Yapay Zeka’nın işçi sınıfıyla yer değişimi
Ufukta madde temelli üretimin ve işçi sınıfını ortadan kaldıracak koşullar olgunlaşmadan, sınıfsız topluma gidecek yolun inşası hızlanamaz.
Marx, dönemin Kuzey Amerika kıtasına bakarak, köleliği ortadan kaldırmayı hedefleyen tarafa dikkat çeker. Marx’ın yanındaki aydınlar Lincoln’da burjuvadır niye ‘destekleyelim’ şeklinde eleştirirler. Marx bilimin ışığından hareket ederek, “bir sınıfın azalacağı” temelinden gelişmelere odaklanır. Köle sınıfını hangi kuvvet ortadan kaldırırsa kaldırsın, zamanın baş çelişmesinde en önemli dönüm noktasıdır. Çünkü Marx bir sonraki tarihi adımı görür. Güneydeki kölelerin ‘bedensel özgürlüğü’ kuzeydeki işçi sınıfıyla da birleşmelerini sağlayarak, bir sınıfın yok olmasına ancak var olanın güçlenmesine yol açacaktır.
İnsanlığın birgün sınıfsız toplum evresine yükselebilmesi, ütopyadan gerçekliğe doğru adım atacağı basamaklar belirleyecektir. Sınıfsız toplumu hedefleyen yolda çıkacak sorunları aşabilme ve yolun inşası, bilimin ışığına göre ilerleyecektir.
Marx’tan günümüz dünyasına uzanarak, şöyle bir soruyla başlayalım: “Sırada hangi sınıfın sonu gözüküyor?”
‘Uzak’ gelecekte sınıfsız topluma yakınlaşmanın temelinde, bugün ‘sistemi besleyen’en büyük sınıfın (işçi sınıfı), yarın nasıl ortadan kaldırılacağı, gerek sınıf kavgası gerek teknoloji açısından analiz edilmeli. Sınıf kavgasıyla teknolojiyi bir birinden ayıramayız. Çünkü üretim, ulaşım ve iletişim araçları birer teknolojidir. Toplumun sınıflara bölünmesinin neticesinde, ortaya çıkan devletin hükmettiği silah tekeli, yine bir teknolojidir. En üstün teknolojiye hangi sınıf sahipse, süreçleri o yönlendirebilir. Bu bağlamda Yapay Zeka çağının da kilit sorusu ortaya çıkıyor; Yapay Zeka işçi sınıfıyla yer değişecek mi?
Saf teknolojinin kendisi yer değiştiremez, bunu ancak elinde bulunduran sınıfın karakteri ve amacı belirleyebilir. Dolaysıyla ‘teknoloji sosyolojiyi etkiliyor ve değiştiriyor’ tezi, doğrudur ancak eksik kalıyor. Çünkü teknolojiye hangi sınıfın öncülük ettiği bilinmeden, neyi hedeflediği anlaşılamaz.
Kapitalist toplumsal üretim biçiminde, üretim araçlarına sahip olmayan çoğunluk, azınlık için üretir. Çünkü azınlık üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete sahip. Dolaysıyla üretim dağıtım ve tüketime varan süreci ve rekabetçi piyasayı, azınlıkta olan bu sınıf yönetiyor.
Mekanik, elektrik, otomasyon, bilgisayar ve dijital teknolojilerin devamı olan Yapay Zeka ‘devrimi’ bir sonuçtur, ancak diyalektik maddecilik ve bilimselik açısından, kalıcı bir sonuç değildir. 21.yüzyılda “Evrensel Dijital Kompleks” diye adlandırabileceğimiz sınıf, dünyanın teknolojik temelli paradigma değişikliğine “öncülük” ediyor.
Bu sınıfın öncülüğündeki dijital teknolojik sıçrama ve Yapay Zeka’nın gidişatı, bugünden ‘sınıfsız topluma’ doğru evrilecek ‘işaretler’ barındırıyor. Dijital teknolojinin ve Yapay Zeka’nın özellikle üretim süreçlerini etkileyecek bazı işaretleri şöyle değerlendirilebilir;
-Canlı emek (insan) süreleri yani iş saatleri giderek azalacak.
-‘Yapay emeğe’ (robotlar) dayalıiş saatleri yükselecek.
-Çoğunluk (işçi sınıfı) toplumsal üretim sürecinin dışına itilecek.
-‘İşsizler sınıfı’ toplumun çoğunluğunu oluşturacak.
-Veri sömürüsünün kaynağı olan ‘işsizler sınıfı’ dijital büyük veriyi, azınlığın özel mülkiyetinden ‘kurtararak’ kamusal platformun algoritmasına entegre edecek.
-‘Yapay azınlık’ (Yapay Zeka, robotlar) canlı çoğunluk (insan) için üretecek.
-Nihayet en büyük sınıf (işçi sınıfı) azalarak, kendisini ortadan kaldıracak.
-Fiziki dünyanın bilinen birçok ürünü (kağıt, metal, odun...) sanallaşacak.
-Sanal ürün herkese ihtiyacına göre istenilen miktarda ‘bedava ve maliyetsiz’ üretilecek.
-Arz talep, üretim, piyasa ve tüketim israfının yerini, ihtiyaç ve erişim alacak.
-Üretim ve insan arasına piyasa değil,‘algoritmik planlama’ yerleştirilecek.
-Zaman, mekan ve hızdan bağımsız herkes, her an, herşeye, heryerden erişebilecek.
Yukarıda sıralanan gelişmeler 21. yüzyılda ‘bilim kurgu’ değil, nesnel koşulların işaretlerinden deşifre edilerek okunabilir. Yapay Zeka insanın çalışmaya harcadığı saatleri, enerjiyi, zamanı ve hatta düşünce üretmesini, gün geçtikçe azaltıyor. Nihayet meslek sayılarınıda azaltarak, insanı üretim süreçlerinin kenarına itiyor. En sonunda işçi sınıfını büyük oranda azaltarak yerini devralabilir. Fakat şunun altı çizilmeli; Yapay Zeka ordusu bir sınıf değildir.
Diğer yandan fiziki ve sanal ortam ayırt edilmeli.Fiziki ortamın üretim sistemi ve ekonomik faaliyeti, özetle küresel bir lojistik ağın işleyişidir. Bu ortamda coğrafi koşullar, maddenin metaya dönüştürülmesinde zamana, uzaklığa, enerjiye ve nihayet yüksek maliyete neden oluyor.
Ayrıca sınırlar ve gümrükler fiziki ticaret savaşlarının gereğidir.
Sınıfsız toplumdan önceki son basamaklar, sömürüsüz üretim ve sınırsız dünya inşasının şartlarının olgunlaşmasıdır.
Örneğin dijital teknolojinin üç boyutlu yazıcıları üretimde yer aldığında,öncelikle uzaklık ve zaman kısaltılabilir. Ancak bu tarz üretim için, yine maddeye veya hammaddeye ihtiyaç var.
Bugün sanal ortamda ‘sınırsız dünya’ oluşmuştur, sanallaşan dijital metaları zaman, mekan ve hızdan bağımsız, doğrudan alıcıya ulaştırabiliyoruz. Sömürünün azalması ve ortadan kaldırılması için (teknik anlamda) madde temelli meta’nın, mümkün olduğunca azalması gerekmektedir. Sanallaşan metayı bilgisayar ürettiği için sömürü ortadan kalkıyor, çünkü bilgisayarın kendisi üretim aracıdır.
Binlerce yıllık yazılı tarihin toplumsal evrelerinde, üretim ilişkilerini hep madde temelli okuyoruz. Madde (Materie) olmadan üretim yapılamıyor.
Acaba? Evet diyalektiğe göre acaba? diyebiliriz. Çünkü insan, doğa, teknoloji ve dünya bir bütün olarak tamamlanmış bir sistem değildir. Evrim halen devam ediyor.
Yazımızın girişine Bilimsel Sosyalizmin ve bilimin ışığından hareket ederek başladık. Çağın en ileri bilimsel icatı ise günümüzün fizik yasalarını zorlayarak, doğadaki kaynaklara ve ‘maddeye gerek duymadan’, üretim yapmanın ve enerji elde etmenin olanaklarını meydana getirmek olacaktır.
Yüzyılın bilimsel denkleminden yani “Enerji eşittir kütle çarpı ışık hızının karesi (E = m c 2)”nden ilerleyen ışık odaklı deneyler, bugün bazı bilim merkezlerinde devam ediyor.
Atom parçacıklarının özelliğini ışığa ‘programlayarak’ bunları çarpıştırıp madde elde etmek, halen ‘teori’ midir?
Elektrik enerjisini hammaddeden ve jeneratörden bağımsız olarak elde etmek, kuşkusuz merak uyandırıyor. Elektron proton gibi parçacıkların özelliğini ‘ışığa yükleyerek’ bunları akım ve gerilime dönüştürüp ve doğrudan tüketici aygıtları beslemek, çağın en büyük atılımlarından biri olabilir.
Sonuç itibariyle madde temelli üretim, sınıf kavgası ve ileri teknolojiyle ortadan kaldırılabilir. ‘Işık temelli üretimden’ madde elde etmek, tüm eşitsizliklerin sonunu getirebilir.
Uzağı yakınlaştıran teknolojik devrim, sınırları, sınıfların varlığına neden olan üretim fazlasını, artı değeri, emek sömürüsünü ortadan kaldırarak, nihayet sınıfsız toplumun önünü açabilir ve Komünizme gider.