçenin 68 köy/mahallesinden tesadüfi örnekleme ile seçilmiş olan 798 işletmeden yüz yüze anket yöntemiyle derlenen 2001 yılı verilerine dayanmaktadır. Bu işletmelerin arazi toplamı 100 bin dekara yakındır. Ortalama olarak ailelerde 8,8 kişi olduğundan çalışma 7 binden fazla nüfusu kapsamaktadır.
Çizelge 1' de 0-50 dekar araziye sahip 380 işletme, toplam işletme sayısının %48'ini teşkil ettiği halde, bunların arazileri toplam arazi miktarının %9'undan ibarettir. Buna karşın toplam işletme sayısının %3'ünü oluşturan 25 işletmenin yer aldığı 500 dekardan fazla arazisi olan “büyük işletmeler”, toplam arazinin %26'sını yani dörtte birinden fazlasını kullanmaktadır. Büyük işletmelerin denetimleri altındaki araziyi verimli kullandıkları sanılmasın, arazilerinin %43,4'ü olan 11276 dekar arazide bir şey yetiştirmeyip nadasa bırakmışlardır. Bu miktar Birinci Grup işletmelerin toplam arazisinin 1,3 katıdır. Aynı durum 201-500 dekar arasında arazisi olan 103 işletme için de geçerlidir. Büyük mülk sahipleri arazilerin üzerine çökmüştür ama verimli kullanmamaktadır. Bir yanda toprak diye kıvranan insanlar diğer yanda yan gelip yatanlar vardır.
İncelenen işletmelerde gruplara göre sulanabilen arazi oranları Çizelge 1'de verilmiştir. En az %40 oranında arazinin sulanabildiği görülmektedir. Sulanabilen araziyi nadasa bırakmaya gerek yoktur. Arazide yapılan üretimle bir bağıntısı olmayan doğrudan gelir desteği tembelliğe prim vermektedir. Yeterli denetim yapılmazsa mazot, gübre, tarımsal mücadele gibi alan bazlı destekler de üretime katkı yapmaksızın mülk sahiplerine kaynak aktarılmasına yol açar.
Çizelge 1'de ortalama arazi birim değerinin birinci grupta en yüksek olduğu, işletme arazisi arttıkça hızla azaldığı görülmektedir. Yaşamı sınırlı miktarda araziye bağlı birinci grup işletmelerde en yüksek değerin ortaya çıkması toprağa duyulan hasretin ve verilen önemin göstergesidir. Daha iyi nitelikli arazilerin yoksullara bırakıldığını kimse iddia edemez. Yoksullar açısından toprak yaşamın temel dayanağı olduğu için değerlidir.
Çizelge 2'de bütün işletme gruplarında bitkisel ürünlerin tümünün veriminin çok düşük olduğu görülmektedir. Toplumumuzda büyük işletmelerin daha verimli çalıştığı düşüncesi hakimdir. Oysa somut araştırma verileri bunun tam aksini göstermektedir. En yüksek verimler birinci gruba giren işletmelerdedir. İşletme büyüklüğü arttıkça verimler azalmaktadır. Şekerpancarı, patates ve sebze gibi yoğun (entansif) tarıma uygun üretim dalları çok ender olarak sadece küçük işletme gruplarında vardır.
SONUÇ
Arazinin verimli şekilde işletilmesi için işgücü, çekigücü, sulama suyu, alet- makine, nitelikli tohum, gübre, tarım ilacı gibi girdilerin yeterince kullanılması gerekir. Tarımsal üretimi ve çiftçilerin gelirini belirleyen ana kaynak tarım arazisidir. Doğu Anadolu'nun en gelişmiş kenti olma iddiasında olan Van'da bile arazilerin boş bırakıldığı ve verimsiz kullanıldığı görülmektedir. Tarım reformu ile işletmelerin yeterli büyüklüğe ulaştırılması ve sonrasında bütünselliğinin korunması şarttır. Arazi dağılımındaki çarpıklığın ve üretimdeki tıkanıklığın giderilmesi için toprak reformu gereklidir.
ÇAKIR Cengiz, YILDIRIM İbrahim ve ŞAHİN Ahmet; Van Kent Çevresinde Tarımsal Üretimi Yeniden Geliştirmek Üzere Hayvansal ve Bitkisel Üretim Envanteri, (Basılmamış Rapor) Tübitak Proje No: 101Y095 (VAP05), Mart 2004, İzmir.