'Yandaş' işadamları yurt dışında mülk alıyor
Şu aralar AKP’ye yakın hangi işadamının bürosuna gitsem benzer bir öykü duyuyorum. Nedense herkes birbirini yakından takip ediyor. AKP döneminde köşeyi dönenlerde bir gariplik var.
“AKP dönemi zenginleri”nin çoğu ABD’de ve Avrupa’da mülk edinmiş. Kimisi ev almış, kimi şirket kurmuş, kimi büro açmış.
NEDEN?
“Neden?” diye soruyorum. Kimse konuşmak istemiyor. Birini sıkıştırınca diğerinin yurt dışında mülk aldığını söyleyiveriyor. Diğerine gidince onun da aynı durumda olduğunu öğreniyorsunuz.
“Beklenti” içinde olanlar sessiz. Son bir vole vurup final yapmayı düşündükleri ifade ediliyor.
KENDİLERİNİ KURTARMA DERDİNDELER
Malda mülkte gözü olmayan AKP’liler ise dobra dobra konuşuyor:
“Bunlar her türlü pis işin içindeler. Denizin bittiğini hissediyorlar. Bu nedenle şimdiden hazırlık yapıyorlar. Kendilerini kurtarma derdine düştüler. Yakında çocuğu yurtdışında okumaya, hanımı da onun yanına gönderirler. Kendileri de valizi alıp uçağa bindiler mi iş tamam.
Reis bunlarla iş yaparken büyük hata etti. Yakında hepsi konuşmaya başlarlar. İşler tersine giderse bunlardan ‘gizli tanıklar’ bile çıkar.”
FETÖ MÜCADELESİNDEN RAHATSIZ AKP’LİLER
AKP’de FETÖ ile mücadeleden rahatsız olanlar da var. Tayyip Erdoğan her “FETÖ ile mücadele sonuna kadar gidecek” dediğinde tedirgin oluyorlar.
Geçmişte hepsi bir şekilde FETÖ ile el sıkıştıkları için kaygılılar. “Ya sıra bize de gelirse” diye endişeliler.
Kim bunlar:
Aralarında MYK, MKYK üyesi olan da, Belediye Başkanı olan da, milletvekili olan da var!
İl ve ilçe örgütlerinde de sayı epeyce yüksek.
AKP kulislerinde bir saat dolaşırsanız çoğunun isimlerini bile öğrenirsiniz. “Resmi görüşleri” ile “özel görüşleri” birbirinin tam tersi.
“Aşırı Reisci” gözükseler de pek öyle değil.
ADI KONMAYINCA
Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP’deki tasfiyeyi adını koymadan yapmaya çalışıyor. Partiyi dağıtmadan işi çözebileceğini düşünüyor.
Ama öyle görünüyor ki tasfiyenin adı konmazsa iş iyice karışacak. “Partiden blok kopma olmasın” diye yapılan hamleler tam tersi sonuç verecek.
FETÖ ile mücadelede toplumun tüm kesimlerinin desteğini almak şart. AKP’deki direnci kırmak için de bu gerekli.
Çuval artık dikiş tutmuyor. Bu önümüzdeki dönemde daha net görülecek.
TUZAK ŞİMDİ DAHA İYİ ANLAŞILIYOR
Bizler 16 Nisan’da halk oylamasına sunulan anayasa değişikliği için hep “tuzak” demiştik. AKP’liler bu “tuzak” işini pek anlamamışlardı. Partideki az sayıdaki kişi dışındakiler rüzgara kapılıp gitmişlerdi.
Şimdi “tuzağın” ne olduğu anlaşılmaya başlanmış gibi!
Bürokrat kökenli bir AKP milletvekili ile bir alışveriş merkezinde karşılaştım. Bürokrat döneminden tanıyorum. Biraz sohbet ettik. Daha çok o konuşmak istedi. Ayrılırken de kulağıma eğilip, “Siz Cumhurbaşkanlığı Sistemi için ‘tuzak tuzak’ deyip durdunuz. Ben o zanlar bunlar ne saçmalıyorlar diye gülüyordum. Galiba haklıymışsınız. Yüzde 50+1’i bulamazsak her şey mahvolacak. Bilirsin ben ANAP döneminde görev yaptım. ANAP’ın çöküşünü devletin içinden gördüm” dedi.
“Peki bu sadece sizin görüşünüz mü, yoksa başkaları da var mı?” diye sordum. “Kimse açıkça söylemese de kendi aramızda konuşuyoruz. Yüzde 40’larla iktidar bizimken çıtayı niye yüzde 50+1’e çıkardığımızı tartışıyoruz” yanıtını verdi.
AKP’de durum bu!
PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK KAYBEDİLİYOR
Benzer fikirler birçok yerde dillendiriliyor. Şimdi yaşanan telaşın nedeni daha iyi anlaşılıyor. Lüzumsuz çıkışlar, atlet muhabbeti, toplumda birliğe hizmet etmeyen açıklamalar, küçük hesaplar, …
Reis, “psikolojik üstünlüğü” kaybetmek üzere. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen haberler hep aynı. AKP tabanında giderek “karamsarlık” öne çıkıyor.
Bu önce hafif bir meltemdi. Giderek büyüyor…
AKP oylarının 7 Haziran’a düşmesi de bunun göstergesi!
Yandaş işadamlarının yurt dışında mülk edinmesi de bundan!