23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yanlış zamanlama!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Anımsarsınız; İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun iptali için bir süre önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.
Yüce mahkeme bu başvuruyu bugün görüşecek ve büyük bir olasılıkla karara bağlayacak.
***
Ne ilginçtir ki, Can Dündar ve Erdem Gül kararından sonra Cumhurbaşkanı’nın ağır suçlamalarına hedef olan Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı Zühtü Arslan, önceki gün KaçAk Saray’a gitti ve Cumhurbaşkanı’yla tam bir buçuk saat görüştü.
Bu ziyarete gerekçe olarak da Başkan’ın, “Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü töreni davetiyesini Cumhurbaşkanına bizzat sunmak istemesi” gösterildi.
***
İyi de bu bir buçuk saat boyunca hep havadan sudan mı konuştular?
Cumhurbaşkanı’nın, “Uymuyorum, saygı da duymuyorum” dediği Can ve Erdem’le ilgili karar hiç mi gündeme gelmedi?
Ortam hiç mi gerginleşmedi?
Ya da bugün karara bağlanacak olan Cumhurbaşkanı’na hakaretle ilgili itiraz, hiç mi dile getirilmedi?
Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı bu konuda hiç mi yönlendirmeye kalkmadı?
***
Bu soruları soruyorum; çünkü bu konu, şu an için bin 845 kişiyi, gelecek için de hepimizi ilgilendiriyor.
Eğer Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı’na hakaret maddesini kısmen ya da tamamen iptal ederse; bu davalar düşecek ya da duracak.
Şimdi lütfen kendinizi bu bin 845 davalıdan birinin yerine koyun:
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını beğenmediğinde büyük bir kriz yaratan...
“Güçler ayrılığı ilkesi yeniden tartışılmalıdır” bile diyebilen bir kişinin böyle bir konuda Anayasa Mahkemesi Başkanı’na baskıda bulunmayacağını söyleyebilir misiniz?
***
Diyelim ki Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı’na hakaretin anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’ne aykırı olduğu iddiasıyla kendisine yapılan başvuruyu reddetti.
Bu kararını da hiçbir baskı altında kalmadan verdi.
İyi de bu saatten sonra bu konunun mağdurları, buna nasıl inanacak?
***
Kişisel düşüncemi mi soruyorsunuz?
Ben zaten uzunca bir süredir, “anayasayı bile yeniden yapmaya ant içen” bir siyasi parti tarafından yönetilen bu devlet mekanizmasına güvenemiyorum!
Umarım; bugün çıkması beklenen karar beni yanıltır.

MAKAS!
Âdet haline geldi; görev sırasında tüm yetkilerini siyasi iktidara kullandıran ağalar, emekliliklerinde kahramanlığa soyunur oldular!
Buna son örnek eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç...
Gaziantep’te düzenlenen bir toplantıda konuşmuş ve “Yargının siyasal amaçlar için kullanılmaması gerekiyor. Bence 2010 yılı makas değiştirdiği bir yıldır. 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği de bu makasın nedenidir” demiş...
***
Hadi canım; o makas 2007’de değişti... Değiştiren de bizzat o dönem başkanı olduğunuz Anayasa Mahkemesi, Haşim Bey!
Eğer “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak”tan suçlu bulduğunuz iktidar partisine kıyak geçmeyip hak ettiği “kapatma ve yöneticilerine siyasetten men cezası” verseydiniz, ne 2010’daki referandum olurdu, ne de bugün yargı bu kadar ele geçirilirdi.
Kısacı; suçlu arıyorsanız aynaya bakın Haşim Bey! Göreceksiniz...

ENDİŞE!
Bilgisayar korsanları 2011’den önce seçmen olan 46 milyon 611 bin 709 kişinin TC kimlik numaralarını, anne-baba isimlerini, nüfus kayıtlarını ve adreslerini ele geçirip yayınlamış...
Hesapları ele geçirilenler arasında Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, ünlü işadamları da varmış...
Durum bu kadar vahimken İçişleri Bakanı Efkan Ala dün bir açıklama yapmış ve dalga geçer gibi, “Vatandaşlarımız rahat olsun, kimse endişe etmesin” demiş...
***
A benim saf bakanım...
Biz niye endişe edelim; mal yok, para yok...
Siz asıl kendinize bakın!

GÜNÜN SORUSU
Sorum, AKP’lilerin Ensar Vakfı’na sahip çıkan tavırlarını eleştirirken söylediği, “Aile Bakanı birilerinin önüne yatmış durumda” sözleri için Kemal Kılıçdaroğlu’nu protesto eden AKP’lilere:
Aynı sözleri AKP’li eski İçişleri Bakanı’nın Reza Zarrab için söylediği iki yıl önce ortaya çıkmıştı... O zaman neden tepki göstermediniz. Erkek bakanın, bir erkeğin önünde yatmasını normal mi buldunuz?

Haydi; AKP’nin önüne!
AKP’liler dün hiç alışık olmadıkları bir şey yaptılar:
Protesto eylemi!
Her biri 400 bin-500 bin lira olan lüks arabalarına binip CHP Genel Merkezi’nin önüne gittiler ve siyah çelenk bıraktılar.
Gerçi Melih Gökçek’in talimatıyla protestoya giden kadın işçilerle birlikte 60-70 kişiyi geçemediler ama olsun; CHP Genel Başkanı’nı gönüllerince protesto ettiler.
Kimse de onlara biber gazıyla, TOMA’yla falan saldırmadı.
Bu eylem sayesinde öğrendik ki artık biz de bir derdimiz olduğunda AKP Genel Merkezi’nin önünde kamp kurabiliriz; polis amcalar da bizi asla dövmeye falan kalkmaz...
Öyle değil mi; Sayın Emniyet Genel Müdürü?

SÖZ SİZDE (156+280)
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Sıra Yeter Tatlısöz’de:
“Abdullah Bey...
Benim adım Yeter, sizin de suskunluğunuz yeter!
Üç çocuk annesiyim; onların ne zaman sustuğunu, ne zaman konuştuğunu iyi bilirim. Pirinç tanesi kadar haklılıkları varsa avaz avaz bağırırlar ve kendilerini savunurlar. Ancak haksızlarsa başlarını öne eğip susarlar. Ceza almadan bir an önce sıvışmaya bakarlar. Siz de susup duruyorsunuz. Bakalım ‘ceza’dan yırtabilecek misiniz?”

GÜNÜN İSYANI
İsyanım CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken haddini aşan ve “Atan ne ki sen ne olacaksın?” diyen AKP Derince Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz isimli çocuğa:
Yüreğin yetiyorsa bu sözleri Derince Meydanı’nda haykırabilir misin?